Kişilerin koltuklarda oturmasıyla devlet yönetilmiyor ki.

   Bir sürü insan, bir sürü makam var ama ortada doğru dürüst iş yok.

   Devletin kendi rutin yapısı içinde yapılan işleri bize icraat diye sunuyorlar…

   Gerçi artık bazıları rutin işleri bile yapamayacak duruma geldi ya neyse...

   Tutar bir taraf yok, her tarafımız dökülüyor…

   Konuyu, tam 17 aydır dağıtılamayan “sabit kamera/ radar trafik suçu” cezalarına getireceğim.

   Kişilerin işlediği suçu ve uğradığı para cezasını yazan raporları, bir türlü vatandaşlara dağıtamadılar.

    Ben illaki “insanlara ceza yazılsın ve boğazlarına yapışılsın” demek istemiyorum ama mademki bu beytambal sabit kameralarını yerleştirdiniz ve bu kameralara rağmen sürat yaparak ceza yiyen kişiler var, onlara raporlarını gönderin.  

   17 aydır dağıtılamayan sabit kamera cezalarının toplam rakamı 200 milyon TL civarındaymış.

   Evet avuç içi kadar ülkede, ceza kağıtları muhataplarına gönderilemiyor.

   Tam 17 aydır vatandaşlara sabit ceza raporları ulaştırılamadı.

   Bu ne biçim bir beceriksizlik bu nasıl bir acizliktir böyle?

   Paraya bu kadar ihtiyacı olan, parasızlıktan dolayı birçok işi yapamayan devlet, toplaması gereken 200 milyon TL’yi toplayamıyor.  

   17 aydır yaklaşık 120 bin kişiye ceza kağıtları gitmedi.

   Peki bir anda mı gidecek insanlara?

   Bazılarının birikmişse cezaları, nasıl ödenecekler?

   Sonra bu sabit kameralar ya da sabit radarlar, sürati engellemek, bu çerçevede trafik çarpışmalarının önüne geçmek için belli başlı yerlere yerleştirildi değil mi?

   Birçok sürücü, sabit kameralarla ilgili kendilerine ceza gelmediğini görüyor, biliyor, bu nedenle artık o sabit kameraları yok sayıyorlar, var ama yok…

    Yani o kameraların yerleştirilmesinin hiçbir anlamı kalmamış…

    Öte yandan, sabit kamera/ radar cezalarından elde edilen gelirle Trafik Eğitim Parkı personeli ödeniyormuş ama para gelmeyince buradaki kişiler işsiz kalmış.

   Böylelikle eğitim parkı işletilemez duruma geldi.

   Ne kadar aciz ne kadar vurdumduymaz bir tavır bu böyle?

   Deniyor ki aslında acizlik değil de tinyozluk varmış işin içinde.

   Ulaştırma Bakanının başka bir niyeti varmış, illaki bir şirkete vermek istiyormuş o nedenle bu iş uzamış…

     Ne isterse olsun, öyle ya da böyle ortada ciddi bir ihmal var.

     Bu konu mecliste daha önce de gündeme geldi, şimdi olduğu gibi o dönem de milletvekili arkadaşımız Sami Özuslu gündeme getirmişti, o zaman da gazetelere konu olmuştu, TV programlarında konuşulmuştu, köşe yazılarında işlenmişti ama sorun çözülmedi.

     Nihayet bakan hareketlendi ve sabit kameraların yazdığı cezaların dağıtılması için yakında ihaleye çıkılacağını açıkladı.

     İhaleye çıkılabilir mi gerçekten? Çıkılırsa ne kadar zaman alacak?      

     İnsanın inanası gelmiyor değil mi?

    Sayıştay’ın bu konuda soruşturması vardı?

    Onlar ne yaptı acaba, söz konusu olayı araştırabildiler mi?

    Tam 17 aydır dağıtılmayan cezaların döviz karşısında kaybettiği farkı kim ödeyecek?

     Buradan gelen parayla ödenen Trafik Eğitim Parkı personelinin ödenememesi, bu nedenle yaşadıkları sorunlar önemsiz midir?

    Sabit kameraların işlevini kaybetmiş olması umurlarında mı?

    Ortada çok yönlü mağduriyetler var ama ne hükümetin umurundadır bu durum ne de Ulaştırma Bakanının?

    Sorumsuzluk diz boyu… Birilerinin, bunun hesabını vermesi gerekir.

    Hep yapanların yanına kâr kaldığı için hiçbir şey değişmiyor.

    Gel de bu ülkede iyi şeyler düşün, gel de huzurlu ol... Ne mümkün?