Bağımsızlık Yolu Milletvekili Adayı Umut Ersoy, BAĞIMSIZ TV’de Ali Baturay’ın sunduğu Markaj programına katılarak açıklamalarda bulundu.

   Ersoy, Stabil para birimine geçişin konuşulduğunu, ancak öncesinde bilimsel bir çalışmanın ortaya konulması gerektiğini söyledi. 

   Ersoy, Euro veya stabil para birimine endeksli bir muhasebeye geçmenin maaşları veya ücretleri çok fazla değiştirmeyeceğini kaydetti.

   Ersoy, asgari ücreti en düşük kamu maaşına eşitleyemeyen iktidarlar, özel sektördeki maaşları Euro’ya nasıl endeksleyecek esas merak ettiğinin bu olduğunu ifade etti.

   “Esas sıkıntımız kamucu politikaların eksikliğidir” diyen Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, enerjide ve üretimde kooperatifçilik üzerinden kamuculuğu savunduğunu anlattı.

   Ersoy, bireysel zenginlik üzerine değil toplumsal fayda üzerine odaklanılması gerektiğini vurguladı.

   Ersoy, ultra zenginlerden alınacak servet vergisiyle elde edilecek kaynağın, kamuya aktarılarak emekçinin giderlerinin aşağıya çekilmesini hedeflediklerini açıkladı.

“Rejim, patronların egemenliği üzerine kurulu”

   Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun 2014 yılında kurulup, 2018 yılında partileştiğini, hiçbir sermaye patronundan yardım almadığını, üyelerinin aidatlarıyla ayakta duran bir emekçi partisi olduğunu söyledi.

   Bağımsızlık Yolu’nun üyelerinin kolektif emeğiyle var olduğunu vurgulayan Ersoy, yüksek bütçelerinin olmadığını belirtti.
   Bağımsızlık Yolu için mücadelenin uzun soluklu olduğunu söyleyen Ersoy, meselenin sadece mecliste olmak olmadığını, Bağımsızlık Yolu’nun mecliste olmadan da belirli şeylerin başarılabileceğini gösterdiğini aktardı.
   Asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesi ile ilgili 2018 yılında bir yasa hazırladıklarını hatırlatan Ersoy, dönemin hükümetine yasayı sunduklarını, kabul edilmediğini, ancak o günden beri bu söylemi her yerde savunmaya devam ettiklerini, 2022 seçimlerinde ise bazı partilerin bu taleplerini seçim vaadi olarak kullandıklarını ifade etti.

   Bazı sendikaların da Bağımsızlık Yolu’nun bu talebini hükümete sunduğunu vurgulayan Ersoy, etki yaratmak için meclise girmeye gerek olmadığını yineledi.

   “Rejim, patronların egemenliği üzerine kurulu” diyen Ersoy, emek üzerinden siyasete müdahale etmelerinin sebebinin bu olduğunu söyledi.

“Özel sektörde sendikalaşmayı savunuyoruz”

   “Sermaye patronlarının çalıştıracak işçi bulamayınca çocuk işçiyi savunacak kadar ileriye gittiğini” savunan Ersoy, sosyal sigortaların ceza kesmediği için patronların da rahat olduğunu ileri sürdü.
   Programda bir başka örnekle açıklama yapan Ersoy, “Hamile olan kadınların hamilelik sebebiyle işten durulamayacağı yasada mevcuttur ancak Sosyal Sigortalar Dairesi’nin patronun beyanını emir olarak kabul ettiğini ve bu koşullarda işten çıkarımlara sessiz kaldığını” söyledi.

   Amerika kapitalizmin merkezi olmasına rağmen özel sektörde sendikalaşmanın yüzde 7-8 arasında olduğunu, Kıbrıs’ın kuzeyinde ise yüzde 0.5-1 arasında olduğunu söyledi.

   Bu yüzden özel sektörde sendikalaşmayı savunduklarını vurgulayan Ersoy, “siyaseten bu konuşmayı yapmaya gerek kalmayacak, işçiler kendi sorunlarını çözebilecek” dedi.

“Kimlikle girişler derhal durdurulmalı”

   “Sendikanın olduğu yerde kaçak işçi de çalıştıramazsınız, kayıt dışı ekonominin de önüne geçersiniz” diyen Ersoy, sermayenin tam da bu yüzden bunu kabul etmediğini, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin de sermayenin destekçisi olarak çalıştığını ifade etti.
   Nüfus sorunu ile ilgili de açıklamalarda bulunan Ersoy, kimlikle girişlerin derhal durdurulması ve muhacerette ciddi kontroller yapılması gerektiğinin altını çizdi.

   Ersoy, üniversitelerin de kontrolsüz nüfus artışına sebebiyet verdiğini belirterek, kontrolsüz nüfus akışında büyük rol oynadıklarını belirtti.

“Sermaye ile uzlaşacağımız tek bir nokta yok”

   Sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı sonucuyla çalışma izinleriyle adaya gelişlerin de olduğunu vurgulayan Ersoy, kâr yapma refleksiyle kontrolsüz nüfus akışına sebebiyet verdiklerini anlattı.

   “Mevcut düzende rejim partilerinin iktidar olmadıklarını, iktidarın sermaye ve Türkiye egemenlerinin olduğunu” savunan Ersoy, barınmada inşaat sermayesi, eğitimde özel okul patronları, sağlıkta özel hastane patronları, enerjide AKSA, toplu taşımada akaryakıt ithalatçılarının söz sahibi olduğunu belirtti.

   Ersoy, emekçilerin çıkarları söz konusu olduğunda tüm sermaye gruplarının çıkarının ortaklaştığını vurguladı. Ersoy, “sermaye ile uzlaşacağımız tek bir nokta yoktur, çıkarlarımız sermaye ile çelişmektedir, biz sermayenin karşısına çıkmak üzere siyasete giriyoruz” dedi.
   Sermayenin ülkeye katkısının ne olduğunu sorgulayan Ersoy, muazzam miktarlarda servet biriktirdiklerini, bütün kuralların onların istedikleri gibi şekillendiğini, ancak ülkeye kendileri dışında bir katkılarının olmadığını anlattı.

   Dövizin yükselmesiyle akaryakıta hemen zam geldiğini söyleyen Ersoy, “asgari ücrete zam yapılacak mı” sorusunu sordu.