1976-1996 yılları arasında CTP Genel Başkanı olan rahmetli Özker Özgür’ün 1980’lerde davet edildiği sendika genel kurullarındaki konuşmalarına “Bu bir ekmek kavgasıdır” diye başladığını ve salonun alkışlarla inlediğini dün gibi hatırlarım. Geçenlerde bir yazımda “CTP bazı değerlerini geçen yüzyılda bıraktı” derken tam da bunu kastediyordum. Artık CTP’nin ekmek kavgası gibi bir derdi olmadığı gibi, partinin egemenleri üst orta sınıftan tuzu kuru akademisyenlerle ve yine üst orta ya da üst sınıftan ailelerin memurluktan çıkamamış evlatlarından oluşuyor.
“Memurluk” derken, mesai saatleri içinde ve artık bıktıran ezber cümlelerle muhalefet etme anlayışından söz ediyorum elbette. Mesleği memurluk olan insanlarla bir derdim yok.
CTP ve sendikalarla başladık, oradan devam edelim. En güçlü sendikamız KTÖS eskiden CTP’yi ezilenlerin çizgisine çekmek için önemli bir baskı unsuruydu. CTP iktidarda olsun muhalefette olsun fark etmezdi. Şimdi bir de bakıyoruz ki memur zihniyetli bir muhalefet siyasetçisi ile KTÖS’ten Burak Maviş aynı dili konuşabiliyor.
Hatırlayanlar olacaktır. KTÖS bir zamanlar sağcı sendikacıları UBP’nin kuyruğuna takıldıkları için çok eleştirirdi. Haklı bir eleştiriydi bu ama bugün geldiğimiz noktada sendikanın CTP ile kurduğu ilişkinin sağcı sendikaların UBP ile ilişkisinden bir farkı yok.
Yazık. KTÖS bu hale düşmemeliydi. Bir zamanlar rejimi sorgulayan sendikacıların yetiştiği, hapislere atıldığı sendika şimdilerde öğretmenin telefonunu bile açmaya tenezzül etmeyen, ne yaptığını bilmeyen, kafası karışık ve rejimin uslu çocuğu olmaya aday bir grup insan tarafından yönetiliyor. Öyle olmasa öğretmenlerin son dönemde bilhassa ilköğretim alanında yaşadığı sorunlara karşı kayıtsız kalınmazdı.
KTÖS’ü yöneten arkadaşlar, bir sendika yere düştükten sonra onu yeniden ayağa kaldırmak kolay değildir. Miras aldığınız mücadele geleneğini bozuk para gibi harcayasınız diye göreve seçilmediniz.
Seçilmek demişken oradaki tuhaflığa da dikkat çekmek isterim. Sendika yönetimini seçen öğretmen sayısı 100 bile değil. Yani 2500 öğretmenin yüzde 10’u bile etmiyor. Sizce bu seçim sistemi adil mi? Küçük bir azınlığın seçtiği yöneticilerin tüm öğretmenlerin sesi olması mümkün mü?
Hele öğretmenlerin telefonlarına çıkmamak nedir yahu? Meslektaşlarına bu kadar uzak olmak normal bir tavır değil. Herhalde bunu da CTP’den örnek aldılar. Öyle ya, artık CTP’li yöneticilere ve milletvekillerine de telefonla ulaşmak imkansızdır. Bu yine anlaşılabilir bir şey çünkü CTP ekmek kavgası veren bir parti değil artık. CTP Meclis Grubu kibirli ve halka tepeden bakan insanlarla dolu. Yönetim bu kişilerin vekil olmasını uygun görmüş çünkü. Hangi kriterlere göre? Elbette paşa gönül kriterlerine göre. Canları öyle istemiş, o insanları vekil yapmışlar.
KTÖS, CTP’yi emek çizgisine çekme çabalarını epeydir bıraktı ama CTP’yi örnek almaya ne zaman başladı bilemiyorum. Yalnızca kibirli tavırları örnek alsalar neyse, siyaseten de aynı çizgiye geldiler. Konuştuğum bazı insanlar KTÖS’ü CTP’nin arkasına saklanmak isteyen sendikacıların idare ettiğini dahi söyledi. Ben böyle ağır bir ithamda bulunamam, kimseye haksızlık da etmek istemem. Ancak KTÖS’ü idare edenlerin bir an önce silkelenip fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini net olarak söyleyebilirim. Sendikacılık mücadele içinde adeta bilene bilene yetişen insanların yapacağı iştir, lütfen bunu unutmayın.
Burak Maviş’in açıklaması
2 Kasım’da yayımlanan, “Meclis Binasının Tapusu Rum’da Olunca” başlıklı yazımda KTÖS yöneticilerine seslenmiş ve “Keşke sendikacılığı bırakıp öğretmenliğe dönseniz de öğretmenlerin gerçek hallerini anlasanız. Öyle şirket merkezi gibi sendika binalarında oturup keyif çatarak sendikacılık yapılmaz” diye yazmıştım. KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş yazdıklarıma itiraz edip şu açıklamayı gönderdi:
“Fikirlerine de sana da saygılıyım ama yazdığın yazıdaki ifadeler manipüle edilmiştir ve iddiam o ki yanıltındın da. Kullandığın ifadeleri kabul etmemiz mümkün değil. Kapımız açık, bir eleştirin varsa gel yüzümüze söyle. Böyle yazı yazarak mesaj iletecek kadar uzaklamadık herhalde. Binaya gelip benim odama oturabilin, oturduğunda odayı çok kullanmadığımı, sürekli okulları ziyaret ettiğimi göreceksin. Özetle iddialarını her koşulda çürütürüm. Erken zamanda da Bağımsız’a geleceğim, orada görüşürüz.”