Bir vatandaşımız aradı beni, “Yazılarını okuyorum ve seni fazla kötümser buluyorum, sanki dünyaya hep kara gözlüklerle bakıyorsun. Hiç iyi şeyler göremiyor musun?” dedi.
Kötümser birisi olmadığımı, tam tersine normal yaşamımda beni iyimser bulanlar bile olduğunu anlattım ona.
O da bana, “Peki köşe yazılarınız niye hep eleştirel, neden hep kötü olanı görüyormuş gibi?” diye sordu.
Cevabı net; çünkü mesleğimiz bunu gerektiriyor. Yapmamız gereken şey; yanlışları, istismarları, ihmalleri, haksızlıkları, adaletsizlikleri, yolsuzlukları, insanları mağdur eden olayları, sorunları görebilmek, bu konularda gelen ihbarları, şikayetleri araştırmak, gündeme taşımak, haber yapmak, değerlendirebilmek…
Bu okuyucumuzunkine benzer başka serzenişler de geliyor zaman zaman…
Sorunları yoğun olarak gündeme getirmek ve çözümlenmesini istemek, yönetenleri eleştirmek, göreve davet etmek kötümserlik değildir.
Elbette bu kadar gazete ve gazeteci içinde pesimist olanlar da vardır, “yoktur” diyemem, görevini istismar edenler olduğunu da biliyoruz ama bir yerlere ilişik değilse, gazeteci sorunları gündeme getirmelidir, doğrusu budur.
Gazeteciliğin ruhunda muhaliflik vardır, gazeteci protest bakabilen, sorunları görebilen kişidir.
Bunu söylerken, “Gazeteciler iyi şeyleri, güzel olayları görmemeli, yazmamalı” demiyorum.
Tabii ki güzellikleri de gündeme getirebilmeli, buna hiç itirazım olmaz.
Ancak siz söyleyin bana, son zamanlarda sorunlardan başımızı kaldırabiliyor muyuz?
Sorunsuz, sıkıntısız bir günü var mı bu ülkenin, bu ülke insanının?
Sorunların biri bitmeden diğeri başlıyor.
Bir konuyu gündeme alıp da tartışıp bitiremeden, çözümlenmesini sağlayamadan diğeri karşımıza çıkıyor.
Memlekette sorunlar bitti de çok güzel şeyler yaşanıyor da biz mi göremiyoruz?
Maalesef çok az güzel şey oluyor, onlar da dağ gibi sorunlar arasında kaybolup gidiyor.
Ne kronik sorunlara çözüm bulunabiliyor ne de yenilerine…
Hayat eziyete dönüştü bu ülkede ve insanların buna alışması isteniyor.
İnsanalar bu kötü şartlara alışmamalı, tam tersine hep daha iyisini istemeli.
Okuyucumuzun dediği gibi etrafa kara gözlüklerle bakıyor değiliz, etraf zaten kapkara.
Kapkara bir ortamda pembe pembe bakabilmek mümkün mü?
Bu kadar sorun varken, “ülke tamamadır, güllük gülistanlıktır” desek daha mı iyi ederiz?
Bunu yapanlar, kötüyü iyi diye satmaya çalışanlar var. Biz yapmayacağız…
Biz kötüyü allayıp pullayıp da size sunmayı hem size de kendimize hakaret sayarız.
Bunu beklemeyin bizden, biz sorunları gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Sorunların içinde yüzerken Polyannacılık mı yapalım ya da oynayalım?
Yapamayız, hiç kimse yapmamalı…
Kendi kendimizi kandırarak bir yere varamayız.
Sorunların çözülmesi için mutlaka gündeme gelmeli, tartışılmalı, bazı şeyler deşifre olmalıdır.
Bazı kesimler, birileri, gizli gizli malı götürecek, kendine kesecek, yakınlarına peşkeş çekecek, ayrıcalıklı bir kesim nemalanacak, diğerleri de sorunlar içinde boğulacak, işte bu olmaz.
Pesimist, bedbin ya da kötümser, adına ne derseniz deyin biz o değiliz.
Biz ve bizim gibi duyarlı meslektaşlarımız, sorunları sıkıntıları gündeme taşıyoruz, yaptığımız başka bir şey değildir.
Bizi sorunları yeterince gündeme taşıyamazsak eleştirin, böylesi daha kabul edilebilirdir.
“Yeterince sorunları yazmıyor, konuşmuyorsunuz” derseniz kendimize bakar çekidüzen vermeye çalışırız, buna kızmayız ama “Kötümsersiniz, hep kötü şeyleri görüyor, etrafa kara gözlüklerle bakıyorsunuz” derseniz bunu kabul etmeyiz…
Kapkara bir ortamda kara gözlük takmaya hacet yok…