Kötülükleri normalleştirdikçe, içinde düştüğümüz çirkeften zor çıkarız…

Abone Ol

   Telefonda hem öfkeli hem de hüzünlü bir ses, “Henüz yargılanan, zanlı olan insanlar için ‘onlara acımayın’, ‘iyi insan demeyin’ demek size yakıştı mı?” dedi.

   “Sahte diploma alanlardan birisinin yakını mısınız?” diye sordum.

   “Ne fark eder? Yargısız infaz yapmışsınız” diye devam etti.

    Dünkü yazımla ilgili bu tür sitemler, şikayetler aldım…

     Yazımın başlığında yer alan “Yolsuzluğa, usulsüzlüğe, sahteciliğe karışanlara artık ‘İyi İnsan’ demeyin” ifadelerinin çok acımasız olduğunu söyledi bu kişi ve başkaları da…

    Evet, yazının başlığı genel bir ifade içeriyor, yani bu söz, yalnızca bugün için değil, gelmiş geçmiş ve gelecekte olacak önemli makamlardaki kişilerin işlediği suçlar için söylendi…

    Yazının içinde de bunu açıyorum ama spesifik olarak “sahte diploma” alanlara yönelik eleştirilerde de bulunuyorum, henüz zanlı olduklarını da hatırlatıyorum, üstelik bunu bile bile yazdığımı çünkü her şeyin ortada olduğunu da belirtiyorum…

     Bana diyor ki o şahıs; “Senin arkadaşın tutuklandığı için geçen hafta mahkemeye gittin değil mi? Neden mahkemedeydin? Üstelik bir yazında arkadaşına üzüldüğünü de yazdın” dedi.

    Beni takip ediyor ya da tanıyan birisinden duymuş…

    “Evet, mahkemedeydim, çünkü o kişi benim 40 yıllık arkadaşımdır. Suçlu olduğuna inanmak istemiyorum… Tutuklanmış ama bu durum arkadaşım olduğu gerçeğini değiştirmez ve yüzde yüz suçlu olsa da arkadaşımdır. İnsanlar arkadaşlarının, yakınlarının kötü günlerinde yanında olur” dedim.

    Telefondaki ses; “Yani ne demek istiyorsun?” diye sordu.

    Cevap verdim; “Yani demek istediğim, sevdiğimiz insanlar, arkadaşlarımız, yakınlarımız suçlandığında ya da suçlu bulunduğunda, tutuklandığında, hatta mahkûm olduğunda yine sevdiğimiz insanlardır. Çok büyük hatalar yapsalar, çok büyük suç işleseler de onların yanında oluruz, olmak zorundayız. Kötü günlerinde onları yalnız bırakamayız. İnsanlık, insan olmak bunu gerektirir…”

     Sözümü kesti; “Yani onlar yakınlarımızdır ama bu durum onların suçlu oldukları gerçeğini değiştirmiyor mu demek istiyorsunuz? Peki bunun benim şikayetimle ilgisi nedir” diye sordu.

     Cevap verdim; “Evet tam da onu demek istiyorum, onlar sevdiklerimiz, yakınlarımızdır ama suçluysalar da suçludurlar. Konumuza bağlayayım; ‘Onlara iyi insan demeyin’ dedim ya, onu da açıklayayım. Çok önemli bir makamda yasaların uygulanmasını sağlamakla yükümlü bir kişi yasaları ihlal ederse, suç olduğunu çok iyi bildiği bir şeyi yaparsa, işlediği suçla haksız kazanç elde ederse ve başkalarının hakkını yerse, o kişi artık iyi insan değildir. Bu görüşümde ısrarlıyım. Yakınımız, akrabamız, arkadaşımız olsalar da iyi insan değildirler.

     Çünkü iyi insan makamının gücünü istismar etmez, çok iyi bildiği yasaları çiğnemez, gayrı yasal iş yapıp haksız kazanç elde etmez ve gayrı yasal elde ettiği belgeyle hak edenlerin önüne geçmez… Bu kadar kötülük yapan birisine “iyi insan” diyebilir miyiz? Yakınımız, sevdiğimiz birisi de olsa artık o iyi bir insan değildir.

     Benim arkadaşım ‘sahte diploma’ almadı ama rüşvet almakla suçlanıyor, ben buna inanmak istemiyorum ama eğer bu suçu işlediyse ona da artık iyi insan diyemeyiz.  

     Benim itirazım, suç işlediği bariz olan kişilerle ilgili de bir normalleştirme içine girilmesinedir.

     Bugün değil, yıllardır böyledir ve bundan vazgeçilmesini istiyorum.

     Bu ülkede Eski Başbakanlardan Hüseyin Özgürgün, banka hesabındaki paraların nereden geldiğini izah edemedi, kısa aralıklarla hesabına yatırılan yüksek miktardaki paraların belgeleri basına sızdı, hakkında ciddi bulgular var, mecliste dokunulmazlığı kaldırıldı, gelirse tutuklanacak diye ülkeye gelemiyor ama ülkeye gelse ve aday olsa yeniden milletvekili seçilebilecek kadar normal karşılanıyor yaptığı.

    “Gelsin partinin başına geçsin, başbakan olsun” diyor insanlar. Tuhaf olan budur işte…

    Sahte diploma veren ve alan bazı kişileri de affetmeye hazır birçok kişi, mahkeme sonuçlanmadı ama sahte diploma alanların hiçbiri “almadım” diyemiyor, verenler zaten bülbül gibi şakımış, bulgular bariz ortada ama onların bazılarını bağışlamaya hazır bazı vatandaşlar, durumu normalleştirmeye çalışıyor. Üstelik bunu yapmakla, ülkedeki yüksek öğretime dinamit koymuşlar, katletmişler, yıllarca tamir edilemeyecek tahribatlar yaratmışlar…   

    Tutuklanmasa da ismi birçok olaya karışan, herkesin ne işler çevirdiğini bildiği başka kişiler de revaçta, ortada muteber insan olarak dolaşıyorlar hatta siyasetteyse yeniden seçilebiliyorlar.

    Yolsuzluk, usulsüzlük, sahtecilik yapana da başında olduğu kurumu batırıp kaçıp gidene de çok büyük zararlara uğratana da hakkında sayıştay raporu bulunana da “iyi insan” deniyor.

    “İyi insan” sözünün içini boşalttık, değersizleştirdik… Zaten bu ülkede başımıza ne geldiyse iyi insanlardan ya da halkın iyi gibi gördüğü, iyi zannettiği insanlardan geldi.

     Çalana, çırpana, yolsuzluk yapana, yasaları ihlal edene, yasadışı gelir elde edene, yasadışı belgelerle başkasının hakkını yiyene, rüşvet alana “iyi insan” diyeceksek, gerçek iyilere ne diyeceğiz?

     Kötülükleri kanıksadıkça ve normalleştirdikçe yaşadığımız sorunlardan, içinde düştüğümüz çirkeften çıkmamız mümkün değildir.  

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }