Diyor Ana Muhalefet Lideri sayın Erhürman, iyi güzel de masaya oturulduğu şekilde kalkışı da ayni şekilde olmadığı sürece akıntıya kürek çekmek olduğunu geçen yarım asırdan fazla sürede çoktan anlamamız lazımdı. BMGK 186 sayılı Hukuk dışı taraflı kararı durduğu sürece ve Kıbrıs sorunu yaratan tarafın açıkça ortada olduğu halde haklı tutulduğu, korunup kollandığı ve el üstünde tutulup mükafatlandırıldığı devam ettiği sürece, Sayın Talat’ın anlatımıyla soykırımcı Netanyahu’nun da dediği gibi Federasyon temelinde Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti ! yönetimine ortaklığa alması için Rumların deli olmaları lazımdır. Hade hazır, Türkler Cumhuriyetin ortaklığından atılmışken ve 62 yıldır Rumların Kıbrıs Cumhuriyetinin tek sahibi ve tek egemeni olarak dünyaca kabul görüp tanındığı ve Türklerin cezalı halde ambargolu dünyadan izoleli bir kenara itili vaziyette tutulduğu ortadayken, Rumların her zaman olduğu gibi çözüme değil çözümsüzlüğe oynadığı ve Türklerin pes etmesi için de zamana oynayacağı gün gibi aşikardır.
Türk tarafı olarak biz bu gerçeği tekrar görmek için yarım asır daha mı bekleyelim? Annan Planı Referandumu son noktaydı, son şanstı. Bu hezimette Türklere Kıbrıs’la ilgili bütün aktörlerin, kuruluşların tutumlarını, yalanlarını, oyunlarını hepimiz gördük yaşadık ve yaşıyoruz. Kıbrıs Türk halkı olarak Kıbrıs sorununda bizim suçumuz nedir da elimizden ortaklığımız alınıp saldırgan darbeci tarafa verildi??? 3 aylık 186 kararı çözümsüzlüğün çıban başı ve yegane sebep olduğu aradan geçen 737 aylık sürede anlaşılamamışsa bundan sonra da anlamak istemeyenler anlamaz. Hala daha hem Rum tarafının hem ilgili dünya kuruluşlarının attığı kazığın farkında olmamak hayretten ötedir. Onlar, bilerek yaptıkları büyük yanlışı, bize baskılar yaparak bizim yanlış yapmamızı zorlayarak kapatmak isterler, durum budur.
Uluslararası Antlaşmalarla Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetinin Rumlarla birlikte eşit kurucu ortağıyız, bu ortaklığı fes edip bir ortağın haklarını ötekine hediye etmeye kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur. Hem de masum tarafın haklarını Cumhuriyete 2 defa DARBE yapan tarafa vermek olacak iş midir??? Hiçbir Kurum veya Kuruluşun, Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde ortaklık hakkımızın üzerinde bizden daha fazla söz sahibi, hakkı ve yetkisi asla YOKTUR VE OLAMAZ DA. İşte, biz masum ve mağdur olanlar olarak bu konuların üzerine gitmemiz lazımdır hep birlikte. Hep birlikte haklarımızı aramalı ve savunmalıyız. Ama bize giymemiz için gömlek diken yabancıların kuracağı ve önümüze koyacağı şartlara boyun eğerek değil, dim dik ayakta durarak, tek ses tek yürek tek yumruk olarak. Biz bu Davada tamamen haklıyız ve bizi yargısız infazla cezalandıranların peşinden koşarak, aldıkları taraflı Hukuk dışı kararlara boyun eğerek değil.
Referandum sonrasında, iki eşit egemen devlet çözümünü ortaya koymamız, bir kere daha Federasyon görüşmelerine katılmamamız lazımdı. Katıldık, arkalarından koştuk, kazzıkçı sahte AKEL’in bile kapısında bekledik, bekleriz hala. Bu şartlar değişmedikçe Rumlar bize ortaklıktan eşitlikten zerre vermez, ben da derim verirse delidir, niye versin ki adamlar tek egemen, çözümden kaçsa da, ancak ve ancak yama oluruz, pantolon yaması, o da geçici bir süre için. DÜNYAYLA BULUŞMA ANCAK BU KADAR. Biz, Kıbrıs Cumhuriyetinin Eşit Kurucu İki Ortaktan Biriyiz, on göre. Yalvararak değil, masaya yumruğunu vurarak, karşı tarafların suçlarını yüzlerine şamar gibi vurarak. Bu da birlik ve beraberlikle olur ancak, yoksa nafile. Ne ise hayde tatile.
Parantez açalım. Filistin’in Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi sn Attari, Uluslararası toplumun soykırım suçu karşısında sessiz kaldığını ancak Güney Kıbrıs’ın dayanışması ve desteğinden ötürü teşekkürlerini sunmuş. Eeee Vallahi alemdir, kaldır ayağını yukarı sn elçi tam da üzerine bastın. Demek hala Güneyin numaralarını anlayamadınız, malum savaş uçakları oradan kalkar da bombalarlar Orta Doğuyu, oralar malumların üsleriyle doldu, bilmeniz gerek, gemiler dolusu silahlarla yüklü gemiler önce Limasol’a gider, rotası belli. Size da korkunç patlamaları.