Sarayın Halka Açılması Ne Anlama Geliyor?

Abone Ol

Erhürman’ın seçim süresince son derece profesyonel ve organize bir kampanya yürüttüğünü köşemde daha önce yazmıştım. Bu çerçevede, sloganlar yerinde ve etkili olarak kullanılmıştır.

Erhürman’ın ekibi, sürecin başından beri seçmenle kendini özdeşleştirmek ve kalben ortaklaşmak için ‘sizin sözünüz’, ‘birlikte yürüyeceğiz’, ‘birlikte başaracağız’ ve ‘halkın sarayı’ gibi sloganları sistematik ve başarılı bir şekilde kullanmıştır.

Cumhurbaşkanı olduktan sonra Erhürman, yukarıdaki sloganlarla örtüşecek şekilde Sarayı halka açıyoruz açıklamasını yaptı ve devir teslim töreni sonrası resepsiyona tüm halkı davet etti. Elbette başlangıç olarak halka yönelik yapılan bu jest takdir edilmeli ve önemsenmelidir. Ancak, İdari hukuk doçenti olarak Sayın Cumhurbaşkanının çok daha iyi bileceği gibi devletin ve sarayın halka açılması törensel açılımlardan ibaret değildir. Benzer şekilde halka açılım, seçmenin istediği anda Sarayı ve Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesini ziyaret edip Cumhurbaşkanını görmesi, kek ve çay ikramına tabi tutulması anlamına da gelmemektedir.

Cumhurbaşkanlığının halka açılması elbette Anayasa’nın amir hükmü olan demokratik hukuk devleti ve Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri çerçevesinde olmalıdır. Özellikle, Anayasanın Cumhurbaşkanına verdiği aşağıdaki yetkiler çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturacağı iletişim ağı (örn. Türkiye’deki CİMER ) ile halkın şikayetlerinin takipçisi olunmalıdır

· Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla, Devletin ve toplumun birliğini ve bütünlüğünü temsil eder (Md. 102.1)

· Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Anayasasına saygıyı, kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle yürütülmesini ve Devletin devamlılığını sağlar (Md. 102.2).

Cumhurbaşkanlığı’nın halka açılması için hiç kuşkusuz bu konuda zirvede yer alan İskandinav ülkeleri ve OECD’de olduğu gibi kaynağını yasalardan alan liyakat temelli belirli bir kurumsal ve yönetsel yapıya sahip olunması gerekmektedir. Bu maksat için ‘Open Government for Stronger Democracies’ isimli OECD’nin (https://www.oecd.org/content/dam/oecd/en/publications/reports/2023/11/open-government-for-stronger-democracies_88aa0131/5478db5b-en.pdf) yayını örnek gösterilebilir.

İskandinav ülkelerinde devletin topluma açıklığının temel ilkeleri şeffaflık, hesap verebilirlik, kamuoyunun bilgiye erişimi, hükümete yüksek düzeyde güven, güçlü kamu katılımı ve ilgili mevzuattır. Bu, basın ve ifade özgürlüğünün anayasal güvenceleri, vatandaşların resmî belgelere erişebilmelerinin sağlanması ve siyasetçiler ile halk arasında doğrudan iletişim beklentisiyle desteklenmektedir. Bu devletler, ombudsmanlık gibi övgüye değer açık yönetim önlemlerini ilk uygulayanlar arasında yer almış ve açık yönetim geleneklerini sürdürmede başarılı olmuşlardır.

Sonuç olarak; ümit edelim ki, yeni Cumhurbaşkanı Doç. Dr. Tufan Erhürman önderliğinde vaat edilen halka açıklık, mevzuata dayalı gerekli kurumsal ve yönetsel yapıya kavuşur ve geçmişteki Cumhurbaşkanlarının aksine belirli bir ayrıcalıklı zümrenin ve partinin değil Erhürman’ı Devlet adamı kimliğiyle tüm halkın efsanevi cumhurbaşkanı yapar.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }