Ülkede ciddi sorunlardan birisi de şiddet olaylarının artış göstermesidir.

  Polis ve mahkeme haberlerine bakın, hemen her gün şiddet olayları var.

  Trafikte kavga, restoranda kavga, barda kavga, mağazada kavga…

  Kadına şiddet, anneye şiddet, babaya şiddet, babadan evlada şiddet, iş arkadaşına şiddet, yurt arkadaşına şiddet… 

  Aileler arası husumet, komşular arası husumet, iş rekabeti nedeniyle husumet ve bunların şiddete dönüşmüş halleri…

  Yumrukla şiddet, tekmeyle şiddet, sopayla şiddet, bıçakla şiddet, tabancayla/ tüfekle şiddet…

  İşin enteresan tarafı, şiddete meyledenlerin çoğunluğu ülkemizde bulunan yabancılar olmasıdır…

  Hatta birçok olayda, yabancılar yine yabancılara şiddet uyguluyor.

  Öte yandan yerli ya da yabacı herkeste bir sinirlilik hali var, tahammülsüzlük artmış durumda.

  Etrafta dolaşan bir hayli sinirli insan, birine çatmak için mahana arıyor.

  Tabii ki şiddet kullanarak gayrı yasal işler yapanlar olduğunu da unutmayalım.

  Şiddet olaylarının artış göstermesi tabii ki endişe vericidir.

  Şiddet olan yerde huzur yoktur, endişe vardır, huzursuzluk vardır, korku vardır.

  Ülkemizde o huzur zaten çoktan bitmiştir.

  Neredeyse hayatın her alanına sirayet etmiş olan şiddet, polislere bile yönelmiştir.

  Bir süre önce polisleri darp eden kişiler olduğunu gazetelerde okumuştunuz.

  İkisi trafik polisine yönelikti, hatta birisi otomobili polisin üzerine sürmüştü…

  Ne ilginçtir, şimdi de bir günde üç olay yaşandı polise yönelik şiddetle ilgili…
  Cesarete, cürete bakar mısınız?

  Polisi darp etmeye kadar vardı iş…

  Bu ülke ne polis ülkesi olsun ne de polis kendini bilemezler tarafından darp edilsin.

  Ne polis vatandaşa şiddet uygulasın ne de vatandaş polise…

  Bu ülkede bulunan bazı yabancılar, ülkelerindeki bazı şiddet alışkanlıklarını bu ülkeye taşımasın.

  Hiç kimse polisi darp etme cesareti bulamasın.

  Polisi darp etme cüretini gösterenler bu kadar kolay teminat ödeyip serbest kalamasın.

  Daha önce öyle oldu, hiçbir şey olmamış gibi tutuksuz yargılandılar.
  Önceki günkü olaylara bakar mısınız?

  Adam eski eşini saçlarından tutup sürüklemiş, yere vurmuş, olaya müdahale eden polisi de darp etmiş… Adamın hayat felsefesi şiddet…

   Maçta olay çıkmış, olaya müdahale etmeyen polisler de darp edilmiş…

   Başka bir adam, eşine ceza yazdı diye polise yumruk attı, düşürdü, parmağının kırılmasına neden oldu.

   Birçok olaydan dolayı zaten başını kaşıyacak vakti olmayan, oldukça yoğun olan polisler bir de saldırıya uğruyor.  

   Bu türlü şiddet olaylarına karışan, hele de polisi darp edecek kadar ileri giden yabancılar, hemen sınır dışı edilmelidir.

   Eğer şiddete meyleden yabancı değil de bu ülke vatandaşıysa, onlara da ciddi cezalar verilmeli.

   Hiç kimse şiddetten beslenmesin, şiddetle iş halledeceğini, birilerini korkutacağını sanmasın.   

   “Polisimiz hoşgörülü, sağduyulu, anlayışlı olsun” diyoruz (ki son dönemlerde öyledir) ama bazı kesimler bunu istismar etmesin…

   Kadına şiddet uygulayacaksın, müdahale eden polisi de darp edeceksin, e yok artık…

   İşte bu şahıs serbest kalmasın, güneş yüzü görmesin…

   Bir de yeni moda, kim bir suç işlese, mahkemeye çıktığında “alkollüydüm”, “alkol tesiri altında yaptım” diyor.

  Beni hiç ilgilendirmez, gerçekten de alkol seni başka biri yapıyor, canavarlaştırıyorsa içme, içemiyorsan içme kardeşim, alkolü de mazeret olarak sunma.

    Şiddet olaylarına karşı da gerek ülkeye girişiler gerek yasal düzenlemeler gerekse de denetim anlamında ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir, tedbir alınmazsa durum çok daha kötü olabilir.