Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili ve Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin kadınları olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasından imzalanan “Adli Yardım Protokolü”ne göre hukuki anlamda yardım alan kadın sayısının 2021’de 61, 2022’de 105, 2023’ün ilk on ayında ise 121 olduğunu vurguladı.
Derya, bu sayıların kadınların ekonomik olarak hayatını idame ettirememesinin bir dışa vurumu olduğunu ifade etti.
BAĞIMSIZ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın hazırlayıp sunduğu “Markaj” programına katılan CTP Milletvekili ve Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, ülkemizde kadınların haksızlığa uğradığını belirterek, Bakanlık verilerine göre 2021’de iş arayan kadınların yüzde 66, erkeklerin ise yüzde 34 oranında olduğunu kaydetti.
Derya, 2021’de münhallerin yüzde 70’inin erkekler, yüzde 30’unun ise kadınlar için açıldığını dile getirerek, örneğin evlerde hamur işlerini kadınlar yaptığı halde, bu alanlardaki iş gücünde bile erkeklerin tercih edildiğini söyledi.
“Feminist kültürü partiye taşıdık”
CTP Milletvekili ve Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, genelde kadın kollarının amacının partiye kadınları çekmek olduğunu belirterek, kendilerinin ise feminist kültürü de partinin içine taşımaya çalıştıklarını, bunu da nitelik olarak gördüklerini kaydetti.
Hem insan yetiştirme hem de topluma açık faaliyetlerde bulunma amacıyla hareket ettiklerini dile getiren Derya, bu bağlamda “Mor Başak Akademi”yi kurduklarını ifade etti.
Derya, birçok seminer ve eğitimin burada gerçekleştirildiğine işaret ederek, otokrasi ve popülizm kıskacında siyaset yapmaktan, deprem sonrası yaşanan ekonomik krizin kırılgan gruplar üzerinde etkisi, ‘Kıbrıs Türk medyasında kadın olmak’ gibi kpnularda seminerler verildiğini vurguladı.
Partilerin kadın kollarının börek-çörek partileri yapmaktan ibaret olmaması gerektiğine dikkat çeken Derya, CTP Kadın Örgütü olarak farklı bir sorumluluk hissettiklerini açıkladı.
Derya, temel hak politikalarının 1960’larda kendini gösterdiğini, 1990’larda kimlik hareketlerinin yükselmesiyle birlikte kadınların ve gençlerin yeniden ses vermeye başladığını söyledi.
Annan Planı’ndan sonra AB, dünyaya açılma, çözüm konularının yurt dışında çalışan birçok gencin Kıbrıs’a dönmesini sağladığını ve kadın hareketinin ivme kazandığını belirten Derya, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türk toplumu ilk defa hukuk düzenine yanaşan, özgürlükleri, demokrasiyi, adaleti konuşan bir hale geldi. Bu bağlamda çocuk hakları, feminist örgütlenmeler, LGBTQ gibi örgütlenmeler oluştu.”
“Toplumsal cinsiyet anlamında Rönesans yaşandı”
Derya, CTP’nin de katkısıyla 2013 yılından itibaren birçok alanda kadın haklarına yönelik gelişim kaydedildiğini ifade ederek, toplumun 2013’ten sonra toplumsal cinsiyet anlamında Rönesans yaşadığını söyledi.
Kadın örgütlülüğünde de gelişim kaydedildiğini dile getiren Derya, devletin çocuk ve yaşlı bakımı gibi konularda desteğinin olmaması nedeniyle ev içindeki bu sorumlulukların kadına kaldığını, her ne kadar donanımlı olsalar da kadınların zaman olarak erkeklere göre daha dezavantajlı olduğunu vurguladı.
CTP Kadın Örgütü’nde de böyle sorumlulukları olan kadınların bulunduğuna işaret eden Derya, demokrasi eşitlik demekse, kadın örgütlerinin üzerine düşenin de ‘kadınların siyaset yapacağı alanları genişletmek, bu yönde politikaları ortaya koymak ve talepkar olmak’ olduğunu söyledi.
Derya, CTP’de yüzde 40 kadın kotasını o dönemde başardıklarını, yasalarda da değişiklik yaptıklarını anlattı.
Derya, bir örgütün kadınlar tarafından kurulmasının o örgütün kadın örgütü olduğu anlamına gelmediğini belirterek, önemli olanın o örgütün hangi haklar için faaliyet gösterdiği olduğunu kaydetti.
“Ada’nın kuzeyindeki yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve engellilerle ilgili rapor hazırlanıyor”
Derya, 6 aydır sosyal politikalarla ilgili kapsamlı bir rapor hazırladıklarına dikkat çekerek, yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve engellilerle ilgili Ada’nın kuzeyindeki durumunun mercek altına alındığının altını çizdi.
İlgili dairelerden veriler aldıklarını ancak istatistik verilerin 1,5 – 2 yıl geriden geldiğini anlatan Derya, bakanlıklardan ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarından da yararlandıklarını vurguladı.
Derya, yüzde 14 oranında yaşlı nüfusunun bulunduğunu belirterek, ülke nüfusunun 2021’de projeksiyon olarak 350 bin olarak öngörüldüğünü ama bunun gerçekçi olmadığını kaydetti.
Sosyal yardım alan yaşlı kişilerin oranına baktıklarını ve 2 bine yakın sosyal yardım alan yaşlı olduğunu dile getiren Derya, sosyal yardım noktasında kategorilerin olduğunu ifade etti.
Kadınların iş aradığı halde istihdam edilmediğini, ayrımcılığa maruz kaldığını dile getiren Derya, verilere göre 2021’de iş arayan kadın oranının yüzde 66, erkek oranının ise yüzde 34 olduğuna işaret ederek, münhallerin yüzde 30’unun kadınlar, yüzde 70’sinin erkekler için açıldığını belirtti.
Ev içi, ücret karlılığı olmayan işleri kadınların yaptığını ama benzer işler için işyerlerinde erkeklerin istihdam ediliğini, geleneksel kadın iş kolu sayılan alanda dahi kadınların sayısının azaldığını belirten Derya, kadınların evde bedava yaptığı işlerin piyasada erkekler tarafından üstlenildiğini söyledi.
Örneğin evlerde hamur işlerinin kadınlar tarafından yapıldığını ancak özel sektörde bu işler için erkeklerin istihdam edildiğini ankatan Derya, kadın işsizliğinin çok yüksek olduğunu kaydetti.
2 bin yaşlı var; yaşlı bakımevlerindeki kapasite ise 230
Derya, kadın doğumlarının istatistik verilerinin de yetersiz olduğunu ve özellikle Güzelyurt’ta kadın doğumu yapılabilecek bir hastane olmaması, Güzelyurtlu kadınların başka bölgelerdeki hastanelerde doğum yapması nedeniyle bu şehrimizde doğum yokmuş gibi bir istatistik ortaya çıktığını dile getirdi.
Sosyal Sigortalar Dairesi’nden yardım alan 2 bin yaşlı bulunduğunu ifade eden Derya, özel ve devlet yaşlı bakımevlerinin tümündeki kapasitenin ise 230 olduğunu bildirdi.
Derya, nitelikli yaşlanmanın temel bir hak olduğuna dikkat çekerek, günümüz toplumunda geleneksel aile düzeninin azaldığını, boşanmaların arttığını, insanların yalnız yaşlandığını, bu nedenle devletin gereken adımları atması gerektiğini ifade etti.
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi kurumsallaşmalı”
Derya, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin sadece “Alo İmdat Hattı” ile “Polis” ayaklarının hayata geçtiğini belirterek, “Ekonomi” ve “Şiddetle Mücadele” şubelerine amir atansa çalışmaların başlayabileceğini kaydetti.
Her ilçede şiddeti önleme ve danışma merkezlerinin açılması gerektiğini dile getiren Derya, bunun da çok zor olmadığını ifade etti.
Derya, kadınların sadece şiddete uğradığı için ayrılırsa haklarının ne olduğunu öğrenmek için de polise başvurduğuna işaret ederek, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin kurumsal bir yapı kazanmasıyla polisin yükünün de hafifleyeceğini anlattı.
“2023’te ekim ayına kadar 121 kadın adli yardım aldı”
Ülkedeki ekonomik krizin kadınları olumsuz etkilediğini belirten Derya, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından imzalanan “Adlî Yardım Protokolü”nü anımsattı.
Derya, bu protokol bağlamında kendini ekonomik olarak idame ettiremeyen kadınların hukuki ihtiyaçları için gereken adli desteğin verildiğini kaydederek, bu protokolden 2021’de 61, 2022’de 105 kadının faydlandığını, 2023’ün Ekim ayına kadar (10 ayda) ise bu sayının 121’e çıktığını açıkladı.
Başvuruların artmasını; “hem kendini savunacak ekonomik güce sahip olmayan hem de adli yardımdan haberi olan kadın sayısının artması olarak” değerlendiren Derya, ilk 10 ayda 121 kadının başvuru yapmasının vahim bir durum olduğunu söyledi.
“Mücadeleye devam edeceğiz”
Derya, Türkiye’deki hukuk sistemine güvenmediğini, tamamen siyasileşmiş, siparişe göre karar veren bir sistem olduğunu belirterek, bu nedenle İsias davası bağlamında ailelerin isteğine saygı duyduğunu ama olumlu bir sonuç beklemediğini kaydetti.
Ailelerin yasının 6 Şubat’tan beri bitmediğini dile getiren Derya, bu acıyı hiçbir şeyin dindirmeyeceğini ama adaletin yerini bulması gerektiğini, mücadelenin bitmeyeceğini ifade etti.
Derya, İsias davasında en ağır cezanın verilmesi için mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.






