Şule Aydın’ın sosyal medyadaki ‘Tımarhanede Bu Hafta’ monologlarına bayılırım. Muhalif Siyasi Mizah’ın bence en önemli isimlerinden biridir. Hiç tanışmadım ama bir gün kısmet olur diye ümit ederim.

Ha bu arada “Muhalif Siyasi Mizah” diye bir terim yoktur kuvvetle muhtemel, hafta başı uydurması olarak kayıtlara geçebilir, itirazım yok.
Siyasi mizah muhalif olmayıp da ne olacaktı ki. Benimki de laf işte.

Gelelim bizim tımarhaneye.

Başbakanımız, pirimiz, canımız, 13’üncü maaşımızı müjdeledi. Yalnız maaşımız derken, birinci çoğul şahıs kullanmam yanıltmasın, benim maaşların adedi 12. Benim gibi toplumun devlet ile alakası olmayan çalışanların olduğu gibi. Başbakanımız 13’üncü maaş müjdesi verirken, zaten ödeyeceği maaşı bir lütuf gibi belirtmesini bir yana bırakıyorum, kendisine başbakanım diyen ve bir toplumun belli bir kısmından bir maaş eksi kalan yurttaşları olduğunu düşünmemiştir. Ha pardon, düşünmek ülkemizde çok fazla yapılan bir uğraş değil.

Bir diğer akıl sağlığımızı tehdit etmesi muhtemel olay şap hastalığının ülkemizde görülmüş olması. Tarım Bakanlığı’nın park yeri hafta içi mesai saatlerinde dahi görmediği bir araç kalabalığına ev sahipliği yaptı. Oradan geçerken, “Allah Allah bugün pazartesi mi? Pazara ne oldu?” diyesim geldi resmen.

Meğer Şap’a oturmuşuz da haberimiz yok. Hayvancılar Birliği, “henüz net değil” dese de, Tarım Bakanlığı’nın Pazar mesaisi hayra alamet değil. Neyse ki, geçtiğimiz hafta herkesin sel nedeniyle herkesin meteoroloji ve su uzmanı olduğu tımarhanemizde, aynı kişiler hayvan sağlığı konusundaki uzmanlıklarını konuşturacaklar.

Bizim tımarhanenin elbette bir de bütçesi olması gerekir. Tımarhaneler suyla gitmiyor ki. Bu hafta hükümetimiz ve muhalefetimiz meclisimizde, gelecek yıl ne kadar parayı çarçur edeceklerini, ne kadar borçlanıp vatandaşa ödeteceklerini, ne kadar paranın girmemesi gereken ceplere gireceğini kararlaştırmak üzere toplantı halinde olacak. Toplantı var, rahatsız etmeyelim.

Ha bu arada Sözcü Gazetesi’nin bir haberine takıldı gözüm. Onu konuşmayız bu hafta pek ama Türkiye Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın bizim Çalışa Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu’nun onuruna verdiği akşam yemeğinin faturası baya kabarık gelmiş. Tavacı Recep Usta’ya bir kere gitmiştim. Çok beğenmiştim. 12 kişi bizden, 12 onlardan. Şoförü koruması, yoldan geçeni, selam vereni, kedisi köpeği yese hesap yine kabarık.

Çok sevsem de öldürseniz bir daha gitmem.

Şule Hanım kusura bakmasın, ama küçük müçük, bizim tımarhane de fena değil.