“ETÜT ÇALIŞMALARI YAPILMALI”… Deprem ve Yer Bilim Uzmanı Prof. Dr. Salih Saner, fay hattı haritaları üzerinden Kıbrıs’ta deprem riskli olup, olmadığını değerlendirdi. Güney Kıbrıs’ın 1. ve 2. derece; Kuzey Kıbrıs’ın ise 3. derece deprem bölgesinde yer aldığına işaret eden Saner, Güney Kıbrıs’ta ciddi bir deprem olması durumunda KKTC’nin de bundan etkilenebileceğini bu nedenle tedbir alınmasının önemine işaret etti. Ülkedeki binaların durumunun incelenmesi ve kayıt altına alınması gerektiğine işaret eden Saner, bu etüt çalışmalarının ardından girişimde bulunulması gerektiğine vurgu yaptı.   “KIBRIS’TA TSUNAMİ RİSKİ ZAYIF”… Kıbrıs’ta tsunami riskinin zayıf olduğunu kaydeden Saner, okyanusta gerçekleşen tsunaminin daha büyük olduğunu söyledi. Saner, Kahramanmaraş’taki depremin tsunami oluşturabilmesi için fayların denizde olması gerektiğini dile getirdi. Saner, tsunami riskinin Mağusa ile İskele arasında olduğunu ancak Kıbrıs’ta okyanusun olmaması ve fay hatlarının yapısı nedeniyle Japonya ve Endonezya’daki gibi şiddetli tsunamilerinin olamayacağının altını çizdi.   BEŞPARMAK DAĞLARI’NDAN GEÇEN FAYLAR DİRİ DEĞİL… Saner, Türkiye’de yayımlanan bazı haritalarda Beşparmak Dağları’ndan geçen faylar üzerine de konuşarak, “Bu faylar bana göre diri faylar değildir. Tarih içerisinde hiç oynamamış faylara ölü fay diyoruz. Beşparmak’taki fayın yaşını veren çalışmacılar 30 bin yıl veriyorlar. Biz o yörede bir oynama görmedik. Günün birinde oynama riski çok az. Bu fay da köklü değil” dedi.     Deprem ve Yer Bilim Uzmanı Prof. Dr. Salih Saner, “Kuzey Kıbrıs 3. derece deprem bölgesinde, büyük bir deprem riski yok” açıklamasında bulundu ancak riskli bölgelerle ilgili de uyarı yaptı, tedbir çağrısında bulundu. Saner, depremin yarattığı etki konusunda taş/temel türünün büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, bu nedenle Lefkoşa’nın, Mağusa’nın bazı bölgelerinin ve Güzelyurt’un alüvyon üzerinde olduğuna, alüvyon toprakların da gelen deprem dalgalarını yükselttiğine dikkat çekti. Saner, buna uygun ve dayanıklı binalar yapıldığı sürece endişe edilmemesi gerektiğini kaydetti. Kıbrıs’taki tsunami tehlikesinin zayıf olsa da varlığını koruduğunu dile getiren Saner, Kıbrıs’ta okyanusun olmaması ve fay hatlarının yapısı nedeniyle Japonya ve Endonezya’daki gibi şiddetli tsunamilerinin olamayacağını vurguladı. BAĞIMSIZ WEB TV’de Bağımsız Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay ile köşe yazarı Emin Akkor’un sunduğu “Empati” programına konuk olan Deprem ve Yer Bilim Uzmanı Prof. Dr. Salih Saner, “Türkiye’deki deprem Kıbrıs’ta da depremi tetikler mi?” sorusuna fay hattı haritaları üzerinden yanıt verdi.   Saner: Türkiye’de deprem olması Kıbrıs’ta da deprem olacağı anlamına gelmiyor   Deprem Uzmanı, Yer Bilimci Prof. Dr. Salih Saner, Türkiye’deki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Kıbrıs’ta da deprem olabileceği yönündeki tartışmaların kaynağının fay hatlarının Kıbrıs’a da uzanması olduğunu söyledi. Saner, Kıbrıs’taki deprem riskinin 6 Şubat’tan önce ne kadarsa bugün de o kadar olduğunu, Türkiye’de deprem olmasının Kıbrıs’ta da deprem olacağı anlamına gelmediğini belirterek, “Türkiye’deki deprem Kıbrıs’ta da depremi tetikler mı sorusu gündemdeydi. Şiddetli depremler tetiklemediyse, diğer depremlerin Kıbrıs’ta depremi tetikleyeceğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu. Kıbrıs’taki deprem riski için genel hatlara, çevre yapısına, taş ile zemin türüne, depremlerin tarihçesine bakılması gerektiğini kaydeden Saner, Kıbrıs’taki deprem tarihçesine bakıldığında Kıbrıs’ta 6.8’den büyük deprem olmadığını söyledi. Saner, 100 yıllık deprem istatistiğine bakıldığında sadece 5 tane, 6 şiddetinin üzerinde deprem yaşandığını ifade etti. Saner, 2’nin altındaki depremlerin hissedilmediğini, Kahramanmaraş depreminden sonra Kıbrıs’ta da günde 10-20 tane artçı depremin meydana geldiğini ancak bunların da hissedilmediğini anlattı. Saner, bu depremlerin gittikçe azaldığını, zamanla duracağını söyledi.   “Kuzey Kıbrıs 3. derece deprem bölgesinde, büyük bir deprem riski yok”   Salih Saner, Kıbrıs’ın bölge olarak deprem kuşağı üzerinde olduğunu ancak deprem bölgelerinin 1., 2. ve 3. deprem kuşağı olarak değerlendirildiğinde Kuzey Kıbrıs’ın 3. derece deprem bölgesi olduğunu vurguladı. Harita üzerinden konuşan Saner, Kıbrıs’ın güneyinden geçen fayın Afrika levhası ile Anadolu levhasını ayıran köklü bir hat olduğunu ve derinde bulunduğunu bildirdi. Saner, diğer bir haritaya göre Güney Kıbrıs’ın 1. ve 2. derece; Kuzey Kıbrıs’ın ise 3. derece deprem bölgesi olduğunu söyledi. Saner, 1 ve 2. derece deprem bölgesinde yer alan Güney Kıbrıs’ta şiddetli bir deprem olması durumunda ise bundan Kuzey Kıbrıs’ın da etkilenebileceğine dikkat çekti.   “Lefkoşa, Mağusa’nın bazı bölgeleri, Güzelyurt alüvyon üzerinde”   Saner, Türkiye’de yayımlanan bazı haritalarda Beşparmak Dağları’ndan geçen faylar üzerine de konuşarak, “Bu faylar bana göre diri faylar değildir. Tarih içerisinde hiç oynamamış faylara ölü fay diyoruz. Beşparmak’taki fayın yaşını veren çalışmacılar 30 bin yıl veriyorlar. Biz o yörede bir oynama görmedik. Günün birinde oynama riski çok az. Bu fay da köklü değil” dedi. Taş/temel türünün depremin etkisi noktasında etkili olduğuna dikkat çeken Saner, bu nedenle Lefkoşa’nın, Mağusa’nın bazı bölgelerinin, Güzelyurt’un alüvyon üzerinde oturduğunu, alüvyon olan bölgelerin gelen dalgaları yükselttiğini açıkladı. Saner, buna uygun ve dayanıklı binalar yapıldığı sürece endişe edilmemesi gerektiğini kaydetti. Depreme bağlı olarak sıvılaşmanın da görülebileceğine dikkat çeken Saner, İsias Otel’de bu durumun yaşandığını, 4 katlı binanın dikey olarak aşağı doğru battığını söyledi. Saner, sıvılaşma konusunda İskele ve Mağusa arasındaki bölgenin riskli olduğunu, bu nedenle bina yaparken gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirterek, Ciklos bölgesinin de kayan bölgeler olduğunu kaydetti. Girne’de denizden sonra Karpaz’a kadar sağlam bir zeminin olduğunu dile getiren Saner, tepelerin oluşmaya başladığı yerlerin ise kaygan taşların bulunduğu bölgeler olduğunu ifade etti. Saner, binaların durumunun incelenmesi ve kayıt altına alınması gerektiğine işaret ederek, bu etüt çalışmalarının ardından girişimde bulunulması gerektiğine vurgu yaptı.   “Kıbrıs’ta tsunami riski de zayıf”   Kıbrıs’ta tsunami riskinin de zayıf olduğunu kaydeden Saner,  okyanusta gerçekleşen tsunaminin daha büyük olduğunu söyledi. Saner, Kahramanmaraş’taki depremin tsunami oluşturabilmesi için fayların denizde olması gerektiğini dile getirdi. Saner, tsunami riskinin Mağusa ile İskele arasında olduğunu ancak Kıbrıs’ta okyanusun olmaması ve fay hatlarının yapısı nedeniyle Japonya ve Endonezya’daki gibi şiddetli tsunamilerinin olamayacağının altını çizdi. Saner, Girne’de olan bir tsunaminin villalara zarar verebileceğine, yüksek dağlar nedeniyle içeriye gitmeyeceğine işaret etti.