1974’ten bu yana böyle büyük bir acı hatırlıyor musunuz? Çok acılar, çok sıkıntılar gördü bu ülke ama yaklaşık 50 yıldır böylesini yaşamadık. Spor müsabakaları için Adıyaman’a giden şampiyonların cansız bedenlerinin ülkeye getirilmesi, kolay dayanılacak bir durum değildir. Ne için gitti şampiyonlar, orada neler geldi başlarına ve nasıl döndüler böyle? İsyan ediyor birçok kişi, “bu nasıl şans?”, “Bu nasıl kader” diye. Yok, bunun şansla, kaderle bir ilgisi yok, ihmalin, sorumsuzluğun, arsızlığın ortaya çıkardığı bir sonuçtur. “Şans” dersek, “kader” dersek, ortadaki cinayet gibi ihmali görmezden gelmiş oluruz. Eski bir apartmanı derme çarpma yöntemlerle makyajlayıp, inşaat kuralları açısından yapılması gereken hiçbir şeyi yapmadan otele çevirdiği yönünde İsias Otel’in sahibi ve müteahhidiyle ilgili çok ciddi iddialar var… Zaten enkaz sonrası binanın kalıntılarının adeta toprak yığınına dönüşmesi, demirlerinin ufalanması, demirlerin, kolonların yersizliğinin gözle birle görülebilmesi, İsias Otel’in sahibine karşı öfkeye neden oldu ve bu öfke her geçen gün büyüyor. Söz konusu binanın daha önce mühürlendiği ama bir şekilde sahiplerinin bundan kurtulduğu da iddialar arasında… Deprem kuşağı üzerindeki bir kentte, bu sahtecilik, birçok cana mal oldu. Hayatının baharındaki evlatlarımızı kopardı bizden. Otel sahiplerine ve müteahhidine yönelik yasal işlem istemleri var. Çok haklı bir istemdir bu ve bundan hiç de vazgeçilmemelidir. “Onca can gittikten sonra neye yarar? Giden canlar geri gelir mi?” diyenler var. Evet giden canlar geri gelmeyecek ama böyle bir cinayet kimsenin yanına kalmamalıdır, adalet yerini bulmalıdır ve bundan sonra da benzer şeyler olmaması için gereklidir. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği’nin suç duyurusunda bulunduğu ve adalet arayışı içinde olduğu haberleri geldi. Bakanlar Kurulu da “İsias Otel’in enkazının kaldırılmadan önce Adıyaman adli makamları tarafından enkazdan numune alınması ve konuyla ilgili adli soruşturma başlatılmasının sağlanması için KKTC Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı nezdinde girişimde bulunulması” kararını aldığını duyurdu. Ülkedeki yoğun kamuoyu baskısı, hükümeti böyle bir karar almaya yöneltti. Ben de yasal girişimlerin yapılmasını ve ihmali olanların en ağır cezayı çekmesini istiyorum. “Peki gerçekten bir sonuç alınacağına inanıyor musun?” diye sorarsanız, inanın bu konuda pek umutlu değilim. Amacım, yasal girişimlerin değerini düşürmek, anlamsızlaştırmak değildir, bilakis cinayetle eşdeğer gördüğüm bu ihmalin mutlaka cezalandırılmasını çok istiyorum. Hatta İsias Otel benzeri başka ihmaller de yasal işlem görmeli, cezalandırılmalı ama böyle bir şey olacağına çok inancım olmadığını söylüyorum, düşüncem böyle, umarım yanılırım. Bunun için bu olayın peşinin hiç bırakılmaması ve hep taze tutulması şarttır. Bu arada, herkes çok acılı olduğu ve kavga yerine birlikteliğin, yardımlaşmanın ön plana çıktığı bir zamanda çok yüksek sesle gündeme getirilmiyor olsa da İsias Otel enkazına kurtarma ekipleri gönderme konusunda hükümetin geç kaldığını, zamanla yarışılan bir mücadelede, 18 saat sonra oralara ekip ulaştırdığı gerçeğini de unutmamak lazım. Suçlu olduğuna inanılan kesimler gündeme getirilirken, umarım herkes üzerine düşen dersi alıyordur. Umarım hükümet bu büyük felaketten sonra inşaat/ imar alanında denetimden kaçma girişiminden vazgeçer, ilgili izin/ denetim organlarına yönelik düşmanca ruh halinden sıyrılır ve yapı denetiminin ne kadar önemli olduğunu kavrar. İsias Otel için yasal işlem isteyenlerin, ülkede mevcut izin/ denetim mekanizmasını bozup, ülke yöneticilerinin iki dudağı arasına alma amacında olması tezattır. Umarım gerekli dersler alınmıştır, umarım bundan altı ay sonra eski ruh hallerine dönmezler.