Her gün vatandaşlar arıyor bizi birçok konuda, gelen şikayetleri arkadaşlarımız habere dönüştürüyor. Bu arada benden de köşeme bazı konuları alıp işlememi istiyor okuyucularımız. Dün ülkenin ciddi sorunlarından “ilaç bulamama sorununu” yeniden yazı konusu yaptığımı gören bazı okurlarımız; “Mademki deprem tartışmaları, okulların çadırlara taşınması ve hükümetin yapacağı kesintiler dışındaki konulara değinmeye başladınız, yine söz verilip de yapılmayan bir konuya daha değinir misiniz?” mealinden talepte bulundu. Peki neymiş bu söz verilip de çözüm bulunmayan konu? Tabii ki kara sınır kapıları… “Hani da sınır kapıları ile ilgili bir düzenleme yapılacaktı, bu konuda bir protokol imzalanmıştı?” diye soruyor vatandaşlar… Doğru ya, aylar önce hükümet sınır kapılarını gündemine almış, Ekonomik Örgütler Platformu ile protokol imzalamış, buralarının çağdaş bir görünüme ve işleve kavuşacağını müjdelemişti. Malum bu hükümetin birçok müjdesi, “yapacağız” dediği şeyler daha önce de yaşam bulmadı… Malum vaatler hep havada kalıyor, bu da öyle oldu… Protokol imzalandı da neden hiçbir şey yapılmadı, kara sınır kapılarının çağdaş bir görünüme kavuşmasını ve geçişlerin rahatlamasını sağlayacak çalışmalar neden gerçekleşmedi? Kuzey Kıbrıs ekonomisine can veren Rum müşteriler ve turistlerin geçtiği bu kapılar işkence kapısı olmaya devam ediyor. Tabii Güney Kıbrıs’ta çalışan vatandaşlarımız için de öyle… Yine kapılarda uzun kuyruklar oluşuyor ama biz bunu kolaylaştıracak çalışmaları başlatmıyoruz. Tabii ki yeni sınır kapıları açmak en iyi çözüm ama bu tek başına hükümetin yapacağı iş değil, Rum hükümetinin de bunu istemesi gerekiyor, bunu biliyoruz. Gerçi bizim hükümet de kapı açmakla ilgili pek istekli görülmüyor ya neyse… Mademki yeni kapı açmak kolay değil, mevcutlarda tedbirler alalım, oralarda geçişlerin daha seri daha kolay olmasını sağlayalım. Güneyden gelen Rum müşterilere ve turistlere ihtiyacımız olduğuna göre, biz bunu kolaylaştırmalıyız. Bugün birçok esnaf batmadıysa, iflas bayrağını çekmediyse, ayakta durabiliyorsa güneyden gelen müşteriler sayesindedir. Bu kapılardan geçen müşteriler ülkeye döviz taşıyor… Sınır kapılarından gelen müşterilerin önemini herkes kavrıyor da kapılarda alınacak tedbirler neden bu kadar gecikiyor? Neden bu konuda imzalanan protokol yürürlüğe giremiyor? Mutlaka vardır birçok gerekçe yine, bitmiyor ki gerekçeler? Birçok esnaf, perakendeci, restorancı bizi arıyor; “yazın bunu” diyor… Bu konuyu da çok yazdık, çok haber yaptık, bütün medya bu konuyu haber yapıyor. Bazı gazeteler neredeyse haftada birkaç kez haber yapıyor kapıları ama nafile, değişen bir şey yok. Daha önemli sorunlar gündeme gelince, öncekiler öylece kalıyor. Öncekiler gündeme gelince de “Bu kadar önemli sorun varken, siz bunu mu gündeme getiriyorsunuz?” denir. Evet bazen öyle sorunlar gündeme gelir ki öncekileri konuşmaya bile utanırsınız, deprem felaketinde olduğu gibi, evlatlarımızın Adıyaman’da enkaz altına hayatını kaybetmesi gibi… Okulların riskli olduğunun anlaşılması gibi, çocuklarımızın çadırlarda eğitim alması gibi… Şimdi gündemdeki çok önemli sorunlar nedeniyle önceki sorunları konuşamıyoruz ya, bir sorun da budur. Zaten daha önce okulları, hastaneleri, sağlık ocaklarını gündeme almadığımız, oralardaki riskleri gidermediğimiz için bugün oralara girmekten, yakınlarımızın oralarda bulunmasından endişe ediyoruz. Yani biz sorunlarımızı çözmekten aciziz, sorunlarımızı, sıkıntılarımızı sıraya koyup, projeler üreterek çözmüyoruz, hep önümüzde duruyor, bizi mağdur etmeye devam ediyor. Sınır kapıları da öyle bir sorundur, birçok sıkıntımız gibi yönetenler “yapacağız” diyor, bir torba da laf ediyor ama hiçbir şey olmuyor… Halk da sürekli ah vah çekiyor, birçok konuda insanlar eziyet çekmeye devam ediyor, sınır kapıları da eziyet kapısı olarak insanları canından bezdiriyor, hem de bizim için o kadar hayatiyken…  

17 Mart 2023