Bu ülkede hükümetlerin yapmaya çalıştığı bazı işlere, sözde icraata, yasa değişikliklerine neden sürekli itirazlar geliyor biliyor musunuz? Bunun birkaç nedeni var…
Birincisi güvensizlik… İnsanlar hükümete güvenmiyor, çünkü halkın onlara güvenmemesini gerektirecek çok şey yaptılar.
İstismarlar, ihmaller, yolsuzluklar, partizanca işler göz göre göre yapılıyor, Sayıştay raporlarına hatta Başbakanlık Denetleme Kurulu ve Maliye Teftiş Kurulu raporlarına kadar yansıyor…
İkincisi; hep vermeden almak istemeleri… Bu topluma olumlu anlamda ne veriyorsun ki haklarından kesmek, budamak istiyorsun, özgürlüklerine göz dikiyorsun?
Durup dururken kitlelerin ya haklarına dokunuyorsun ya özgürlüklerine… Bu topluma bol veya dar gelen gömlekler giydirmeye çalışıyorsun.
Üçüncüsü; sorunları çözmüyorsun, sıkıntılara çare bulamıyorsun, toplumun önceliklerini göremiyorsun ama bu kaosun içinde “düzenleme” diye herkesi daha fazla huzursuz ediyorsun.
Şöyle bir ülkeye bakın, her taraf darmadağın, sorunsuz, sıkıntısız sektör ya da iş alanı yok.
Sen hangi kesimin sorunlarına çözüm buldun, sıkıntılarını bitirdin?
Sen hangi kronik sorunlara çare ürettin?
İşe insanlar trafikte, yollarda patır patır ölüyor, yaralanıyor…
İşte bu hafta da iş kazasından birisi yaşamını yitirdi, başka iş kazalarında yaralanmalar oldu.
Bu toplum çevre kirliliği içinde, leş gibi ortamlarda yaşamaya alıştı adeta …
Sağlıkta sorunlar var, bitmek bilmez sorunlar, hastanelerde yetersizlikler…
Bitmeyen ilaç sorunu var mesela, hem de yaklaşık üç yıldır süren bir sorun.
“Ani ölüm” adı altında genç yaşta çok sayıda insanımız yaşamını yitiriyor…
KIB-TEK de dahil, tüm önemli kurumlarımızda sorun var, hem de çok ciddi sorunlar…
İhmallerin, istismarların ve beceriksizliğin nedeniyle tüm kurumlarını batırmışsın, içinden çıkılmaz bir hale sokmuşsun.
Nüfusunu bile bilmiyorsun, bu ülkeye sürekli bir insan akışı var, kontrol edemiyorsun, gelen insanlar hem sorun yaşıyor hem de bu ülke insanına sorun yaşatıyor.
Sen polisiye olaylara baş edemez duruma gelmişsin, polisin, mahkemelerin patlayan suçlar nedeniyle ağır bir iş yüküyle uğraşıyor, yaptığın yeni cezaevi de suçluları sığmıyor.
Eli silahlı, eli bıçaklı, öfkeli, tehlikeli insanlar dolaşıyor etrafta, birilerine saldırıyor, tehdit ediyor.
İnsanlar uyurken hırsızlar, soyguncular evin içinde dolaşıyor. Ne sokakta ne de evinde insanlar kendini güvende hissedebiliyor. Şiddet yaşamın her alanına sirayet etmiş durumda…
Çalışma yaşamı sorunlu, bazı işletmeler tarafından insanlar sömürülüyor, devlet seyrediyor.
Pahalılığı önleyemiyorsun, alım gücü düşüyor, insanın her geçen gün fakirleşiyor…
Ya eğitim? Bu ülkede eğitim, en kötü dönemini geçiriyor.
Birçok okul binası yıkılmak üzere, tehlike arz ediyor, Türkiye’deki büyük depremlerden sonra aileler çocukları binalara sokmuyor. Çocuklar döküm saçım orada burada eğitim almaya çalışıyor, çadıra bile soktunuz öğrencileri…
Okullarda sayısız sorun var, yetersizlik var, parasızlıktan kırılan kırıldığı yerde, dökülen döküldüğü yerde, bozulan bozulduğu yerde kalıyor, okul aile birliklerinin topladığı paralarla idare edilmeye çalışılıyor.
Nüfus fazlalığından dolayı sınıflarda olması gerekenden fazla, öğrenciler istif gibi ders yapılıyor.
Sınıf yetersizliğinden dolayı, laboratuvarlar, atölyeler bozulup sınıflara dönüştürülüyor.
Okullarda ne doğru dürüst bir kantin var ne mutfak var ne laboratuvar var ne spor salonu var. Olanların bazıları da bakımsızlıktan dökülüyor.
Okullar Türkçe bilmeyen yabancı öğrencilerle dolu, onlar için bir çalışma yok, proje yok, hem o çocuklar doğru dürüst eğitim alamıyor, hem onların bulunduğu sınıflardaki diğer çocuklar.
Yıllardır “tam gün eğitim” deyip duruyorsunuz da bunun için altyapıya tek kuruşluk yatırım yapmıyorsunuz, hep lafta kalıyor.
Özel okulların harçlarına gelen yüksek artıştan sonra devlet okullarına dönecek öğrenciler için neler yapılacağı, nereye yerleştirileceği halen meçhul.
İşte bu kadar sorun varken siz öğretmenlerle ilgili yasalarla uğraşıyor, o kesimi rahatsız ediyorsunuz.
Eğitim bu kadar sorunlar içine boğulmuşken ve siz bu sorunlara zerre çözüm bulamıyorken zamanı mı şimdi haklarla uğraşmaya? Oraya sıra gelene kadar yapacağınız bin tane iş var.
Sen hep vermeden almak istiyorsun, önce vermen gerekeni ver bakalım.
Sen önce yapman gereken her şeyi yap sonra hakları müzakere edersin. Yaşanan sorun budur, anlamıyor musun?
