Daha önce gazetedeki köşemde Ersin Tatar’ın seçim kampanyası ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuştum. Bugün itibariyle o günkü düşüncelerimde pek değişiklik olmamıştır.
Bugünkü yazımda ise resmi propaganda süreci başlar başlamaz Tufan Erhürman’ın Lefkoşa’da gerçekleştirdiği ilk mitingi esas alarak değerlendirme yapmayı tercih ettim.
Mitingin tamamı incelendiğinde bazı hatalar hariç, propaganda heyetinin seçim kazanma kriteri doğrultusunda fevkalade profesyonelce davrandığı ve parti mensuplarının bu yönde hata yapmamak için başarılı bir eşgüdüm sergilediği anlaşılmaktadır.
Erhürman ve CTP geçmişte olduğu gibi katı ilkelerinden fire vermeyen ideolojik parti olmak yerine seçim kazanmaya yönelik olarak sağ-sol ayrımına gitmeden olabildiğince geniş kitlelere ulaşmak için profesyonelce seçim kampanyası yürütmektedir. Bu kampanyanın kalbini ise “Ortak Payda” stratejisi oluşturmaktadır. Geçtiğimiz hafta salı günü gerçekleştirilen mitingi esas alarak bu ortak payda stratejisi gereği güdülen taktikler ve eylemler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
· Erhürman, kendisine destek veren Serdar Denktaş ve sağ görüşlü sendika başkanlarının gerekçelerini dikkate alarak; Kıbrıs sorunu yerine rakibinin bireysel performansı üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Şöyle ki, federasyon ısrarı ve vurgusundan vazgeçerek Tatar’ın tutum ve davranışlarının Cumhurbaşkanlığı makamında olması gereken ciddiyetle örtüşmediğini ve buna paralel devlet kurumlarındaki ciddiyetin de olumsuz etkilendiğini ileri sürmektedir.
· Erhürman, sağ-sol geçmiş tüm cumhurbaşkanlarını saygıyla ve takdirle anarken sadece Tatar’ı o makama yakışmadığı için ayrı tutmuştur.
· Erhürman’a göre mevcut cumhurbaşkanı içte ve dışta ortaya çıkan sorunlara kayıtsız ve seyirci kalmaktadır.
· Erhürman, hepimizin en fazla üzerinde titrediği ve kararlarımıza yön veren çocuklarımız ve torunlarımızın selameti üzerine durmaktadır.
· Erhürman, Türkiye yetkililerini herhangi bir şekilde rencide etmemek için bazı kişilerin Türkiye’ye girememesi ve bazı emlakçı ile iş insanlarının yurt dışına çıkamamasının temel sorumlusunun ilgisizliği ve beceriksizliği yüzünden Tatar olduğunu ifade etmektedir.
· Erhürman, federasyon modeline odaklanmak yerine Kıbrıs sorunu ile ilgili herkesin ve özellikle Türkiye hükümetinin de memnun kalabileceği sadece belirli konular üzerinde durmaktadır. Şöyle ki,
1- Erhürman, Kıbrıs sorununda çözüme ulaşamamanın temel sorumlusunun Rum tarafı olduğunu, ancak Tatar gibi pasif kalmak yerine bundan sora aktif ve atak diplomasi ile görüşmelerin takvime bağlanacağı, Nikos Hristodulidis’in siyasi eşitliğimizi kabul etmemesi ve çözümü tıkaması halinde bunun uluslararası camianın gözü önünde sergileneceği ve dolayısıyla Kıbrıs Türkünün mevcut statükoya dönüşünün mümkün olamayacağını savunmaktadır.
2- Erhürman, karma evliliklerde eşlere ve çocuklara vatandaşlık vermeyen Nikos Hristodulidis hükümetinin hukuka aykırı davrandığı ve bu yönde gerekli mücadelenin verileceğini ifade etmektedir.
3- Erhürman, Nikos Hristodulidis’e hitaben Kıbrıs Türklerinin adadaki haklarını ve eşit statüsünü hiçe sayarak enerji ve benzeri anlaşmalar yapamayacağını ve Kıbrıs Türklerine sormadan Baf Hava Üssünü İsrail savaş uçaklarının kullanımına verip Gazze’deki çocuklarının katliamına da asla müsaade edilemeyeceğinin altını kararlılıkla çizmektedir.
· Erhürman, parti gözetmeden liyakat esasına göre herkesle birlikte çalışacağını taahhüt etmektedir.
Sonuç olarak; Erhürman ve ekibi seçimi kazanmak için bugüne kadar alışılagelen ötekileştirici, ayrıştırıcı ve saldırgan bir strateji gütme yerine katı ideolojik saplantıdan uzak ortak payda stratejisini başarıyla uygulamaktadır.
