İsrail ile İran arasında başlayan savaş 12 günün sonunda ateşkes ile sonuçlandı.

Şimdilik ateş kesildi ama bunun nereye evrileceğini , savaşan taraflar dahil, kimse kestiremiyor.

Uluslararası siyaset literatürüne “6 gün savaşı” olarak giren, 5-10 Haziran 1967'de İsrail'le Arap devletleri arasında yaşanan savaşa benzer net bir galibiyet almasa da bu savaşın galibinin İsrail olduğu genel kabul gören bir realitedir.

Tabii İsrail'in bu zaferlerinde, her zaman olduğu gibi, ABD'nin inkar edilemez rolü olduğu da kuşku götürmez bir realitedir.

Nitekim ABD başkanı sözlü desteği yanında, İran’ın stratejik tesislerine yapmış olduğu ve muhteşem olarak nitelediği bombardımanla da fiilen bunu görünür kıldı.

Öte yandan, Savaşta ABD’nin rolü ve başkan Trump'ın tavrı gözleri bir kez daha Trump’a çevirdi.

Daha doğrusu, Trump’ın liderlik özelliklerini ve diplomasi ve siyaset sanatını algılayış ve uygulayışını gösteren örnek bir vaka analizi yapılmasına veri oluşturdu.

Aslında Trump bir dönem öncesinin de ABD başkanı olduğu için elimizde onu değerlendirecek başka veriler de elbette var.

Ama böylesi kriz durumları liderleri değerlendirmek için çok daha zengin ve içerikli veriler sunması açısından paha biçilmez değer taşır.

Malum, kaptanın ustalığı durgun sularda değil fırtınalı denizlerde ortaya çıkar.

Sonuçta “12 gün savaşı” olarak literatüre girebilecek bu savaşta Trump’ın izlediği strateji bize onu tanıtacak ciddi veriler sundu.

En başta, bana 15 gün süre veriniz konu ile ilgili düşüneceğim dedi ama söylediklerinin yankısı sönümlenmeden savaşta İsrail’e açık destek veren bir politika uyguladı.

İlk bakışta bu çelişkili bir tavırdı ve Trump’ın ne yapacağı kestirilemez imajını cilalamıştı.

Ne var ki Trump bunu aslında bir strateji gereği, bir uyuşmazlık çözme sanatı olarak kullanmıştı.

Bunu da, onun epeyce zaman önce, 1987’de yayımladığı kitabından anlamak mümkün.

Trump, iş dünyasında da başarıyla uyguladığı ve Anlaşma Sanatı (The Art of the Deal) adını verdiği kitabında hayat düsturu ettiği 12 ilkeden bahseder.

Hem Trump’ı hem de dünyaya yön veren ABD’nin yakın gelecekteki politikalarını daha iyi anlamak için bu kitabı okumak yararlı olur.