Polislerin suçlulara ulaşmak, bazı olayları aydınlatmak için zaman zaman yine eski suçlularla, sabıkalılarla hatta cezaevindeki hükümlülerle iş birliği yaptığı bilinmeyen bir şey değil.

   Dünyanın her yerinde bunun yapıldığı biliniyor, hatta bu durum onlarca filme ve diziye konu olmuştur.

    Suçluya yine suçlunun yardımıyla ulaşmak daha kolay bir yoldur.

    Tabii ki bu durum pek legal sayılmadığından gizli yapılır, bunu halk pek duymaz, bilmez.

    Polisin suçlularla iş birliği yapması, amacına ulaşsa, sonuca varsa da halk tarafından hoş karşılanmaz, polisle suçlunun iş birliği yapması mantığa yerleştirilemez, yani insan her ikisini aynı kefede düşünemez.

     Ancak polisin çeşitli yöntemleri arasında bu da vardır…

     İşte KKTC polisi de Güney Kıbrıs’a kaçan Ayça Alav’ın katil zanlılarını yakalamak için bu yolu izledi ve başarılı da oldu.

     Yani düz bakışla, polisin organize ettiği operasyonla, katil zanlılarını tereyağından kıl çeker gibi güneyden kuzeye getirmesi başarı olarak görülüyor.

     Sonuçta sınır ötesine kaçan ve herkesin yakalanmalarını istediği kişileri alıp getirmişler, bunu takdir mi etmek yoksa eleştirmek mi gerekir?

      “Yöntemi ne olursa olsun başarıdır” diyebilirsiniz.

      Ancak benim bu konuda bazı itirazlarım ve endişelerim var.

      Bazı suçlarından dolayı Kuzey Kıbrıs’a geçemeyen, geçtiğinde tutuklanacak kişi veya kişilerle polisin iş birliği yapması nedense bir türlü bana doğru gelmiyor.

      Bunlar cezasını çekip çıkmış eski suçlu da değil, Kuzey Kıbrıs’a suçlarından dolayı geçemiyorlar.

      Başarıyla sonuçlansa da polisin tutuklaması gereken kişilerle iş birliği yapması anlamlı gelmiyor bana.

      Ancak esas beni endişelendiren başka bir şey var.

      KKTC polisinin Rum polisi ile iş birliği yapmayı düşünmemesi, yaptığı operasyondan Rum polisinin haberi olmaması; beni endişelendiren budur.

     “Ne var ki bunda?” diyenler çıkabilir. Ne olduğunu söyleyeyim…

     Hafızanızı zorlayın biraz, bundan dört- beş sene öncesine kadar suç işleyip güneye kaçanları Rum polisi KKTC polisine teslim etmiyor, güneyde suç işleyip kuzeye kaçanları da KKTC polisi Rum polisine teslim etmiyordu.

      Bu durum her iki taraftan da ciddi eleştiri alıyordu, çünkü karşı tarafa kaçmak bir anlamda paçayı sıyırmak gibi bir şeydi.

       Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük bir anlamda suçluların avantajına dönüşüyordu.  

       Suçluları teslim etmeme konusunda Rum tarafı daha katıydı, suçluları teslim etmeyi de bir anlamda KKTC’yi tanımak gibi görüyordu.

      Neyse ki birtakım istişarelerle bundan beş sene önce kuzeyle güney iş birliği yapmaya başladı ve bir tarafta suç işleyip diğer tarafa kaçanlar iade ediliyor.

      Taraflar arasında ilk resmi iade 2019 yılında yapılmıştı. Bu iadelere sırf zarar gelmesin diye “anlaşma” bile denilmiyordu, “karşılıklı suçlu iadesi” ya da “karşılıklı suçlu iade takası” gibi ifadeler kullanılıyordu.

      Şimdi KKTC polisi, Rum polisinin haberi olmadan sınır ötesi bir operasyon yaptı ve oradan suçluları buraya getirdi.

      Rumlar zaten huy çıkarmaya, iş birliğini bozmaya meyilli, zaten suçluları iade etmeleri için onları ikna etmek yıllar sürdü.

      Şimdi Rum hükümeti, “Siz bizim bilgimiz dışında egemenlik alanımızda operasyon yaptınız, bundan sonra suçluları size iade etmeyeceğiz” derse ne yapacağız?

    Büyük bir ihtimalle de öyle yapacaklar, bir tür intikam alacaklar.

    Şimdi değer mi böyle anlamlı bir anlaşmayı bozmaya?

    Merak ediyorum, yapılan operasyon Rum polisi ile niye paylaşılmadı, mademki zanlıların nerede gizlendikleri bilgisi alındı, neden onları Rum polisinin yakalaması sağlanmadı?

    Bir sohbetimizde eski bir polis, “Hade böyle bir operasyon yaptınız, bunun reklamı, övünmesi mi olur be kardeşim? Bunu herkesin bilmesi şart mı? ‘Legal olmayan yollardan kuzeye geçmeye çalışırken yakalandılar’ dersin biter” dedi.

     Gerçi olayın övünmesini polis değil de iş birliği yaptığı kişiler yaptı, video bile paylaştılar.

     Bu kişiler adeta gafil muhbir pozisyonuna büründü ve bu şovları nedeniyle Rum polisi onları tutukladı.

     Tamam katil zanlıları yakalandı, iyi ki de yakalandılar, iyi ki de adaletten kaçamadılar ama bu iki zanlıyı Rum polisinin bilgisi olmadan sınır ötesi operasyonla yakalayarak, iki taraf arasındaki iş birliğini, suçlu iade anlaşmasını bozarsanız ne olacak?

    Her zaman bu operasyonu yapabilecek misiniz? Her zaman size yardım edecek suçlular bulabilecek misiniz? Çok zor tabii ki…

    Polisin birçok konuda sınırlı personelle başarılı sonuçlar elde etmesini takdir ediyoruz ama bence bu konuda doğru yapmadılar, yerini tespit ettikleri iki katil zanlısının yakalanması için Rum polisine bilgi vermeliydiler.

    İsteyerek veya istemeyerek Rum polisini, Rum hükümetini kışkırtmak, suçluların iadesiyle ilgili anlaşmayı bozmalarına neden olmak bize fayda değil zarar getirir.

    Rum hükümeti zaten Kıbrıs Türk tarafı ile anlaşma yapmaya pek sıcak değil, pamuk ipliğine bağlı bir suçluların iadesi anlaşmasını sırf “Bravo, film gibi operasyon yapmışlar” demek, övünmek adına bozmak tamam değildir.  

    Bir tane kahramanlık yapıp, anlaşmaya zarar vermek, eskiye dönmek, yine tarafların suçluları iade etmemesi dramını yaşamak iyi mi olur?

    “Bravo polisimize” deyip övgüler yaparken bunu da düşünün lütfen. Bazen anlık başarı ile kazandığınızı sanırken aslında kaybettiğinizin farkına bile varmazsınız. Umarım korktuğumuz başımıza gelmez.