Kendimize henüz “yönetim” dediğimiz yıllarda bile “sosyal devlet” iddiamızı “mülkün temeli adalettir” dediğimizin miyarı yapmaya çalıştıydık.

   NE VAR Kİ neredeyse “lise mezunu” olmayanının kalmadığı, yüksek öğretim mezunlarının lise mezunları kadar mevcut sayısallıkları ile yoğunluklarının da olduğu o “kuruluş dönemlerinde” doğruluğu ile adaletine inandığımız “sosyal devlet” oluş istemlerimizi  ne “Kıbrıs Türk Yönetimleri” olduğumuzda ne de seçim üzerine seçim tazelediğimiz  çok partili düzenlerde “sınıfsallıktan” kurtarmamız mümkün olmadı.

   SONUÇTA işçinin hakkını korumak da asgari ücreti saptamak da bizzat “hakkı olanların zümreselliklerinin  mesleki popülaritesi  kadar oldu!

   Dolayısıyla yıllar boyunca “işçinin hakkı” aslında en az kendisi de İşçi kadar hak arayışında” olan “bürokratların”  tayin etmeleriyle gerçekleşti.

   NİTEKİM her zaman ana muhalefet partisi rolünde kalmak zorunda bırakılan  CTP  ne zaman kısa süreli koalisyonlar yönetimlerinde iş başına gelse o “sosyal devlet” anlayışını  mesela Rum’un bir AKEL’i örneğindeki toplumsal etkinliği ile erki haline getiremedi!

   Kİ rahmetli Naci Talat ve arkadaşları bu yolun rehberleri olarak  “yönetimlerinin etkinlik ve becerilerini “sistem arayışlarında”  savundukları “toprak ekenin su  kullananındır” savlarına uydurabildilerdi ne de  siyasi tercihlerine etkinlik kazandıra bildilerdi.  Ne de “SOL”un anladığı manada  “sosyal devleti”   anlatabildilerdi.

   KISACA bugün de hâlâ  “mevcut sistem mi bizi yoksa biz mi onu sürükleyip götürdüğümüzün çok da belli olmadığı içinde bulunduğumuz  mevcut  düzeni oluşturmak bile   kolay olmadı hâlâ da zorluklarla devam etmekte!

   SONUÇTA erken genel seçimler furyalarıyla yoluna devam ederken adına  “sosyal adalete dayalıdır” dediğimiz KKTC yetmiş seksen milyonluk ülkelerin “yönetim sistemlerinin şurasından burasından kaptığı kopardığı kanun ve kurallarla eğri gemi doğru sefer yoluna devam ediyor !..

  ZAMAN zaman “asgari ücret” gibi periyodik aralıklarla saptanması gereken fakat kaynağı bizde olmadığı için dıştan tedarik edebildiğimiz bütçelerle  ancak  denkleştirilmesini yapabildiğimiz bu az gelirli yurttaşlar maaşları da  yine tartışma konusu oluverdiler.. Fakat asli sahip ve mükellefleri için değil, Kamu görevlilerinin maaşlarına ince ayar vereceği için! Kamu görevlilerinin maaşlarının ölçüsü kabul edildiği için…

***

   ÖTE YANDAN: Sn. Başbakan Üstel 2024 yılında  tüm sektörlere özellikle gençlerimize sahip çıkmaya devam edecekleri beyanında bulunuyor.

   Nitekim 2024 yılının da “gerek yatırımlar gerek meslekler konusunda 2023 yılının daha güzel olacağını söylüyor.

   EĞER olacaksa faydası tüm topluma. Öpülür alınlara konulur da da daha işin başında asgari ücreti saptama gibi bir olayın polemikleri arasına düşülmüşse nasıl?

   Ki yıllardır asgari ücret saptamaları böylesi karambollerin içinde sallan yuvarlan olurken, zaten ispatı da ortada artık sadece “kamu görevlilerinin maaşlarını ayarlamaktan ibaret kaldı…