Şöyle geriye dönüp de baktığımızda geçen yıl için ülkemiz adına iyi şeyler söylemek pek mümkün değil.

  Ekonomiden sağlığa, eğitime, trafikten çevreye, hükümetlerin söz verip de yapamadığı işlere, projelere, hatta iktidarın yasalara, anayasaya ters işler yapmasına kadar tam bir hayal kırıklığı yılıydı 2023…

  Kuşkusuz geçen yıla “ölümlerin ve acıların yılı” da diyebiliriz…

  Bir tarafta Türkiye’deki 6 Şubat depreminde yaşamını kaybeden 49 vatandaşımız, diğer tarafta trafik kazalarında hayatını yitiren 47 kişi, ani ölümlerle kaybettiğimiz 170’i aşkın insanımız, cinayete kurban giden 5 kişi, 40’a yakın iş kazasında, 40’a yakın yaralanma ve 5 ölüm…

   Türk Maarif Koleji heyeti, spor müsabakaları için Adıyaman’a gidecek, orada deprem olacak ve şehrin en iyi otellerinden biri olduğu söylenen İsias Otel kum yığını haline gelip KKTC kafilesine mezar olacak… Kimin aklına gelirdi ki? Oldu işte ve Kıbrıs Türk halkına tarifsiz bir acı yaşattı.

    Şimdi oteli usulsüz bir şekilde, mimari ve mühendislik kurallarına uymadan inşa eden, sözde büyütüp geliştiren İsias katillerine en ağır cezanın verilmesi için mücadele ediliyor.

    Diğer ölümlü olaylara bakacak olursak; 47 kişinin yaşamını yitirdiği trafik kazaları/ çarpışmaları, tam bir umursamazlık örneğidir.

    “Başarısızlık” demiyorum çünkü çaba yok, buna “umursamazlık” demek daha doğru olur. Ölümler, son yılların rekor sayısına ulaşmışken hükümet, trafik kazalarına karşı kılını bile kıpırdatmıyor.

     170’i aşkın ani ölüm var ve bu konuda da hükümet ve Sağlık Bakanlığı halka aydınlatıcı bilgi veremiyor. Halk bu konuda rahat değil, genç sayılabilecek yaştaki insanların ani ölümleri endişe yaratıyor.

    İş kazaları için de caydırıcı tedbirler alınamıyor, iş kazasının olmadığı hafta yok.

    Cinayetler, artış gösteren polise olayların adeta top noktasını temsil eder raddeye geldi, “yeter artık” dedirtti.

     Özellikle yabancı uyruklu kişilerin hırsızlık yapmak için bir kadını öldürmesi, üstelik bu kişilerin ülkede kaçak yaşıyor olması, iç güvenliğin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor.

     Profesyonel hırsızlar evlere giriyor, değerli eşyaları çalıyor ve yakalanamıyor… Ülke sorma gir hanı olmuş durumda, aramızda çok sayıda kaçak yaşayan insan var.

    Ülkeye üniversite eğitimi almak veya çalışmak için gelen ama suça karışan kişilere karşı çok ciddi tedbirler alınması gerekiyor ama hükümet bu konuda da hantal.

    Uyuşturucu, taciz, tecavüz ve şiddet olaylarında ciddi artış var, nitekim 2023 yılı, bu olayların sürekli tekrarlanmasıyla geçti.

     Geçen yıl da ülkenin çok kalabalık olduğu gündeme geldi. Nüfus bilinmediği için sağlıkta, eğitimde ve benzeri kamu hizmetlerinde planlama yapılamıyor. 2023’te de ülke yöneticileri nüfusla ilgili gerçek bilgi veremedi, çelişkili rakamlar, inandırıcı bulunmadı.

     Bu arada geçen yıl nihayet Ercan Havalimanı yeni terminal binası ve yeni pisti açıldı ama çok sayıda eksiklik mağduriyetlere neden oldu. Adeta insanlara “Bir işi de tamam yapabilsek” dedirtti.

    Tabii ki söz verildiği halde yapılamayan işler de var; mesela yeni Girne Hastanesi bir türlü bitirilemedi. Verilen hiçbir tarih tutmadı… Güzelyurt Hastanesi’ne hiç dokunulamadı. Lefkoşa’ya 500 yataklı hastane lafta kaldı.

    Engelsiz Yaşam Evi de bakan eskitmeye devam ediyor. 2023’te de Engelsiz Yaşam Evi’ni hizmete açmayı başaramadılar.

     Yedi sene önce yanan Devlet Laboratuvarımız, 2023’te de hizmete giremedi… Hatta 2024’te de hizmete girecek gibi görülmüyor.

     Peki ya Mağusa Limanı Balıkçı Barınağı’nda 2017 yılında çöken iskele, 2023’te tamir edilebildi mi? Tabii ki hayır… Hep söz verildi ama yapılmadı. En sonunda “limanın kapsamlı ele alınması/ özelleştirilmesi” çerçevesinde ele alınacağı söylendi.

    Sahi ya limanlarımız… Sorundan, sıkıntıdan geçilmeyen limanlarımız… İthalatçıya da ihracatçıya da hayatı zehir eden limanlarımız. Hep ele alınacağı söylenen ama ellenemeyen limanlarımız, 2023’te de eziyet çektirdi, 2023’te de tedbirler alınamadı.

    Ya “Güngör Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi”ndeki durum? Orası da perişan, modern tesis viran edildi, Dikmen Çöplüğü’nü aratmaz hale geldi. Tam kapasite çalışamayan tesis, üstelik sürekli yanarak Lefkoşa ve bölgesini zehirli dumana boğuyor. Tesis için ihaleye çıkılacakmış, bir türlü yapılamadı.  

    Bu arada “çöp yangını” dedik de çöp yangınının olmadığı bölge yok… Belediyelerin oluşturduğu çöp istasyonları da sürekli yanıyor.

   Öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın başlattığı reçete soruşturması tam bir fiyaskoya dönüştü. Bakanlık ön bir hazırlık yapıp kendisi yolsuzluk yapanları belirleyeceğine, herkesi bir torbaya doldurup polise verdi “arasından suçluları bul” dedi. Tabii ki suçlularla suçsuzlar birbirine karıştı. Toplum vicdanında yer bulamayan, adaletsiz bir süreç başlatılmış oldu. Sonuçta hekimler reçete yazmama, eczacılar ilaç vermeme eylemine gitti, sigortalı vatandaşlar mağdur oldu. Reçete soruşturması hükümet adına yılın fiyaskosuydu.

    İlaç dedik de üç yılı aşkın süredir devam eden “ilaç sorunu” yani “ilaç bulamama sorunu” 2023’te de halledilemedi. Başta kanser olmak üzere kronik hastalığı olan kişiler “ilaç sıkıntısı” nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşadı, yaşamaya da devam ediyor.

    Türkiye’deki 6 Şubat depremi sonrası KKTC’de bina güvenliği tartışması alevlendi, özellikle de birçok okul binamızın yetersiz olduğu tespit edildi. Yıllardır yapılan uyarılar dikkate alınmadı ve sonunda çok sayıda okul, güvenli bulunmayınca bu halk 2023’te “çadırda eğitimi” de gördü, konteyner sınıflara da mahkûm oldu.

     Okullardaki yetersizliklere rağmen Eğitim Bakanlığı haftada iki gün “tam gün eğitimde” ısrar etti. Bu aslında gereksiz bir inattı. Bu inat sendikalarla bakanlığı sıkça karşı karşıya getirdi.

    Öte yandan okul kitaplarında yapılan sözde “yenileme” çalışmaları, gereksiz ve zorlama değişiklikler nedeniyle tepkilere yol açtı… Kitaplar için yapılan sözde yenileme çalışması, “Bir iş nasıl ele yüze bulaştırılır” örneğiydi adeta…

     Yaklaşık üç yıldır sınır kapılarıyla ilgili tedbirler alınacağı, sıkışıklığın giderileceği söyleniyor ama o konuda 2023’te de herhangi bir adım atılmadı. Güney Kıbrıs’tan gelen Rumlar ve turistler zor durumdaki esnafın, perakendecinin imdadına yetişiyor ama hükümet sınır kapılarıyla ilgili hiçbir şey yapmıyor.

     Başka ne oldu? Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu, içine çekildiği kaostan bir türlü çıkamadı. Fiyaskolar, yolsuzluklar, ihmallerle anıldı, yöneticiler eliyle perişan edildi. Sonuçta bu ülke 2023’te de karanlığa gömüldü, elektrik kesintileri halkı çıldırttı. Kötü hizmete rağmen sıkça elektrik zammına maruz kaldık.

    Bu arada akaryakıt ve tüp gaz da zaman zaman piyasadan kayboldu. 2023’te sürekli zamlanan akaryakıt ve tüp gazın piyasadan kayboluşu da tam bir ilkellik göstergesiydi.  

     Devlet daireleri ve kurumlarının verimsizliği 2023’te de devam etti. Bu konuda da herhangi bir tedbir alınamadı. 2023’te de e-devlete geçilemedi…

    Peki ne yapıldı? Bolca partizanca istihdam yapıldı, bolca devlet imkanları partizanca dağıtıldı. Rüşvet, yolsuzluk iddialarıyla yatıp kalktık…

    Yapılamayanları ve fiyaskoları daha da sıralayabilirim, bu yazı uzayıp gider ama gerek yok… Yazdıklarımın bu kadarı bile 2023’ün başarısızlıklar ve fiyaskolar yılı olduğunu anlatmaya yeter diye düşünüyorum.

    Peki 2024’ten umutlu muyum? Hayır değilim, zihniyet değişmedikçe hiçbir şey değişmez. Zihniyet değişmemiş de yılların sonu 23 olmuş, 24 olmuş, 25 olmuş ne fark eder ki? Keşke iyi temennide bulunmakla iyi şeyler olsaydı ama mümkün değil…