Ülke yönetme iddiasında olan gerek yerel gerekse merkezi yöneticiler hitap ettiği topluma/seçmene özetle daha iyi yaşam koşulları vaat ederler. Başka bir ifade ile seçmenin yaşam k...
Ülke yönetme iddiasında olan gerek yerel gerekse merkezi yöneticiler hitap ettiği topluma/seçmene özetle daha iyi yaşam koşulları vaat ederler. Başka bir ifade ile seçmenin yaşam kalitesini ve refahını artırmak hükümet edenlerin ve yerel yöneticilerin temel amacı olmalıdır.
Yaşam kalitesi farklı disiplinlerde farkı şekilde anlam bulmaktadır.
Felsefe açısından mutluluk, bireysel özgürleşme, bireysel kapasitenin genişlemesi;
İktisadi açıdan büyüme, kalkınma, refah, gelişmişlik düzeyi, kaynak dağılımı, gelir, tüketim;
Sosyal psikoloji açısından öznel unsurlar, sosyal çevrenin bireye yansıması, doyum, deneyimler, tepkiler, beceri, öğrenme, insan gereksinimlerinin temini ve
Kent planlaması açısından yaşam kalitesi fiziksel ve sosyal çevre, kentsel fırsatlar, mekân standartları, vatandaşların refahı, arz edilen hizmetlerin çeşitliliği olarak açıklanmaktadır.
Kentsel yaşam kalitesi, kentli haklarının karşılanma düzeyi, kentsel hizmetlerin herkes için adil ve erişilebilir olması ve vatandaş memnuniyeti ile ilişkilendirilmektedir. Son yıllarda kentlere yönelik uygulanacak politikalarda gerçekleştirilmek istenen temel amaçlardan biri haline gelen bu kavram, Habitat III gibi uluslararası kentsel gündemlerde de öncelik verilen konular arasındadır.
2023 yılı yaşam kalitesi açısından İskandinav ülkeleri birçok göstergede olduğu gibi yine başı çekmektedirler. Şöyle ki, Hollanda, Danimarka, İsviçre, Lüksemburg ve Finlandiya ilk 5 sırası almışlardır.
Kentsel yaşam kalitesi açısından ise 2023 yılında The Hague ve Eindhoven Hollanda’dan, Vienna Avusturya’dan, Canberra Avustralya’dan, Zürih İsviçre’den, Rotterdam Hollanda’dan ve Lüksemburg ilk yedide yer almıştır.
Türkiye’den en yüksek oyla Bursa bu listede 117’nci sırada yer bulmuştur. Güney Kıbrıs’tan Lefkoşa 122’nci sırada, Limasol 124’üncü sırada, Türkiye’den İzmir 156’ncı sırada, Ankara 159’uncu sırada, İstanbul ise 211’inci sırada yer almıştır.

Yaşam Kalitesi Endeksi, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde yaşanan yaşam kalitesini farklı unsurlar aracılığıyla ölçer. Bunların başlıcaları satın alma gücü, güvenlik, sağlık hizmetleri, yaşam maliyeti, mülk fiyatının gelire oranı, işe gidiş geliş süresi, kirlilik ve iklim endeksidir.
Kentsel yaşam kalitesi ile ilgili yukarıdaki girizgâh biraz sıkıcı ve gereksiz görülebilir. Ancak, esas konuya değinebilmek için bu açıklamalar faydalı görülmüştür.
Bizim için hayal olan İskandinav ülkelerindeki kentsel yaşam kalitesini bir tarafa bırakırsak bizim gerçeğimiz olan özellikle Gazimağusa kentine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Gazimağusa halkı geçmiş Belediye Başkanlarına kadar uzanan hatalı altyapının kurbanı olmuştur.
Hatalı altyapıdan dolayı uzun yıllar Mağusa’lı kötü kokulara maruz kalmıştır.
Yanlış yapılan alt yapı ve kanalizasyon nedeniyle özellikle son bir yılda Mağusa adeta işkence çekmektedir.
Her gün bir tarafı kazılan Mağusa’da trafik felç olurken hem ana hem de tali yollar tarla yolundan daha kötü duruma geldi.
Kazılan yollar asfaltlanmazken yağmur sonrası bu yollarda hareket etmek adeta bir ızdırap haline geldi. Bozulan bu yolardan aracın ön düzenine zarar vermeden hareket edebilirseniz çok şanslısınız demektir.
Bunun yanında işletmelerine sağlıklı ulaşım sağlanamadığı için zarar gören esnafa tazminat ödemeyi bırakın özür dileyen ne merkezi ne de yerel yöneticilerin varlığına rastlanmıyor.
Kazılan ve sözde asfaltlanan Çanakkale bölgesi yolları ise kötü yapılan yama veya gözde çapak görüntüsü vermekte ve bu yolarda araç kullanırken kaza yapmamak için adeta tüneldeki yılan gibi hareket etmek zorunda kalınmaktadır.
Yukarıda da detaylı açıklandığı gibi; kent yönetimlerinin amacı sakinlerinin hayatını kolaylaştırmak ve yaşadığı beldeye yönelik memnuniyetlerini artırmaktır. Bu amacın tam aksine KKTC’deki merkezi ve belediye yönetimi Mağusa halkının ızdırap çekmesine adeta seyirci kalmaktadır.
Aylarca devam eden kazılar, felç olan trafik, yağmurdan tarlaya dönen yollar, zarar gören araçlar, kazılan yolların tekrar asfaltlanmaması, yapılan altyapı çalışmalarında çağdaş ülkelerin aksine trafik yoğunluğu olmayan zamanların tercih edilmemesi gerçeği karşısında hem anayollardan sorumlu Ulaştırma Bakanı hem de tali yollardan sorumlu Belediye başkanı üç maymunu oynamaya devam etmektedirler.
Elbette, proje dış kaynaklıdır şeklinde kendilerini savunarak sorumluluktan kaçamazlar. Aksi takdirde, ülke ve belde yönetiminin tamamını da dış güçlere neden teslim etmiyorsunuz diye size sorarlar.
Sonuç olarak: ellerinden hiçbir şey gelmese dahi Sayın Erhan Arıklı ve Süleyman Uluçay’ın inisiyatif alarak Mağusa’daki altyapı çalışmalarının ve kazıların ne zaman biteceği, trafiğin felç olmasına ne zaman son verileceği, bozuk yolların ne zaman asfaltlanacağı ve zarar gören esnafa nasıl sahip çıkılacağı konusunda Mağusa halkına açıklama yapmaları şeffaflık ve hesap verebilirlik gereği değil midir?