Her gündeme geldiği zaman gerek yazılı gerekse sözlü basında birçok kez asgari ücretin formüle bağlanması gerektiğini ifade etmişimdir.
Mevcut yapının sağlıklı sonuç vermediğini ve asgari ücretin formüle bağlanması gerektiğini sendikalar yanında başta ilgili bakan olmak üzere siyasilerin de idrak etmeye başlaması son derece memnuniyet vericidir.
Yürürlükte olan 22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasası, bugün dahi son derece demokratik görünmekte olup hazırlandığı dönemde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarının ruhunu yansıtmakta idi. Yasaya göre asgari ücreti ‘Asgari Ücret Saptama Komisyonu’ belirler.
Asgari Ücret Saptama Komisyonu'nun beş üyesini, biri çalışma işlerinden sorumlu bakan veya onun temsilcisi olmak kaydıyla Bakanlar Kurulu atar, beş üyesini bünyesinde en çok işçiyi temsil eden en üst derecedeki işçi sendikası değişik iş kollarından ve beş üyesini de bünyesinde ez çok işvereni temsil eden en üst derecedeki işveren sendikası değişik işkollarından seçerler (md. 8(1)).
Mevcut Yasa, Komisyona asgari ücreti etkileyen nerede ise tüm faktörleri dikkate alma yetkisi vermektedir. Şöyle ki; Komisyon, şu esaslara dayanarak asgari ücreti saptar: a) Devlet Plânlama Örgütü ile Ticaret Bakanlığınca saptanan geçim indeksi; b) İşçi ve ailelerinin insanca yaşam için gereksinmeleri; c) Hayat pahalılığı ve genel seyir; d) Çalışanların yasalara dayalı olarak elde ettikleri sosyal güvenlik menfaatleri; e) Verimlilik, istihdam ve devamlılık gibi benzer ekonomik faktörler ve f) Çalışanların, Ulusal gelirden sosyal adalete dayalı pay alabilmesi [md. 4(2)].
Asgari ücret yasasının verdiği demokratik ve çağdaş görünümüne rağmen barındırdığı aşağıdaki bazı teknik hususlar yanında bütçe kısıtları ile idari olgular yasanın sağlıklı ve sistematik uygulanamamasına ve siyasi konjonktürün oyuncağı haline gelmesine neden olmaktadır.
· “Asgari Ücret Saptama Komisyonu re’sen veya ilgili taraflarından birinin yazılı istemi üzerine Bakanın çağrısı ile en geç on beş gün içerisinde toplanır (md. 9)” şeklinde yasal zorunluluk olmasına rağmen cezai bir hüküm konmadığı için keyfi olarak bu süre aşılabilmektedir.
· Yasa asgari ücret belirlenirken Komisyon tarafından birçok maddenin dikkate alınabileceğini ifade etmesine rağmen hangi maddeye ne ölçüde önem verileceği hükme bağlanmamıştır. Dolayısıyla, tüm kesimlerin hassas olduğu dönemin hayat pahalılık oranı ön plana çıkmaktadır. Yasada bulunmasına rağmen geçim indeksi ve verimlilik gibi veriler devlet tarafından resmi olarak hesaplanıp Komisyonun gündemine getirilmemektedir.
· Yasa Komisyonun demokratik olarak oluştuğu izlenimi verse de uygulamada maalesef böyle bir durum söz konusu değildir. Bakanlar kurulu tarafından atanan beş kişi ayrı ayrı bağımsız demokratik iradeye sahip olmayıp hangi rakama evet diyebilecekleri hükümet tarafından talimatlandırılmıştır. Hükümetin uygun göreceği rakam ise Maliye Bakanlığının bütçe kısıtları, seçimin gündemde olup olmadığı ve iş adamları ile hükümet yetkililerinin aralarındaki organik ilişkiye bağlıdır.
· Asgari ücret büyük ölçüde özel sektör çalışanlarını ilgilendirmesine rağmen sendikalaşma bu sektörde yok denecek kadar azdır. Dolaysıyla, asgari ücretlinin komisyondaki temsiliyeti göstermeliktir. Komisyondaki işveren temsiliyetinde de durum farklı değildir. Ülkemizdeki güçlü ve kurumsal odalar Komisyonda temsil edilmezken devamlı aynı kişilerin hegemonyasındaki işveren sendikası sözde işverenleri temsil etmektedir.
Yukarıdan da anlaşılacağı gibi 22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasası’nın uygulamasından ortaya çıkan sorunlar nedeniyle sonuçta Bakanın uygun göreceği ve genelde hayat pahalılığı oranıyla örtüşen bir rakam tarafların biriyle mutabık kalınarak belirlenmektedir.
Dolayısıyla, hükümet taraflardan birini memnun edememektedir. Mamafih, Eski Çalışma Bakanı Sayın Hasan Taçoy da gerekli idrake vararak “Asgari ücret kavgasını ortadan kaldıracak yeni formüller bulunmalı” açıklamasını yapmıştır.
Taçoy, ayrıca asgari ücret “Memur maaşının başlangıç ücretine yaklaştırılabilir” şeklinde öneride de bulunmuştur.
Sonuç olarak adil ve demokratik olmayan orantısız güç odaklanması şeklinde net kriterlere bağlanmayan asgari ücret belirlemesi yerine eski Çalışma Bakanı’nın da vurguladığı gibi otomatik yürürlüğe giren formül geliştirilmesi daha isabetli olacaktır.
Bilindiği gibi ILO’nun onayı ile Brezilya, Kosta Rika, Malezya, Fransa ve Hollanda asgari ücret belirlemede otomatik formül kullanmaktadır.
Bu formüllerde kullanılan temel değişkenler ise hayat pahalılığı oranı, ortalama ücret, ekonomik büyüme veya işgücü verimliliğindeki büyüme, açlık sınırı ve yoksulluk sınırıdır.
