Yeni cezaevimiz de tıklım tıklım, dolulukta eskisini aratmıyor.

  Ne kadar büyük cezaevi yapsak, ülkeye girişiler denetlenemediği, suçlar önlenemediği sürece yapacağımız hiçbir cezaevi bize yeterli gelmez.

  Sıkça şartlı tahliye kararı alıp, cezaevini rahatlatmaya çalışsalar da arkadan yeni tutuklu ve hükümlüler geliyor.

  Şu sıralar cezaevinde 800’e yakın suçlu var.

  İsterseniz bir de uyruklara göre cezaevindeki duruma bakalım…

  KTAMS’ın bugünkü eyleminde açıklandı; cezaevinde 187 KKTC uyruklu, 96 çift uyruklu, 201 TC uyruklu ve 301 de uluslararası kişi ya da halk deyişiyle ‘üçüncü dünya ülkesi vatandaşı’ var…

   785 tutuklu ve mahkûmun 502’si tamamen yabancı.

   Yani bu ülkeye işçi, öğrenci ve turist diye gelip de suç işleyen kişiler…

   “Çeşitli uluslardan insanları barındıran kozmopolit bir ülke olduk, cezaevinin de böyle olması normaldir” demeyin sakın.

   Evet kozmopolit bir yapıya büründük bir şekilde ama bu durum, ülkeye giriş çıkışların denetimsiz olmasını, suç makinelerinin ülkeye doluşmasını gerektirmez.

   Yıllardır bu konuda tedbirler alınacağı söyleniyor ama bir türlü başarılamıyor.

   Klişe bir söz ama ülke tam bir sorma gir hanına dönüşmüş durumda.

   Ülkeye giren kayboluyor, çok sayıda kaçak insan dolaşıyor aramızda…

   Avuç içi kadar küçücük ülkede denetim olmadığı için suçları önleyemiyoruz, başta şiddet olmak üzere her türlü suç işleniyor.

    KTAMS Başkanı Güven Bengihan, 2022 yılında çoğu üçüncü dünya ülkesi vatandaşı olan kişilerin ‘sınır dışı’ işlemleri için devletin kasasından 9 milyon TL harcandığı bilgisini paylaştı.

    Geçen yıl 9 milyon TL harcanmış ama tedbir alınmadığı ve arkası geldiği için hiçbir şey değişmiyor, hep aynı noktadayız sanki… Aynı noktayı bırakın gittikçe daha kötü oluyor.

    Bengihan, Nisan 2023 itibarıyla ülkede 22 bin civarında üçüncü dünya ülkesi vatandaşı olduğunu ancak bunların 2 bin 500 civarının okula gitmediğini söyledi. Ne güzel değil mi?

    Ciddi rakamlar değil mi bunlar? Evet öyle, bu küçücük ülkede bunlar ciddi rakamlar.

    Bunları söylerken yabancı düşmanlığı yaptığımı sanmayın.

    Yabancı düşmanı değilim ama yabancıların yarattığı sorunları görmüyor da değilim.

    Mesele şu ki, başka ülkelerden insanlar bu ülkeye bu kadar rahat gelememeli, sicili temiz olmayan, buraya suç işlemek için gelen insanlar önlenmeli.

     Başka ülkelerden gelen insanların yarattığı sorunlar nedeniyle ülke insanında yabancı düşmanlığı yükseldi, ırkçı söylem ve davranışlar çoğaldı.

     Hiç suçu olmayan yabancı insanlara da kötü davranılıyor. Şimdi iyi mi bu? Değil tabii ki…

     Ancak yetkililerin tedbir alamaması nedeniyle ülke insanı yabancılara karşı bir tepkiye büründü.   

     Cezaevinde yatan insanların uyruklarına baktığınızda zaten bu ülkenin dıştan gelen kişilere karşı ne kadar denetimsiz olduğunu görebiliyorsunuz.

     Suçlar, polisiye olaylar çok ciddi sorundur ama sorun yalnızca o da değildir.

     Bu ülkenin bir nüfus politikası olmadığı, memlekette ne kadar insan yaşadığı tam olarak bilinmediği için ne hastaneler yetebiliyor bize ne okullar ne de diğer birçok devlet hizmeti.

     Ülkede ciddi bir yoğunluk var, nüfus tam olarak bilinmediği için ileriye yönelik planlama da yapılamıyor.    

      Buralarda kendi nüfusumuzdan fazla insan barındırmak bize çok ciddi sorunlar yaşatıyor ama ülkeyi yönetenler bunu görmek istemiyor, tam tersine sürekli yeni vatandaşlar yapılıyor.

      Bu ülkedeki kontrolsüz, aşırı nüfus birçok bakımdan sorun yaratıyor, hem de yıllardır bu böyle, yıllardır bu konular tartışılıyor ama hiçbir yere varılamadı.

      Üstelik sorun gittikçe büyüyor, çeşitleniyor, sıkıntıya neden oluyor ama bu konuları konuşanlara, eleştirenlere suç işliyormuş gibi muamele yapılıyor.

      Gerçekleri görmek, söylemek sanki suç… Peki bu sorunları bizzat yaşayanların, mağdur olanların çığlıklarını kim duyacak? Gerçekleri görebilmek için çok daha kötü/ vahim, geri dönüşü imkânsız şeylerin olması mı bekleniyor?