Bundan yaklaşık bir ay önce bir genç arkadaşıma rastlamıştım.
Yüzü kıpkırmızıydı; “Deniz mevsimini erken açtın galiba, yanmışsın” dedim.
Acı acı gülen genç; “Yok Ali Abi, inşatta çalışıyorum, o nedenle yandım” dedi.
Tahmin ettiğim gibi Güney Kıbrıs’ta inşaatta çalışıyordu…
Evlenecek, ev sahibi olmak istiyor, geçmişte bunun için bir adım atmış ama girişimi yarım kalmış, kolay değil, para yetmiyor…
Güney Kıbrıs’ta çalışıp Euro kazanmak, o parayı gelip kuzeyde harcamak cazip, o da onu yapıyor…
“Üniversite mezunu inşat işçisi” diyor kendi kendine ama “Hiç umurumda değil, tüm meslekler kutsaldır, para kazanmak için çalışmak ayıp değildir” diye ekliyor…
Kuzey Kıbrıs’ta gece çalışıyor, kendi uzmanlık alanı olan işi yapıyor, Güney Kıbrıs’ta ise gündüz inşatta…
“Gencim, şu anda bu tempoya dayanabilirim, paraya ihtiyacım var” diyor bu genç arkadaşımız…
Güney Kıbrıs’ta mandıralarda çalışan üniversite mezunu gençlerimizin olduğuna da dikkat çeken bu genç, “Kıbrıslı Türkler ağır işlerde çalışmaz deniyor ama doğru değil. Yaptığı işin karşılığını alırsa, insanca yaşayacak para kazanırsa, her işi yapar” diyor…
Bana konuşma imkânı vermeden yine kendisi şu eklemeyi yapıyor: “Üniversite okumak kötü bir şey değildir. İnsan hangi mesleği yaparsa yapsın, üniversite mezunu olmanın mutlaka artıları vardır ama üniversite mezunu olmayı gerektirmeyecek bir işte çalışacaksa; yığınla para ödemek ve o kadar yılı kaybetmek de pek anlamlı gelmiyor bana…”
Tabii ki öyle… Ancak KKTC’de yaşıyorsanız bunlar oluyor…
“Mutsuz musun?” diye soruyorum ona; “Mutsuz demiyelim de burukum diyelim” diye konuşuyor.
Bu genç gibi daha birçok gencimiz var, benzer şeyleri yaşayan...
Ülke gerçeği bu işte… Plansız, programsız, geleceğini tasarlamayan, yönetenlerinin öngörüsü olmayan bir ülke…
Gençlerin yönlendirilemediği, ihtiyaç duyulan mesleklerin belirlenemediği, ihtiyaçlı alanlar için iş garantisi ve benzeri teşvikler sağlanmadığı sürece bu karmaşa hep sürecek.
Hep duyarsınız; “Gençler iş bulmakta zorlanıyor, bulduğu işte yeterince para kazanamıyor” deniyor… Bu kargaşa, bu sistemsizlik içinde ne beklerdiniz ki?
Gençler yurt dışında büyük paralar vererek aldığı eğitimin karşılığını, kendi ülkesinde konum ve kazanç olarak bulamıyor.
Geriye iki şık kalıyor; ya eğitim gördüğü ülkede, gurbet ellerde kalacak, memleketine dönmeyecek ya da dönüp Güney Kıbrıs’ta iş bulacak...
Kendi evlatlarına imkân sağlayamayan, gelecek planlarına katkı yapamayan bir ülke yönetimimiz var...
Gençlerden bahsederken en güzel sözleri sıralayan ülke yönetenleri, onların geleceğini planlayacak politikalardan yoksun.
Hatta bırakın gelecek planlamayı, üniversite öğrrncilerinin burs paralarını bile sürekli aksatıyor, aylarca ödemiyor. İllaki medyaya yansıyacak ya da mecliste muhalefet milletvekillerinin eleştirileri olacak ve one göre bir şekilde burslar yatacak...
Yönetenler böyle sorumsuzca davrandıkça, gençlerin ne ülke yöneticilerine, ne siyaslere saygısı kalıyor ne de bu ülkeye aidiyetlerinden söz edebiliyoruz. “Gençler devletine inanmıyor” deniyor... Nasıl inansın? İnanması için ne yapıyorsunuz?
Torpilin, partizanlığın, yolsuzlukların, adaletsizliklerin, ihmalin, istismarların, beceriksizliklerin olduğu, insanına inasanca yaşam sunmayan bir yönetim varken, insanlar nasıl inansın bu devlete?
Mesela üniversite öğrencilerinin bu burs meselesine bakalım yeniden? Neden burs için başvuruyor ve alıyor bu insanlar? Tabii ki ihtiyaçları olduğu için ve buna göre planlar yapıyor bu gençlerin aileleri. Siz bu bursları geciktirdiğinizde o ailenin planları altüst oluyor, o parayı bulup göndermesi gerekiyor.
Yılın başında asgari ücrete göre belirlenen burs miktarı, döviz karşısında eriyor, değerini yitiriyor. Zaten yetersiz kalan bu bursları bir de geç ödüyorsunuz, hiçbir anlamı kalmıyor.
Gençlerine sahip çıkamayan bir ülkenin, geleceğinden söz edilebilir mi?
Ülke gençliği, gittiği Avrupa ülkelerinde kalıyor, ülkeye dönmüyor, dönenler de Güney Kıbrıs’ta çalışmanın yollarını arıyor. Bu ülkeyi yönetenler, bu durumdan memnun mu?
Ülkede kalifiye işçi bile kalmadı, Kıbrıslı Türk ustalar, uzmanlar, kalifiye elemanlar Güney Kıbrıs’ta çalışıyor, bu nedenle kuzeyde birçok işyeri ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Bu alandaki açık, Afrikalı, Ortadoğulu, Asyalı işçişlerle karşılanmaya çalışılıyor ama istenen verim de alınamıyor. Üstelik bunların birçoğu ülkeye öğrenci diye geliyor işçiye dönüşüyor.
Yönetenler, bu kötü gidişatı görüyor mu? Bu gidişat iyi bir gidişat değil, sürdürülebilir değil ama anlaşılan yönetenler farkında değil. Eğer farkında değillerse bu bir rezalet, farkındaysalar ve umrularıda değilse bu daha büyük bir rezalet...
