Siyasete, siyasilere, özellikle de devlet ve hükümet kademelerinde yer alan siyasi yöneticilere karşı ciddi bir güvensizlik var. Bu durum gittikçe daha kötü oluyor…

   Vatandaşlar bunu her platformda dile getirdiği gibi, son yıllarda yapılan anketlerde/ kamuoyu yoklamalarında da güvenle ilgili sonuçlar hep kötü çıkıyor.

   Yani anlayacağınız, ülkeyi yönetsin diye seçtiklerine güvenmeyen bir toplum var. Yani en azından toplumun büyük bir kısmı böyledir diyelim…  

   “Ne yapsın, sistem böyle, sonuçta birisini seçecek, o da seçiyor” diyebilirsiniz.

    Evet öyle, birilerini seçecek ama o işi bile halkın tam yapamadığı ortada… Bu arada, seçime katılım oranının ciddi düşüş gösterdiği seçimler de olmuyor değil, tabii ki o da bir mesajdır.

    Peki siyasi partiler bu mesajı alabiliyor mu?

    Gerek kamuoyunda dile getirilen gerek anketlerde ortaya konulan güvensizlik gerekse seçim katılım oranlarındaki düşüş, siyasi partilere, siyasilere “bir şeyleri değiştirmeliyiz, güven kazanmanın yollarını bulmalıyız” dedirtiyor mu?

   Hayır hiç de böyle bir çaba yok…

   İşin kötü tarafı şu ki; “Söven sövsün, kızan kızsın, güvenmeyen güvenmesin ama ben bildiğimi yaparım. Nasıl olsa alternatifim yok… Nasıl olsa tepki gösteren yok” diye düşünüyor birçok siyasi…

    Siyasetin aslında bir anlamda tepki çeken, eleştirilen/ yerilen bir alan, bir kurum olduğunu kabullenerek devam ediyorlar.

    Güvenilmez olarak görülmek birçok siyasiyi rahatsız etmiyor, bunu oyunun bir kuralı gibi görüyorlar.

    Tabii halkta da sorun var… Belki en büyük sorun orada… Birçok vatandaşımız, arkasından verip veriştirdiği, sövüp saydığı, demediğini bırakmadığı bazı siyasi yöneticilerle karşılaştığında, yüz yüze geldiğinde başka bir hal alıyor, o kişilere hürmet ediyor, saygı gösteriyor…

    Arkasından her türlü eleştiri yaptığın, yere batırdığın siyasi yöneticilere, karşı karşıya geldiğinde neden yalakalık ediyorsun ki? Neden sahte sevgi gösterisinde bulunuyorsun?

    Desene, “Ben sana güvenmiyorum, ben senden şikayetçiyim, kötüsün, hayatımı kalitesizleştiriyorsun, seni görmek istemiyorum, kapılarım sana kapalıdır, çek git buralardan” diye…

    Köyünüze geleceklerinde haber etsenize “Gelmeyin, size öfkeliyiz, gelirseniz tüm kahvehaneler kapalı olacak, evlerimizin kapsını çalarsanız açmayacağız” desenize.

    Düzenledikleri ve size palavra sıktıkları etkinliklere katılmayın, katılırsanız da kalkıp kaçın, tepkinizi ortaya koyun ya da orada onlara inanmadığınızı gösterin.

    Onların olmadığı ortamda onlara güvenmediğinizi, inanmadığınızı söyleyip, gördüğünüzde kucaklarsanız, hiçbir şey değişmez.

    Onlar tepki görmedikçe değişmeyecektir, hep arkalarından konuştuğunuzu ama karşı karşıya kaldığınızda sevgi ya da saygı gösterdiğinizi gördükçe “Siyaset böyledir” diye düşünecek ve böyle devam edecekler.

    Size defalarca yalan söyleyecekler, siz bu yalanları yutacaksınız, onlar olumsuz anlamda yapacaklarını yapacak, sorunlar çözüm bulmayacak, ülke dökülecek, siz söylenip duracaksınız ya da ara sıra sosyal medyadan serzenişte bulunacaksınız ama hiçbir şey değişmeyecek.

    Siz zannediyor musunuz ki anketlerde/ kamuoyu yoklamalarında siyasi partilere, siyasilere yönelik güvenin en altlarda çıkması onların umurundadır? Hiç de umurlarında değil, çünkü ortada tepkisini ortaya koyamayan uysal bir halk var.

    Siyasiler ile halk arasında ciddi bir güven bunalımının olduğu söyleniyor ama görüntü hiç de bunu göstermiyor.

     Verdikleri sözleri tutmuyorlar, söyledikleri şeyler gerçek çıkmıyor, yapacakları işler için verdikleri tarihler tutmuyor, yapacakları şeyler gerçekleşmiyor, kurdukları komisyonlar, komiteler çalışmıyor, bir kısım yandaşlarına imkanlar sağlıyorlar…

    Hatta bazılarının isimleri yolsuzluklara, usulsüzlüklere karışıyor, acayip işlere bulaşıyorlar ama yine de halktan muteber insan muamelesi görüyorlar.

    Yani diyeceğim o ki; siyasilerde, siyasi yöneticilerde kusur vardır da tepkisini ortaya koyamayan, hakkını arayamayan halkta yok mudur?

    Eğer kötüye kötü, beceriksize beceriksiz, yalancıya yalancı, palavracıya palavracı, sahtekara sahtekâr diyemezseniz, kötülerle iyileri ayıramazsanız, küçük hesaplarınız nedeniyle size cehennemi yaşatanlara tepki koyamazsanız ağlamayacaksınız…

    Halk tepkisini ortaya koyamadığı, gücünü gösteremediği, nefesini siyasi yöneticilerin ensesinde hissettiremediği sürece hiçbir sorun çözülmez… Tepki demekle de sosyal medyada birkaç sitem ya da kendi kendine söylenmeyi kastetmiyorum. O tepkiyi gerçekten görebilmelidirler…

   Onlara güven duymuyorlarmış… O güvensizliği içinizde taşıdığınız ve öfkenizi dışa vuramadığınız, hatta seçimlerde bile sandığa yansıtamadığınız sürece hayatınızda değişiklik mi bekliyorsunuz?

    Hiçbir değişiklik olmayacak, sizi kandırmaya devam edecekler, sorunlarınıza yeni sorunlar eklenecek, hayatınız daha da zindan olacak. Mesele; bu kötü kısır döngüden kurtulabilme cesaretini bulabilmekte yatıyor ama öyle bir çaba da görünmüyor maalesef…