Malumunuz olduğu üzere; Ramazan ayı bu hafta itibariyle sona ermiş olup Ramazan Bayramı coşkusunu hep birlikle yaşıyoruz.

Dini konulara akademik ilgi veya bilgisi olanlar teoloji kavramına oldukça aşınadırlar.  Tanrı bilimi veya din felsefesi olarak bilinen bu kavramla uğraşanlara teolog ve ilahiyatçı denmektedir.

Diğer felsefe alanları gibi din felsefesi, belli bir dini değil de genel olarak din olgusunu, dinin kavramlarını, temel iddialarını, insan yaşamındaki yerini, akla dayalı olarak açıklamaya ve sorgulamaya çalışır. Din felsefesi özgür düşünmeyi ve sorgulamayı temel alır. Diğer felsefe alanları gibi din felsefesi de sınırlama olmadan sorular yönelterek aslında bilimin gelişmesine öncülük eder.   Bu nedenle din felsefesi, dinî inançlar üzerinde eleştirel düşünme olarak da tanımlanabilir.

İslam dini gibi evrensel ve çağdaş bir dine yapılabilecek en büyük kötülük sanıyorum İslam dini ile ilgili neden sorusundan kaçınarak felsefeden uzaklaştırılması ve Müslüman alemini bir nevi talimatlara uymak durumunda kalan ordu mensubu haline getirme çabasıdır.   Bu çerçevede, mütalaa edildiğinde İslam dinindeki bayramlar sanki de özünden uzaklaştırılıyor izlenimi vermektedir.

Gereğinden fazla israf yapılarak iftar ve sahur sofralarının hazırlanması günümüz itibariyle şahit olduğumuz ve en fazla dikkat çeken davranışlar arasında yer almaktadır. Bayramlarda genelleme yapılmasının doğru olmamasına rağmen bayram namazına giden bazı kişilerin hasım ve dargın/limoni olduğu kişilerle bayramlaşmamak için camiyi erken terk ettiği, bayramda ihtiyaçlı komşu ve yakınlarını dikkate almadığı ve hatta aile ile bayramlaşmadan dahi ilk günde büyük masraflar yaparak şov maksatlı yurt içi ve yurt dışı tatilleri tercih ettiği ve bunları nispet olsun diye sürekli sosyal medyada paylaştığı inkâr edilemez bir gerçektir.

Halbuki İslam dininde Bayramlar, birlik ve dayanışmayı sağlayan, herkesin sevgi ve hoşgörü içinde birbirini kucakladığı, çocukların sevindirildiği ve büyüklerin ikramlarda bulunduğu günler olarak kutlanmaktadır. Bayram boyunca Müslümanlar eş, dost ve akraba ziyaretleriyle birbirlerinin bayramını kutlarlar. Bazı büyükler ellerini öpen çocuklara hediye veya harçlık verirler.

İslam geleneğinde bayram, toplumsal dayanışmayı sağladığı için herkesin maddi manevi büyük bir özveriyle hazırlandığı günler olarak kutlanmaktadır. Misafirler geldiği, kalabalık sofraların kurulduğu, sevgi ve saygı içerisinde herkes birlikte olduğu bayramlarda asıl önemli olan ise yetim çocuklar ve maddi durumu iyi olmayan aileler unutulmayarak onların maddi manevi yalnız hissetmesine engel olarak hediyeler almaya çalışmaktır. İmece usulü kutlanan bayramlar, parası olanın olmayanla paylaşması, evinde yemek pişirenin komşularına götürmesi, fakir kimselerin unutulmaması çok kıymetli bir İslam geleneğidir ve bayramın asıl gayesidir.

İslam kültüründe bayramlar, toplumsal dayanışma ve barışı ifade etmektedir. Küslerin barıştırıldığı, gariplerin sevindirildiği bayramlar birlik ve beraberliğe vesile olduğundan her hoşgörü, her iyilik, her ikram ibadet sayılmaktadır.

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; günümüzde bayram vesile dilerek sergilenen bazı nahoş tavırlar bayramın esas gayesi olan toplumsal dayanışma, kardeşlik, yardımlaşma, sevgi ve hoşgörü ile örtüşmemektedir.  Aksine, iftar ve sahur sofralarında dahi şatafatı marifet sayan, başkalarına hoşgörü ve sevgi yerine kıskançlık ve kibir ile yaklaşan ve bayramı vesile ederek yakın çevresine dahi hava atmak/şov yapmak için lüks seyahatler ve harcamalar yapanlar kesinlikle İslam’ın özünden ve bayramların esas gayesinden bihaberdirler.