Seksenlerin başıydı. Annemin gençliğinde biriktirdiği çizgi romanlarını karıştırır merakla resimlerini incelerdim. Benim gibi eminim ki birçok kişinin kitaplarla tanışması böyle olmuştur. Zembla, Tex ,Teksas Tommiks, Flash Gordon ,Swing ve tabiî ki Zagor. Sanırım bendeki toplayıcılık ve koleksiyon merağı Annemden geçmiş bana. O da değer verdiği şeyleri saklar ve en iyi şekilde muhafaza eder. Bana annemden kalan en değerli eşyların başında bu Çizgi roman koleksiyonu yer alır.

Değerlerini ileriki yıllarda daha iyi anladığım bu romanlar , halen daha dünyada büyük bir ilgiyle devam ediyor.Avrupa’da özellikle İtalya ve Fransa başta olmak üzere Amerika da da yaygın halde. Amerikan filmlerinde Marvel’in karakterlerinin yer aldığı filmler kapalı gişe oynayıp rekorlar kırıyor. Örümcek Adam, Batman, Süpermen Çizgi romanlar sayesinde hayatlarımıza girdiler. Birçok romanın ilk sayıları paha biçilmez seviyelerde satılmakta. Özellikle ilk basımları binlerce dolar edebilmekte.

   Kimisi için terapi görevi görüyor, kimisinin içindeki çocuğu yaşatıyor; kimisi yatırım amaçlı yapıyor, kimisi “Ölsem de satmam!” diyor. Koleksiyonculuk beraberinde disiplin, araştırma alışkanlığı ve yeni hayat biçimlerini de getiren bir tutku ve bu işe merak salan kişiyi hem sosyal hem de kişisel anlamda çokça değiştiriyor. Çizgi roman, günümüzde kimi insanlar tarafından saplantılı olarak yüzlerce ciltlik koleksiyon haline gelse de kimileri için bu durum sadece çocuk dergisi olarak kalmakta. Kimileri için ise tutkulu filmler için esin kaynağı. Bugün Türkiye’de ve ülkemizde çizgiromanın yerini irdeleyeceğiz.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (7)

   Dünyadaki gelişimin bir benzeri olarak Türkiye’de de çizgi roman ilk olarak gülmece içerikli ve resimli çocuk dergilerinde çizgi bant şeklinde görülmüştür. 1900’lerin başında fıkraların resimlendirilmesi gibi çizgi romana dahil edilmeyecek çizimler kullanılsa da gazetelerde çizgi roman sanatçılarına özel bir yer ayrılmamıştır. Cumhuriyetin yeni kurulduğu bu dönemde dışarıdan gelecek her türlü ürüne kültürel yozlaşmaya yol açacağı düşüncesiyle sıcak bakılmamıştır. Çizgi roman ve çizgi bantların gazete ve dergilerde yoğunlaşması 1930’lu yıllarda başlamıştır. Bu dönemde Amerika’da çizgi roman belirli bir olgunluğa erişerek, başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç edilmeye başlanmıştır.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (19) 

   Amerikan çizgi romanı Türkiye’de çocuk dergileriyle tanınmış ve orijinal isimler yerli isimlerle değiştirilmiştir. Haftanın belirli günlerinde, sinema yoluyla tanınan Walt Disney karakterleri gazetelerde seyrek olarak görülmeye başlamıştır. Bu çizgi romanlar, Türkiye’de herkes tarafından kabul görmüş bir edebiyat türünün tanımı kullanılarak “resimli roman” veya “sinema roman“ olarak anılmıştır. Aynı dönemde Tarzan ve Baytekin gibi eylem ağırlıklı filmlerin sinemalarda gösteriliyor oluşu çizgi romana getirilen bu tanımları etkilemiştir.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (12)

'Çizgi roman büyülü bir format'

   Amerika’da gazeteler aracılığıyla güncelleşen çizgi bantlar toplumsal sıkıntılardan uzaklaşmak amacını üstlendiği için çocuklara değil yetişkinlere yönelik tasarlanmıştır. Amerika’da çizgi roman alanındaki gelişmeler Türkiye’ye çocuk dergileriyle yansımıştır. Yabancı çizgi romanların uyarlanması yayıncılara ve okurlara yeterli gelmemiş milli konulara yönelik ve Türkiye kaynaklı öyküler oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu çabalara rağmen çizerlerin sayılarının oldukça az olduğu görülür. 1930’lu yılların yarılarında ülkede oturmuş çizgi yapısına sahip dönemin ünlü çizerleri Cemal Nadir ve Ramiz’de ücretlerin düşüklüğü nedeniyle farklı yayınlarda çalışmalarına devam etmek zorunda kalmışlardır. 1940’lı yıllara gelindiğinde Türkiye zor koşullarla karşı karşıya kalmış, gazete ve dergiler sayfa sayılarını azaltmak zorunluluğu yaşamışlardır. Bu dönemde yabancı kaynaklı çizgi romanlar telifsiz kopyalanmıştır. Türkiye’de çizgi romanın yayılma süreci savaşla birlikte hızını yitirmiştir.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (5)

   1945’te Nedim Tör tarafından “Doğan Kardeş”  adlı çocuk dergisinin yayınlanmasıyla Türkiye’de çizgi romana yer ayıran diğer dergilerle örnek gösterilen ve övgüyle bahsedilen bir süreli yayın ortaya konmuştu

   1950’li yılların başında Türkiye 1930’ların ortalarında yaşadığı gelişmeyi yeniden yakalamıştır. Çizgi romanlar çocuk dergilerinden gazetelere geçmeye başlamış ve yerli çizgi bant üretiminde önemli bir artış olmuştur. Bu değişimde Sedat Simavi’nin kurduğu ve Batıdaki örnekleri gibi pazar çizgi roman eki veren Hürriyet gazetesi önemli bir rol oynamıştır. Hürriyet’te kısa zamanda dönemin ünlü çizerleri Ratip Tahir, Sururi ve Şevki çalışmaya başlamış aynı zamanda, Fatoş (Blondie), Güngörmüşler (Bringing Up Father) ve Dedektif Nik (Rip Kirby) gibi 1950’li yılların ünlü Amerikan çizgi bantları da yayınlanmıştır. Hürriyet gazetesinin oluşturduğu rekabet ortamı pek çok yeni çizerin çizgi roman piyasasına katılmasına, pek çok gazetenin de çizgi roman sayfası oluşturmasına sebep olmuştur. Bedri Koraman, Turhan Selçuk, Altan Erbulak, Suat Yalaz, Şahap Ayhan, Faruk Geç, Ayhan Başoğlu gibi 1950 ortalarında yirmili yaşlarında olan bir çok genç çizer çizgi romana bu dönemde başlamıştır.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (11)

   Türkiye’de çizgi romanın genel gelişimine bakıldığından çocuklar için üretimin çok az olduğu, genellikle yabancı kaynaklı çizgi romanların bu açığı kapattığı görülmektedir.

   “1950’li yılların başında çocuklar için yayınlanan “Pekos Bill” dergisi özenli baskısı, çevirisi ve kaligrafisiyle dönemin en tutulan çizgi romanı haline gelmiş, piyasadaki başarısı İtalyan çizgi romanlarının Türkiye’deki ilk önemli çıkışı sayılmıştır. Pekos Bill’in ardından bu yıllarda satış başarısı kazanan bir diğer çizgi roman “Tommiks”tir. “Tommiks” İtalya’dan uyarlanan ”Capitan Miki” adlı bir kovboy çizgi romanıdır. İtalyan çizgi romanlarının çok fazla ilgi görmesiyle ülkemizde resimli roman olarak anılan çizgi romanlara Teksas-Tommiks denmeye başlamıştır.”

   1960’lara gelindiğinde gazetelerdeki yabancı çizgi bantların (Fatoş ve Güngörmüşler gibi) sabitleştiği, yerli çizgi bantların azalmaya başladığı görülür. Fakat 1960’lı yılların sol ve milliyetçi akımlardan etkilenen iki çizgi bantı Turhan Selçuk’un “Abdülcanbaz”ı , Abdullah Ziya Kozanoğlu ve Suat Yalaz’ın işbirliğiyle ortaya çıkan “Karaoğlan”  bu fikirlerden etkilenerek uzun süre yayında kalmayı başarmıştır. Karaoğlan beklenmedik bir başarıya ulaştığında ise Suat Yalaz bir yayınevi kurmuş ve Yeşilçam’ın yükseldiği dönemde Karaoğlan filmleri çekmiştir. İlgi nedeniyle Karaoğlan benzeri olan Malkoçoğlu, Bahadır, Kara Orkun, Tarkan ve Kara Murat gibi pek çok benzer film çekilmiştir.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (15)     ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (14)

   1970 döneminde Amerikan çizgi romanlar emperyalist, tarihi konulu Türk çizgi romanları sağ görüşlü olmakla suçlanmıştır.  Bu dönemde bazı çizgi romanlar siyasi fikirleri betimleyen göstergeler haline gelmişlerdir. “Mikrop” ve “Gırgır” dergileri sol görüşlü çizerlerin oluşturduğu yayınlara örnek gösterilmektedir.

   Bu yıllarda sosyo-politik gündemin de etkisiyle Türk çizgi romanı üretim ve çeşitlilik konusunda oldukça zenginleşmiştir. Gırgır dergisi 1975’ten sonra on yılı aşkın bir süre yarım milyonu geçen tirajlara ulaşmış, Tay Yayınları piyasanın büyük çoğunluğuna sahip olarak ticari başarılar kazanmış, Milliyet Çocuk dergisi ise kendi tarzındaki dergilerin yakalayamadığı yüksek satış rakamları yakalamıştır.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (9)     ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (8)

   1980’li yıllarda çizgi roman piyasası satışları düşen dergiler nedeniyle oldukça küçülmüştür. Gazetelerdeki çizgi bantların azaldığı ve her türlü yayının satışının düştüğü bu dönemde Gırgır ve onun tarzında gülmece dergileri yüksek tirajla okunmaya devam etmiştir. Bu tür dergiler 1990 yılının başında içeriklerini değiştirmeden “Hıbır”, “Limon” ve “Leman”  gibi yayınlara dönüşmüşlerdir. 1995 yılına dek daha önce sözü edilen Kara Murat, Karaoğlan, Zagor, Atlantis, Milliyet Çocuk ve Gırgır gibi çizgi roman dergilerinin yayın hayatı son bulmuştur. 1990’ların ikinci yarısında özellikle İtalyan ve Amerikan çizgi romanları başta olmak üzere eski ve yeni diziler yayınlanmakta yerli üretimde ise Le-man dergisi satışlarıyla ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de çizgi roman alanında 1970’li yıllarda satış başarıları yakalayan seriler üretilmiş olsa da günümüzde piyasada çok tutulan ve çeşitlilik sunan Türk yayınları bulunmamaktadır.

ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (15)    ANTİKACI - ÇİZGİ ROMAN-BURÇİN ALİUSTA (10)