İhtiyat Sandığı Dairesi’ne 8 bin Euro maaşla danışman istihdam edilecekmiş.

  Neden? İhtiyat Sandığı Dairesi neden danışmana ihtiyaç duyuyor?

  Neden bu danışmana Türk Lirası değil de Euro ödenecek?

  Bu danışman ne iş yapacak? Neyi danışacaklar ona?

  8 bin Euro bugünkü kurla 264 bin 800 TL ediyor.

  Nasıl bir danışmadır ki bu para bu kişiye ödenecek?

  Neden bu kişi münhal açılarak istihdam edilmiyor?

  Daha önce yapılacak olan dijital arşiv binası için mi istihdam edilecek bu kişi?

  Dijital arşiv binası için daha önce ihaleye çıkılmış, ancak o ihale bedeliyle yapılacak işler sonuçlandırılmamıştı.

 Sonuçlandırılamamış bir ihaleyle ilgili danışman mı istihdam ediliyor, bu acele niye?

 Bakın ne kadar soru geliyor aklımıza değil mi?

 Bu soruların hepsini sendika temsilcileri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na sormuş ama cevap alamamış.

 Cevap yok ama inatla bu istihdam yapılmak isteniyor.

 Geçen hafta yapılan yönetim kurulu toplantısında bu konu görüşülüp reddedilmiş.

  Ancak kafaya koymuşlar, illaki yapacaklar; dün yapılan yönetim kurulu toplantısında konu gündem dışı ele alınarak İhale Yasası’na da aykırı olmasına rağmen yeniden oylanmış, devlet ve işveren temsilcilerinin oylarıyla oyçokluğu ile kabul edilmiş.

  Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ne yasa ne etik dertleri var.

  Aldıkları kararlar defalarca yargıdan döndüğü halde ders çıkarmıyorlar?

  Bu danışmanı gerçekten dijital arşiv için mi alıyorlar?

  Neden ihaleyle eşzamanlı, alanında uzman bir kişi istihdam edilmiyor da kafalarda soru işareti bırakan bir danışman istihdam ediliyor?

  Tabii ki bu kişi gerçekten dijital arşiv için istihdam edilecekse?

  Yani dijital arşiv içinse bile, halen ihalesi tamamlanmamış, iptal edilmiş bir iş için neden apar topar istihdam yapılıyor?

  Nereden geliyor bu uzman, Amerika’dan mı, Japonya’dan mı, Kanada’dan mı?

  Tekrar sorayım; neden maaşı Türk Lirası değil de Euro?

  “Danışman” denilen şeyin içi boştur bu ülkede.

  Zaten “danışman” denilince insanların asapları bozuluyor.

  Bu ülkede danışmanların çoğu, bir işe yarasın, faydalı olsun, katkı koysun diye değil maaş alsın diye istihdam ediliyor.

 Allah aşkına bir bakın bazı danışmanlara, o kadar ayağa düşürdüler ki bu işi, “danışman” dedin mi “işe yaramaz, daireye/kuruma uğramaz, maaş çeken kişi” anlaşılıyor.

  Genelleme yapmayalım, herkesi aynı kefeye koymayalım ama hiçbir birikimi, yetkinliği, uzmanlığı olmayan birçok vasat tipi danışman diye atıyorlar.

  Böyle olunca da danışmanlık mevkiine saygı duyulmuyor bu ülkede, kurunun yanında yaş da yanar misali tümü aynı kefeye konuluyor, genelleme yapılıyor.

  İnsanlar böyle düşünmekte haksız değil, çünkü danışmanlık da partizanlığın bir parçası olmuş durumda.

  Bakın bazı bakanlıklara, bazı kurumlara, o kadar elemanları var yine de dıştan hizmet almak zorunda kalıyorlar, çünkü oradaki kişiler sadece kadro doldurmakla meşgul ya yetenekleri yok ya da çalışmak istemiyorlar…  

  Demek istediğim şu ki; maalesef danışmanlığın içi boşaltıldı.

  İşi boşalmış bu makam için İhtiyat Sandığı Dairesi’nde yasaya da aykırı olarak 8 bin Euro’luk bir danışmanda ısrar ediliyor.

  Emekçilerin birikimlerinden oluşan paraları, bu şekilde hovardaca harcama hakkını kim veriyor ki size? Hasbelkader görevde sizsiniz; astığınız atık, kestiğiniz kestik mi olacak?

  Sosyal medyada bir yorum okudum, “Amaaann her yere para harcıyorlar, 8 bin Euro ile mi batacak bu ülke?” diye soruyordu birisi…

  İşte bir sorun da budur… Yanlış yapılan her şey normal karşılanıyor… Ne yapılırsa yapılsın, yasaya uygun değilmiş, etik değerlere uymuyormuş, partizancaymış, ekonomik akla aykırıymış, bunlar kimseyi rahatsız etmemeye başladı…

   Devlet işte böyle böyle batar, böyle böyle çürür… Sonra da “bu ülke iflah olmaz” denir, olmaz tabii, halk kötülükleri görmezden gelir, normal karşılarsa, çürümeye aldırmazsa kötü durumdan iyi duruma nasıl geçebiliriz ki?