Ülkemizde maalesef proaktif, planlı ve profesyonelce yönetilmeyen bir ülke olduğumuz için ortaya için sorun, kriz veya doğal felaketler karşısında gündem değişine kadar palyatif tepkiler veririz ve sonrasında yine benzeri felakette aynı eleştirileri yapana kadar tartışmayı rafa kaldırırız. Yani konuyu sakız gibi ağzımızda çiğner atarız.

Geçmişte afete dönüşen aşırı yağmurların benzeri sonuçlarını önlem alınmadığı için bugün de yaşandığına Lefkoşa Hastanesi örneğiyle medya aracığıyla tanık olduk. Bugün yaptığımız eleştirilerinin nerede ise aynısını geçmişteki benzer afetlerde de yaptık ve maalesef devlet yönetimi olarak bundan öteye gitmedik veya gidemedik.

Deprem, yangın, diploma skandalı, hastanelerde çocuk ölümü ve trafik kazaları gibi yine çözümsüzlüğe terk edilen sorunlardan sonra bugün de yağmur ve sel felaketleri karşısında geçmişte yapılan eleştirilerinin nerede ise aynısının bugün de tekerrür ettiğini aşağıdaki tespitlerden anlıyoruz:

· Kurultay hesaplarıyla dahi eğitimi bir hafta öteleyen aynı bakan ve bakanlık gayet ilkel bir şekilde Meteoroloji Dairesini esas alarak okulları tatil etmek yerine keyfi bir şekilde olaylar kaosa dönüştükten sonra 13:00’de iki gün tatil ilan etmesi Bakanlığın geçmişte olduğu gibi bugün de sınıfta kaldığını göstermektedir.

· LTB Başkanı Mehmet Harmancı, yağışların ardından yaşanan son durumu değerlendirerek sorunların kaynağının yağışlardan ziyade merkezi idarenin yıllardır ihmal ettiği gölet ve barajlar olduğunu vurgulayarak bu yapıların suyu tutmak yerine şehre taşıyarak risk oluşturduğunu belirtti.

· Uzmanlar, Gönyeli Barajı’ndaki taşkının “aşırı yağış”la açıklanamayacağını, asıl sorunun yıllardır yapılmayan bakım, yatırım eksikliği ve kurumsal dağınıklık olduğunu vurguluyor. “Aşırı yağış artık yeni normalimiz” derken, hidrolik altyapının bu gerçeğe göre yenilenmesi çağrısı yapılıyor

· KTMMOB, ilerleyen günlerde doğa olaylarının afete dönüşmemesi ve taşkınların yaşanmasını en aza indirmek için bilimsel çalışmalara bağlı uyarıları, iklim değişikliğinin ve plansızlığın etkisi ile diğer tüm faktörleri değerlendireceğini açıkladı.

· Esnaf ve Zanaatkârlar Odası tarafından, yağışlar, soruşturmalar ve tutuklamalarla birlikte ülkede plansızlık, öngörüsüzlük ve toplumsal çürümenin bir kez daha görünür hale geldiğini vurgulayarak, "Doğayı korumak gündemimiz olmadı, doğa intikamını almıyor; yarattıklarımızın yansımasını yaşıyoruz" açıklamasında bulunuldu.

· Belediyeler Birliği ve Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, suyun verimli kullanılması ve yağışların olumsuz etkilerinin önlenmesi için Yuvacık Göleti’nin genişletilmesi ve Serhatköy’de ikinci bir gölet oluşturulmasının önemine dikkat çekti.

· Lüzinyan ve Venediklilerin devlet yönetme vizyonunun dahi gerisinde davranarak onların suyu tutmak ve taşkınları bir nevi önleme için inşa ettiği kuyuları dahi bilinçsizce imha ettik.

· Her yönetim ihmalinde Kıbrıs’taki İngiliz yönetimine atıf yaptığımız gibi İngiliz döneminde yapılan dere bentleri ve su kanallarını rant uğruna ve/veya bilinçsizce bertaraf ettik.

Sonuç olarak; plansız, programsız, profesyonellik dışı ve liyakati hiçe sayarak yönetim tiyatrosu oynanan KKTC’de rantın öncelendiği aynı yapının ve zihniyetin devamı halinde Allah korusun bir sonraki doğal felakette de aynı sorunlara dem vurulacaktır. Elbette ne yapılması gerektiği açık ve nettir. Kalkınma Planları, ülkesel fiziki planları ve imar planları siyasi ranta kurban edilmeden harfiyen uygulanmalı ve proaktif /öngörülü bir şekilde afetlerde risk ve kriz yönetimi ile planlaması modern bir devlet ciddiyetiyle yerine getirilmelidir.