Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nden bir saatte verilen diplomalara “sahte” değil de “geçersiz” diyelim istiyorlar…

   Bak sen, “sahte diploma” değil, “geçersiz diploma” diyelim ha?

   Kelimeler, ifadeler üzerinde patinaj yapmayı ne çok seviyoruz böyle.

   Daha önce de söylenmişti bu söz ama bugün mecliste Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da “Sahte diploma” ifadesinin doğru bir tanım olmadığını, “geçersiz diploma” tanımlamasının daha doğru olduğunu söyleyince artık bu konuyla ilgili birkaç söz söyleme zamanı geldi diye düşündüm.

     Sayın bakan “Geçersiz diploma” dememizi istiyor ama onu geçersiz sayacak olanın da YÖDAK olduğunu söylüyor, “Bu diplomaların YÖDAK tarafından geçersiz kılınması gerekir” diyor.

    Ne gereği var şimdi böyle laf kalabalığına?

    Başkasının yıllarca emek verip sahip olabileceği bir diplomaya, üniversiteye hiç uğramadan “bir saatte sahip olan” kişinin o diploması, siz ne derseniz deyin sahtedir… 

     Onu vereni de alıp tedavüle süreni de polis tutukladı, mahkemeye çıkardı, onlara dava okundu ve siz bana halen “Bu diplomaları YÖDAK geçersiz kılacak” diyeceksiniz.

     Boş laflar bunlar… YÖDAK geçersiz kılmazsa geçerli mi olacak yani?

     Hiç üniversiteye devam etmemiş kişiye sahtekarlıkla bir saatte diploma ayarlayacaklar ve siz bana o diplomaya “sahte deme geçersiz söyle” diyeceksiniz.

     Ne yani bu diplomaları illaki Eğitim Bakanlığı’nın veya YÖDAK’ın mı geçersiz sayması gerekir?

     Ne saçma laflar bunlar böyle…

     O diplomalar, polislik, mahkemelik oldu ve siz bana “YÖDAK geçersiz kılsın” diyeceksiniz.

     YÖDAK’ın sanki o sahte diplomaları geçerli saymak gibi bir şansı ya da seçeneği varmış gibi.

      E yok oldu olacak bir de geçerli saysınlar o diplomaları…

      O diplomalara sahte denmesinden bu kadar gocunuyorsanız, YÖDAK’a topu atmayın, siz geçerli sayın bakalım yapabilirseniz.

     Ne yani o üniversite bu diplomaları bir şekilde bakanlığa ve YÖDAK’a yutturdu, onayını aldı diye “sahte” demeyecek miyiz?

     Siz zaten ne derseniz deyin toplum vicdanında sahtedir o diplomalar…

     Sahtenin sözlük anlamı bakalım; “Bir şeyin aslına benzetilerek yapılan; çakma, düzme, düzmece” demektir…

     Peki bu diplomalar da öyle yapılmadı mı? Hiç üniversiteye devam etmemiş kişilere tam da aslına benzetilerek düzmece, çakma diploma verilmedi mi?

     Tam da yapılan bu değil midir?

      E mademki niye gocunuyorsunuz ki?

      Bu çakma diplomaların itibarını düzeltmek Eğitim Bakanına mı kaldı?

      Geçersizin sözlük anlamı da şu; “Hükümsüz, yürürlükte olmayan…”

      “Sahte” demeyelim de “hükümsüz” diyelim…

      Yani var şimdi bunun için söylenen bir argo söz; hani o sözü buraya yazmak istemem, o kelimenin yerine “şey” kelimesini kullanarak; “Şey değil de kaka” diyeyim, tam o mesele.

      Üniversiteye gitmeden, derslere devam etmeden, proje yapmadan, sınavlara girmeden, geriye dönük sahte belgeler hazırlanarak bir saatte verilen ya da satılan diplomalar sahtedir, hem de dibine kadar sahtedir, siz adına ne derseniz deyin sahtedir, sizi de kandırarak verilmiş olması sahte olduğu gerçeğini değiştirmez.

      Siz laf kalabalığını bırakın, sahte diplomaların imajını düzeltmeye çalışmaktan vazgeçin de toplum vicdanında yaraya dönüşen, yüksek öğretime büyük hasar veren bu meselenin soruşturmasının devam etmesini sağlayın…

    Başka üniversitelerde de böyle sahtecilik olup olmadığına bakın… Kimsenin yanına kalmasın, kim yaptıysa cezasını çeksin, memleket de üniversiteler de bu pis işlerden sıyrılsın, bu çürüme dursun artık…