23 Nisanların klasiğidir, devlet ve hükümet yetkilileri koltuklarını on- on beş dakikalığına çocuklara bırakır.

    Yönetenler kalkar, çocuklar oturur koltuklara ve görüntüler alınır, fotoğraflar çekilir, gazetelerde boy boy bu fotoğraflar yayınlanır ya da televizyonlarda bu hoş anları izleriz…

    Sembolik bir olay tabii ki… Eskiden de yapılırdı, gelecekte de yapılacak…

    Ancak bazı siyasi yöneticiler birçok konuda o kadar samimiyetsiz ki insanın gözünde bu güzel anlar bile sempatik olamıyor, antipatik duruyor.

    Yaptıkları yanlış işlerle veya yapması gerekenleri yapamamalarıyla çocuklara olumsuzluklar yaşatanlar, koltuklarını kısa süreliğine niye versin ki?

     Sembolik bir olay olsa da gelenekselleşse de insanın içinden “Oturtmayın çocukları o koltuklara” diye bağırası geliyor.

    Hele 23 Nisan nedeniyle birçok yönetici açıklamalar da yapar ya, sinirlenmemek elde değil.

    Çocukları koltuklarınıza oturtmak ve güzel güzel açıklamalar yapmak sizi kurtarmaz.

    Hangi yüzle yapıyorsunuz ki bunları?

    Siz çocuklara eşit eğitim hakkı tanıyor musunuz ki?

    Eğitimde fırsat eşitliği var mı gerçekten?

    Yıllarca tamir edilmeyen, adeta dökülen, depreme dayanaklı olmadığı anlaşılan okullara, sınıflara neden mahkûm ettiniz çocuklarımızı?

    Neden bu çağda çocuklarımız, gençlerimiz çadırlarda ya da konteyner sınıflarda eğitim görsün?

    Okullardaki eksiklikleri neden gidermiyorsunuz?

    Ekonomik kriz altında ezilen dar gelirli insanların çocuklarının okula nasıl geldiğini, neler yaşadığını biliyor musunuz?

    Kahvaltı yapamadan gelip, okullarda bayılan çocuklar olduğunu söylemiyor mu size okul yönetimleri?

    Altyapısını hazırlamadan haftada iki gün “tam gün eğitim” getirdiniz, çocukların okula yemek getiremediğini, aç kaldığını ve daha birçok sorun yaşadığını neden anlamak istemiyorsunuz?

    Birçok okulda öğretmenler ya da okul aile birlikleri çocukların beslenmesini ve bazı diğer ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor ama nereye kadar?

    Sizce bu ekonomik krizde, her aile çocuğunu layıkıyla besleyebiliyor mu, onlara et, süt, yumurta, peynir, hellim yedirebiliyor mu?

    Ekonomik kriz nedeniyle aile içindeki sorunlardan, bağırma, çağırma, kavgalardan en çok çocuklar etkilenmiyor mu?

    Anne- babası boşanan ya da boşanma aşamasında olan onlarca çocuğun ebeveynleri arasında kaldığını, “ebeveyne yabancılaşma sendromu” mağduru yapıldığını, annesine veya babasına düşman edildiğini biliyor musunuz? Devletin bu konuda çocukları koruyacak bir mekanizması ya da destek olacak doğru dürüst bir birimi var mı?

    Ya tacize uğrayan, istismar edilen çocukları yeniden hayata bağlamak gibi bir plana, projeye sahip misiniz?

    Ekonomik kriz nedeniyle birçok çocuğun, ailesine katkı yapabilsin diye çalıştığını, çocuk işçiye dönüştüğünü daha ne kadar görmezden geleceksiniz?

    Çağlayan Çocuk Yuvası’nın zaman zaman medyada “personel sorunuyla” gündeme gelmesi hoş mudur?

     Engelli çocuklar için yeterli bakım ve eğitim merkezlerine sahip miyiz?

    Sahi şu engelsiz yaşam evi, 2024’ün ilk ayında açılmayacak mıydı?

    Dar gelirli ailelerin okul öncesi çocuklarını özel yuvalara gönderememesi nedeniyle, anneler çalıştığı yerden istifa ediyor, mesleklerini bırakmak ya da kariyerine ara vermek zorunda kalıyor. Tamam mıdır bu durum? İnsan odaklı sosyal devlet anlayışınız ya da politikanız olsaydı ve her ilçeye dar gelirli aileler için çocuk yuvaları inşa etseydiniz olmaz mıydı? Zordur değil mi? İnsanların refahı için yapılacak her şeye "zor" diyorsunuz zaten...

    Yine dar gelirli ailelerin çocuklarının yeterli sağlık hizmeti alamadığı gerçeğini hatırlatmamız mı gerekir?

    Mesela ülkede çocuk anneler varmış. Tabipler Birliği açıkladı; KKTC İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 14- 19 yaş arası 34 adölesan anne doğum yapmış… Bu istatistik 2022'ye aitmiş. Kim bilir, belki de bu rakam artmıştır. Neden çocuk annaler artıyor, kimdir bunlar, ne yapmalı bu konuda umurunuzda mı acaba?

    Çocuk haklarından haberiniz var mı? Çocuk haklarının ihlal edildiğinden haberdar mısınız? Ülkedeki tüm çocukların “eğitim, sağlık, yaşama, barınma hakkına sahip olduğuna; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunduğuna emin misiniz?

   Ne de kolay söylüyorsunuz çocuklarımız için "onlar geleceğimizdir" ya da "geleceğimiz emin ellerde" diye. Halbuki bu çocuklar üniversite eğitimi almak için gittikleri Avrupa ülkelerinden geri dönmüyor. Buradakiler kaçıyor... Yaşanabilecek bir ülke bırakmadığınız için göç durmak bilmiyor...

    Çocuklar için her 23 Nisan’da güzel sözler söylemek, birkaçını makam koltuklarınıza oturtmak yetmez, o çocuklara yaşanabilir bir ülke sunmak, o çocukları sağlıklı bedenler ve ruhla geleceğe hazırlayabilmek önemlidir. Şu anda bunun yapılabildiğini söylemek çok zor.