Halkımız bu ülkedeki sorunların farkında değil midir? Ne yaşadığını, nelere maruz kaldığını göremiyor mu? Bu yaşadıklarını hak etmediğini birinin mi söylemesi lazım? Halk aslında her şeyin fa...

Halkımız bu ülkedeki sorunların farkında değil midir? Ne yaşadığını, nelere maruz kaldığını göremiyor mu? Bu yaşadıklarını hak etmediğini birinin mi söylemesi lazım? Halk aslında her şeyin farkındadır, sorunları bizzat yaşıyor, nasıl farkında olmasın. Her iki kişi yan yana geldiğinde zaten sorunlardan, sıkıntılardan başka bir şey konuşmuyor. Sıkıntılar nedeniyle ülkeden göçü düşünenler arttı… Bu arada yapılan anketlerde de halkın verdiği cevaplar bu yönde. Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin (CMIRS) son anketindeki sonuçlar da bunu gösteriyor. Bakın, ankete katılanların yüzde 95.2’si ülkede işlerin yanlış yönde gittiğini düşündüğünü söylüyor. Katılımcıların yüzde 81.6’sı mutfak giderlerini karşılayamama, yüzde 89.2’si hayat standardını koruyamama, yüzde 84’ü taksitlerini ödeyememe, yüze 87’si ise sağlık giderlerini karşılayamama kaygısı çektiğini belirtiyor. Ankete katılanlar “beceriksiz liderlerden” de çok şikayetçiymiş, onlara göre, ülkeyi yönetenler sınıfta kaldı… İnsanımız; son dönemlerde artan sağlık giderlerini karşılayamama kaygısı taşıdığını, parası olanların bile ilaç bulamama sıkıntıları yaşadığını, sağlık konusunun giderek artan bir sorun olduğunu da vurguluyor. Halkın yüzde 84.2’lik bir kesimi adaletsizliğin, yüzde 82.6’sı partizanlığın, yüzde 91’i yolsuzluğun, yüzde 83’ün ise rüşvetin yaygın olduğunu düşünüyor. Vatandaşlar, ülkede hayat kalitesinden bahsetmenin mümkün olmadığını ve siyasilerin bu sorunları çözmeyi merkezine almadığını ve siyasetin başarılı olma şansının bulunmadığını da vurguluyor. Halk, yolsuzluktan, partizanlıktan, ayrımcılıktan, rüşvetten yakınıyor, ülkemizde yönetenlerin şeffaflık ve adalet duygusundan yoksun olduğunu söylüyor, sosyal devlet olmanın gereklerinin yerine getirilemediğini vurguluyor, tüm bunların ülkede yaşayanların hayat kalitesini aşağıya çektiğini kaydediyor. E peki bu kadar çok şeyin farkında olmak yetiyor mu? Halk her şeyin farkında, sorduğunuz zaman size bunları sıralıyor. Peki ya sonra? Sonrası yok… Sosyal medyada büyük bir öfke var ama oradaki tepki orada kalıyor. Sorunları bilmek, görmek, yaşamak ve bunlara öfkelenmekle iş bitmiyor. Sürekli bunları kendi kendine konuşmak, yakınmak kendi kendini yemek hiçbir şeyi çözmüyor. Eğer tepkini hissettiremiyorsan, kaderine razısın demektir… Yanlış yapanlar, sorunlara çözüm bulamayanlar, tepkiyle karşılaşmadıkça doğru yaptıklarını sanıyorlar. Halk için, “Bunlar kendi kendine konuşup, bir süre sonra susar” diye düşünüyorlar ve hiçbir yanlış adımdan geri atmıyorlar. Aslında tam da öyle oluyor, halkımız bir öfkeyle ayağa kalıyor ama öfkesi erken geçiyor. İnsanımız bir süre sonra olanları kabulleniyor, ya da öyle bir görüntüye bürünüyor, göçü düşünmeye başlıyor; göç etmek ya da çocuklarının göçüne razı olmak bir tür pes etmektir. Bu ülke böyle kötü yönetimle bir yere gider mi ya da nereye kadar gidebilir? Yönetenler halkın gücünü hissetmedikçe kötü yönetim devam eder, bu nedenle halkın kendini yönetenlere göstermesi şarttır. Halk yönetenlerin kölesi değildir, yönetenler halkın hizmetçisidir. Bunun sözde kalmaması, pratiğe dökülmesi şarttır. Biraz dünyaya bakın, birçok ülkede halk hakkını alabilmek için sokaklardadır, yönetenlerin kapısına dayanmaktadır. Ülkemizde ise sorunumuz, sıkıntımız, öfkemizle sanal ortama sıkışıp kaldık… Sanal ortamdan çıkıp, sokağa inmek, yönetenlerin kapılarına dayanmak şart olunca, bunu da yapmak lazım… Dünyalı olamadık, dünyada nasıl hak aranıyor, hiç olmazsa onları örnek alalım…  

13 Nisan 2023