5 Haziran Dünya Çevre Günü... Ülkemiz sıradağları, bitki örtüsü, denizleri ve içerisinde barındırdığı birçok canlı türü ile eşsiz güzelliklere ve biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Fakat üzücüdür ki bunun kıymetini pek de bildiğimiz söylenemez...

Çevre kirliliği, aslında her anımızı etkileyen sağlıklı bir yaşam konusu... Küçük bir ada ülkesi olmamıza rağmen birçok endemik canlı türüne ev sahipliği yapıyoruz. "Endemik" sözcüğünün anlamı, yerli olan, yalnızca o yere ait olan demek... Ülke olarak ne kadar gelişmiş olursanız olun ne kadar zengin olursanız olun isteyip de elde edemeyeceğiniz bir durum bu. Ne kadar da değerli ne kadar da kulağa hoş geliyor, değil mi?

Geçtiğimiz günlerde Girne Bölgesi sahil şeridinde sabahın erken saatlerinde bir yürüyüş yapmaya çıktım. Yürüyüş boyunca birçok şey geldi geçti aklımdan. Insan beyninin en hızlı çalıştığı ve en verimli olduğu saatler sabah saatleridir. Hatırı sayılır derecede bitki ve kuş türü çıktı karşıma ve becerebildiğim kadar telefonum ile fotoğraflarını çekmeye çalıştım. Sabahın ilk ışıkları... Güneş yeni yeni yüzünü gösterdiğinden yılanlar yüzlerini yıkayıp dişlerini fırçalayıp henüz gezmeye çıkmamışlar herhâlde ki karşılaşamadık. Yılanlar... Doğal dengenin korunmasında doğanın `olmazsa olmazlarından'. Ne kadar tehlikeli ve korkutucu bir görüntüleri olsa da aslında birçok canlıdan daha az zararlı ve bir o kadar da eşsiz canlılar... Dikkat ettiyseniz yalnızca görüntüleri, diyorum. Bu yaşınıza kadar bir yılan size ne zaman veya kaç kez kötülük yaptı ki? "Aslında hiç olmadı!" dediğinizi duyuyor gibiyim. Dilerseniz ben size söyleyeyim: Aksine, doğaya yani bizlere, sizin farkında olmadığınız saymak ile bitiremeyeceğim iyiliği var yılanların...

Daha öncede sizlere bahsetmiştim; fakat bir kez daha günün anlam ve önemini belirtmek için yazmak istiyorum. Çocuklarımızın okul sınavları alınan bir kararla kaldırıldı. Beklenen uzun yaz tatili başlıyor. Koskoca bir senenin yorgunluğu var, dile kolay. Hepsini tek tek tebrik ediyorum. Bir de işin diğer tarafı var ki bazıları için yol göründü. Avrupa, Türkiye ve ülkemizde bulunan birçok üniversite için çocuklarınızın sınav telaşı çoktan başlamış durumda. Sayılı günler kaldı birçoğu doktor, eczacı, öğretmen... gibi pek çok saygın meslek için sınavlarda ve hayatları boyunca ter dökecekler. Onca azmin sonunda bu yerlere geldiklerini düşünelim... Yoğun bir iş temposuna sahip bir kişiyi ele alalım... Hafta içi tüm gün çalışıyor bu yüzden ailesi ile gezip kafasını dağıtmak için geriye tek bir hafta sonu kalıyor. Çocuğunu alıp bir deniz kenarında oturup balık yemek, bir parkta dolaşmak veya bisiklet sürmek yani TEMİZ BİR ÇEVRE en doğal hakkı... Bunu yapabilmesi için doktor olması, çocuk sahibi olması veya yüksek tahsilli olması yetmiyor maalesef. Yaş ve statü fark etmeden bu hakkımızdan faydalanabilmemiz için "biyolojik zenginliğimiz"in bilincinde olup onları korumaya çalışmalıyız. Bu, herkesin hakkı! Her şeyin başında ÇEVRE geliyor. Sevdiklerimiz ile bu güzel adamızda 'temiz düşün'ebilmemiz için çevremize saygı gösterip onu temiz tutmayı bir görev olarak görmek yerine, bunu alışkanlık hâline dönüştürmek şart. Çevre bilinci, erken çocukluk döneminde verilmesi gereken bir konu aslında. Yaşadıklarımıza ve çevremize baktığımızda akla gelen şu düşünceyi de ifade etmeden geçemeyeceğim: "Acaba büyüklerimiz, bizlere bu eğitimi vermeyi unutmuşlar mıdır?"

Çevre, yalnızca biyologlara ve alanında uzman kişilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş... Tehlike ve görev çanları hepimiz için çalıyor aslında. Doğanın tümünde, kırleticilerin bulaşma şekilleri ve etkileşimleri farklılık gösterebilir. Dolayısıyla bunların doğa üzerindeki izleri, son yıllarda hayatın devamı bakımından da büyük sıkıntılara sebep olmuştur. Özellikle ülkemizde, yaşadığımız çevrenin dolaylı veya dolaysız kirletilmesi, birtakım problemleri de beraberinde getirmiştir ve getirecektir. Bizler, çevremizi o kadar çok değiştirdik ki, şimdi bu çevreye uyabilmek ıçin kendimizi de değiştirmemiz gerekiyor. Bu konuda sebebin farkında olmadan birçok sıkıntı çekiyoruz. Ülkemizde çevre konusunda çok değerli kurum, kuruluş ve kişiler var. Çevre sorunlarını da biliyoruz; fakat elini taşın altına koyan ne yazık ki yok... Hem de Çevre Günü'nü çeşitli etkinliklerle kutladığımız bu günde...

Unutmamız gereken şudur ki "Çevre, bizlere bırakılan bir miras değil; gelecek nesillere devredeceğimiz bir emanettir."