Atatürk Öğretmen Akademisi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Türkay ÖYKEN, ülkemizde yaşanan şiddetli yağışların küresel ısınmaya bağlı yaşanan küresel iklim değişikliğinin etkilerinin bir sonucu olduğunu ve ülkemizde de açık şekilde hissedildiğini açıkladı.

Bana sorarsanız su aşkı temsil eder, çiceğe ve hayata “hayat katmayı” hatırlatır… Su üzerine ancak aşk yazılır…

Suyun yerine de başka bir kaynak konulamaz, ikame edilemez. Su olmazsa dünyada canlılık kalmaz.  Hayat durur, her şey kurur...

Bu yüzden suya sahip olmalı ve korumalı. 
Sahip olmak için yerel, bölgesel ve coğrafi hatta küresel ölçekte ciddi ve sürdürülebilir stratejik politikalara ihtiyaç vardır. 
Su kaynaklarına sahip olan kentler ve ülkeler kullanım ve paylaşım konusunda artık ciddi bir dönemece geldi. 
Su, ulusal ve uluslararası çatışma veya barışma alanlarında başlı başına etkili oluyor.  
Su kaynakları iç ve dış politikayla ilgili güvenlik alanını ilgilendiriyor, bölgesel gerginlik ve çatışmaları tetikliyor.

Su kaynakları korunabiliyor, gerçekçi şekilde kullanılabiliyor mu? 
Kaynaklar açısından sıkıntılar var mı? 
Son yıllarda görülen orman yangınları, orman alanlarının azalması, ısı artışları, sıcak hava dalgaları, kuraklık, bulaşıcı hastalıklar, deniz seviyelerinde yükselme, buzulların erimesi, göllerin ve sulak alanların kuruması gibi durumlar tüm ülkelerde endişe verici olarak kabul ediliyor. 

Yapılan çalışmalar kuraklığın tüm karaların %20 ‘inde etkili olduğunu, son beş yılda bu olumsuzluğun arttığını söylüyor.  
Kuraklık su güvenliği ile gıda verimliliğini tehdit ederken yeşil alanlar üzerine de baskı oluşturuyor.  
Olumsuzluklara neden olan ‘İklim değişikliği’ artık tüm ülkeler tarafından kabul ediliyor.  

Ülke olarak su zengini değiliz. 
Ancak su kaynaklarını akılcı yöntem ve politikalarla kullanabilirsek ‘kendi kendine yeten’ ülkelerden biri olma halini sürdürebiliriz. 
Akılcı ve bilimsel yöntemlerden uzaklaşmamalı. 
Suyun tasarruflu kullanılması konusunda devletin, belediyelerin ve STK ‘ların değerli çabalarını görüyoruz. 

Gereksiz ve israfa dayalı alışkanlıkları değiştirme vakti geldi, hatta geçiyor bile!.. 
Suyun ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk sırasında olduğu, temiz, içilebilir ve sağlıklı su kullanma talebinin de temel insani haklarından biri olarak kabul edildiği unutulmamalı.
 

Sağlıklı bir toplum için yasa ve yönetmeliklere uyulmalı, akılcı su yönetimleri sürdürülmeli. 
Akılcı su kullanımı bireysel, kurumsal ve toplumsal düzeyde geliştirmeli, ülkemiz ve dünya için bir iyilik yapmalı.

Unutmamalıyız ki; SU BİTERSE HERKES SUSAR.