İki gündür Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Ünsal’ı iftar yemeğine davet etmesi ve yan yana oturarak iftar açmaları meselesi tartışılıyor. Bu durum özellikle...
İki gündür Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Ünsal’ı iftar yemeğine davet etmesi ve yan yana oturarak iftar açmaları meselesi tartışılıyor. Bu durum özellikle kadınlar tarafından çok büyük tepki gördü. Nedenini söylemeye gerek yok, çünkü Ahmet Ünsal, “kadına tecavüzü haklı kılan” ifadeler kullanmıştı. Ünsal’ın sözleri ülkede infial yaratmıştı, her kesimden tepki görmüştü. Hatta hükümet temsilcileri bile mecliste muhalefetten gelen eleştiriler karşısında Ahmet Ünsal’ı savunamamış, hatta örtük eleştirilerde bulunmuştu. Cumhurbaşkanı da “Neden görevden almıyorsunuz?” sorusu geldiğinde Ünsal’ı savunmamış, “Görev süresi dolduğunda gider” diyebilmiştir… Çünkü Ünsal’ın sözleri, dindar veya seküler kimsenin hazmedebileceği, savunabileceği şeyler değildi. Kadın örgütleri Ünsal’a karşı eylemler düzenlemişti, deprem felaketi olmasa bu eylemler daha da yükselecekti. İleriki günlerde Ünsal’a karşı yine bu eylemlerin artacağını söylüyor kadın örgütleri… Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un partisi CTP’nin ve CTP’li milletvekillerinin de Ünsal’la ilgili birçok çok sert açıklaması oldu… Konu genç, yetişkin herkesi tedirgin etti; hatta hatırlayacaksınız; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Maarif Koleji’ni ziyaret ettiğinde bir kız öğrenci ona; “Müftüyü neden görevden almıyorsunuz?” diye sormuştu. Yani diyeceğim o ki; bu mesele tam bir memleket meselesine dönüşmüştü. Murat Şenkul’u severim ve görevine heyecanla başlamış olmasını da taktir ederim ama maalesef Ahmet Ünsal’ı davet edip, onunla iftar açması bir hataydı… Başta ülkedeki kadınların ve Ünsal’ın sözleriyle dehşete uğrayan tüm kesimlerin tepkisini hiçe saymış, yok farz etmiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmıştır. Kendi partisinin bu konudaki tepkilerini ve CTP Kadın Örgütü’nün Ünsal’ın görevden alınması ile ilgili mücadeleye öncülük etmiş olmasını da yok saymıştır… Murat Şenkul, “Ben seçilmeden önce herkesin belediye başkanı olacağım” dediğini hatırlattı. Tabii ki herkesin belediye başkanı olacak ama hizmet anlamında… Bir belediye başkanı, hangi partiden seçilirse seçilsin herkese eşit mesafede olup, herkese hizmet vermelidir ama herkese şirin görünmek, popülizm yapmak zorunda değildir, herkese eşit olma anlamında toplumu infiale sürükleyen sözler sarf eden kişiyle aynı masada buluşma zorunluluğu ve kolaycılığı içinde olmamalıdır. Bunu bazı siyasiler yapar, bunların içinde belediye başkanları da vardır, sol kesimdense sağ kesimlere, sağ kesimdense sol kesimlere şirin görünmeye çalışırlar ve bu nedenle hem antipatik olurlar hem de hata yaparlar. Elbette bir belediye başkanı yalnızca kendi partisinden oy alarak seçilmez, başka partilerden olan kişilerden de oy alır ama onu seçenler zaten hangi partiden olduğunu bile bile seçer, o kişinin sırf o kişiler de kendini seçti diye hem kendi dünya görüşü hem de partisinin değerlerinin dışında hareket etme zorunluluğu yoktur. Siz icraat yapın, hizmet verin, hizmet anlamında herkse eşit davranın, yaratıcı işler yapın, beldenizi en iyi şekilde yönetin, emin olabilirsiniz ki sizi yine seçecekler. Murat Şenkul, “düşüncelerini benimsemediğimiz kişilerle de yan yana gelebileceğimizi” söylüyor. Yalnız burada yanılıyor; kendisini düşüncelerini benimsemediği kişi veya kişilerle yan yana geldiği için eleştirmiyorlar. Söyledikleri toplumu infiale sürükleyen bir kişiyle yan yana geldiği için eleştiriyor, kınıyorlar. Yoksa hepimiz her gün görüşlerini benimsemediğimiz birçok insanla yan yana geliyoruz, böyle arkadaşlarımız, birlikte çalıştığımız insanlar, akrabalarımız var. CTP Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya’nın kendisini açıktan eleştirmesine, bildiri yayınlamasına bozulan Şenkul, “KKTC Meclisi’nde bulunan CTP Grubu ve vekilleri, bu memlekete en büyük kötülüğü yapanlarla yan yana oturmak ve sırasında birlikte iş görmek zorunda kalmaktadırlar” demektedir. Meclisin ruhu budur zaten, iktidarla, muhalefet orada yan yanadır, başka türlü bir meclis düşünülemez. Şenkul, “Ahmet Ünsal’ın görevden alınması için siyasi mücadele Girne Belediyesi iftar yemeği değil, meclistir” diyor. Doğrudur, görev ülkeyi yönetenlerdedir, mecliste de mücadele şarttır ki muhalefet bu konuda mecliste mücadele verdi ama “mücadele yeri iftar yemeği değil” demek çok ucuz bir savunmadır… Şenkul, kendisini açıktan eleştirmesi, bildiri yayınlaması nedeniyle CTP Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya’yı disipline vereceğini de söylüyor. Peki toplumu infiale sürükleyen, istenmeyen kişi ilan edilen Ünsal’ı iftar yemeğine çağırıp yan yana oturmak mı kamuoyunda CTP’yi daha çok tartıştırdı, yoksa Doğuş Derya’nın açıklaması mı? Şenkul, partisinin değerlerine çok mu sahip çıktı bu hareketle, partisinin şiddetle karşı çıktığı bir kişiye kucak açmak mı doğru harekettir? Disipline verilmesi gereken Şenkul mu yoksa Derya mı? Bir milletvekili partisinin aldığı kararlara karşı çıkarsa, o kararları ihlal ederse, partisinin aleyhine çalışırsa disiplin kuruluna verilmeyi hak eder. Ben Derya’nın açıklamasında böyle bir ihlal göremiyorum. Bir belediye başkanı dikkatsiz davranır ve partisinin kadın örgütünün öncülüğünü ettiği bir mücadeleyi zedeleyici bir davranış yaparsa hep “kol kırılır yen içinde kalır” meselesi olmamalı, eleştiri de olmalı ki yapılan budur. Ha diyorsanız ki; “Keşke bir görüşseler, önce olayı masaya yatırıp sonra açıklama yapsalardı”; tamam onu da kabul edelim ama ortada bir suç arayacaksak, Murat Şenkul daha suçludur… Her insan hata yapabilir, boşta bulunabilir, bir an yaptığının iyi bir şey olduğunu düşünebilir ama sonra hata yaptığını kabullenmelidir. Murat Şenkul, iyi niyetli olsa da hata yapmıştır. Murat Şenkul, belediye başkanlığında başarılı olacaktır ancak bir dost tavsiyesi; fazla açıklama yapıyor, kurumsal açıklamalar yerine sürekli sosyal medyadan kendisi halka seslenmek istiyor. Bu açıklamalar biz medyaya bol malzeme çıkarıyor ama kendisi için iyi olmuyor ve ilerisi için olmayacağının da mesajları geliyor. Bu kadar çok, her şeyi her dakika paylaşmayı kendisi şeffaflık olarak görebilir ama hata yapma ve antipatik olma ihtimali de çok yüksektir. Küçük bir çocuğumuzun havuza düşüp hayatını kaybettiği gün Murat Şenkul’un, yapığı açıklamada Girne’de kapılarını kapatmayan eğlence yerlerine ve oralara giden kesimlere sitem etmesi de çok antipatik ve gereksiz bir açıklamaydı. Tabii ki canımız yandı, çok üzüldük ama eğer bugün Girne’de 100 bine yakın insan yaşıyorsa, o insanların en az üçte ikisinin bu ölümden haberi bile olmamıştır, turistik bir kentte her ölümle her yer kapansa o kentin hali ne olurdu acaba? O nedenle böyle açıklamalara hiç gerek yoktur. Şeffaflık ve özgüven tabii ki bir yönetici için faydalıdır ama bunların abartılı hale dönüşmesi, başka şeylere yol açar ve içinden çıkılmaz hale gelir. Ben bunları birinden taraf olmak için yazmadım; kendime göre, inandığım ve doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri yazdım. Haddim olmayarak, sevdiğim bir kişi olan Murat Şenkul’a da bir abi tavsiyesi olsun. Ha “sana ne, sen kim oluyorsun da bunları yazıyorsun?” diyorsa da canı sağ olsun…16 Nisan 2023
