Ey BMGK, ma siz 3 ayda halledeceğiz dediğiniz Kıbrıs sorununu 59 yıl 6 aydan beri yanlış karar ve tutumla hala daha saldırgan-darbeci-işgalci tarafın yanında durur, masum Türk halkını da oldubittilerle yargısız infazlarla dünyadan izoleli baş başa bırakırsınız, da haklarını savunur diye üstünden bir de tehditlerle sindirmeye, darbecileri de şımartmaya çalışırsınız? Çözümsüzlüğün yegane sebebi adaletsiz 186 kararı durdukça darbecilerin şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de çözüme yanaşmayacağını hala anlamadınız? Çözümsüzlüğün sürmesinde çıkarlarınız söz konusu olduğu sürece çözüm mümkün değildir. Baskılara, yaptırımlara Türk halkının boyun eğeceğini umut ediyorsanız çok beklersiniz. Pile’de insani amaçlı yol inşası konusunda ciddi endişe duymanız ve Türk tarafına sert ifadelerde bulunmanız şaşırtıcı değildir, sorunun ta başından darbecileri desteklediğiniz açıkça bellidir  zaten.

       21 Aralık 1963’te saldırganların Cumhuriyete yaptıkları ilk darbeyle Cumhuriyetin yıkılmasından,   Türk ortağın sonunun ne olacağından hiç endişeniz olmadı ama. 1963-74 arasında 103 köyden göç ettirilen, silah zoruyla ortak devletten kovulan, yüzlerce masum Türk katledilirken, sözde Barış Gücü  refakatindeki hastaların bile çapulcular tarafından kaçırılarak katledilip kuyulara atılırken,  saldırılmadık Türk bölgesi kalmadığında seyirci kalırken de hiç endişe duymadınız ama.

          BM Bulaşık Gücüne güvenip silahlarını teslim eden 84 Taşkent’li Türkü darbecilere teslim edip topluca kurşuna dizildiklerinde de hiç endişeniz bile olmadı ama. Atlılar, Muratağa, Sandallar köylerinin sivil halkını 16 günlük bebe 90 lık yaşlılara kadar kadın erkek topluca çukurlara atılarak diğer köylerde de soy kırıma varan benzeri katliamlar yapıldığında da zerre kadar endişe duymadınız ama bre Türk düşmanları.

         19 Temmuz 1974 Cuma günü birkaç yüz nüfuslu tümü sivil halktan oluşan Sakarya Türk bölgesi,  onlarca tank, top, birçok havan, ağır makineli tüfek ve yüzlerce Rum-Yunan çapulcu tarafından 60-80 metre mesafeden abluka altına alındığında savunmak için mevzi yapmasına müsaade etmediğiniz halkın bu caniler karşısında akıbetinin ne olacağından da hiç endişe etmediniz ama. Savaşın ilk günü akşamüzeri sözde B.Gücü komutanının Sakarya’ya gelip Türklerin teslim olmasını ve  silahları teslim etmesini talep ettiğini zira Rumların büyük taarruza geçeceğini söylemesinden, talep reddedilince komutanın  bölgeden siktir olurken ‘Hepiniz öleceksiniz’ demesinden de endişe duymadınız ama be utanmazlar.

         15 Temmuz 1974’te, EOKA-Yunan Cuntası birlikteliğinde yaşıyor dediğiniz Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyetine Aralık 1963’ten sonraki ikinci darbeyi yapmalarından, CB Makarios ve sarayın bombalanmasından, Makarios’un öldürüldüğüne dair açıklamalardan, yerine terörist başı Nikos Sampson’un getirilmesinden, Makarios’un BM’deki tarihi itiraflarından ve İfestos Planı gereği Türkleri imha için silahların Türklere çevrilmesinden de zerre kadar endişeniz olmadı ama, Kıbrıs Cumhuriyeti darbelerle yıkılırken de hiç endişeniz olmadı ama, dünyanın baş belaları.

         Oldubitti 186 kararına dayanarak Referandum dahil çözüm planlarını darbecilerin reddetmesinden de hiç endişe duymadınız ama, üstelik saygı da duydunuz ama. Yetmedi tek taraflı  AB’ye sözde tüm Kıbrıs adına üye alınırken hem Türk ortak ne olacak diye hiç endişe duymadınız ama, üstünden  masum Türklere cezalar bir kat daha artmasından da endişeniz olmadı ama. Gerek GK beşleri olarak birlikte, gerek ayrı ayrı ekonomik açıdan, askeri açıdan her türlü desteği sağladınız, tatbikatlar yaptınız. Şımarttıkça şımarttınız, çözümden kaçmasına sebep oldunuz. Saldırganların, masum Türkleri katletmesinde hem çözümsüzlükte hepinizin payı çoktur dünyanın kabusları,  insanlığın yüz karaları, adaletsizler, çıkarcılar, kan emiciler.

         Bir zamanların sloganlarla ortalığı inleten, güya ezilenin yanında ezenin karşısında duran keskin solcuları ve yandaşları, yüz seksen derece dönüşle Emperyal güçlere ne kadar itibar eder oldular, ne kadar boyun eğer oldular, ne kadar saygı ve güven duyar oldular dünyaya güya ayar veren, yöneten, kendi çıkarları için halkları birbirine kırdıran, ülkeleri bir birine düşüren, yerine göre keyiflerince  kendileri saldıran, yüzbinlerce masum insanın ölümüne milyonlarca insanın göçüne, denizlerin cesetlerle dolmasına sebep olan BMGK’de dünyanın belası beşlinin ve onların güdümündeki örgütlerin Tanrı kelamı zannettikleri adaletsiz kararlarına, taraflı tutumlarına hem dayatmalarına? Hayret.

         BM biatçılarının, Rumlarla birleşip yama olmaya can atanların Pile yolu inşasına Rumlardan hem BM’den fazla canları sıkıldı, sebebi Rumlar’ın hem BM’nin canını sıktık, Tanrı kelamı! BM kararlarına uymadık diye. Bir parti başkanı BMGK gibi Türk tarafını suçlamaya çalıştı ama lafı evirdi çevirdi  söylediğini kendisi de anlamadı. GK beşlisinin birbirleriyle husumetli olduğu ancak Pile yolu konusunda birlikte hareket ettiklerini belirtip bundan mana çıkarmaya çalıştı. Partinin yetkilisi Pile olayı provokasyondur, dünyadaki itibarımız sarsıldı dedi.

          Yahu, 60 yıldır koskoca Cumhuriyet ortaklığımız işgal edildi-ettirildi, haksız cezalarla cebelleşiyoruz, boyun eğdiğiniz taraflarca  da işgal meşruya dönüştürüldü umurunuzda olmadı şikayet etmezsiniz da, işgal edilen ortaklığımız yanında devede tüy bile olmayan hem de ülkemizde insani amaçlı yolun inşası için Rum yanlısı güçlerin engel çıkarmasına, suçlamasına hem Rumların yaygarasına katılırsınız? Bu taraflı güçlerin ve güdümündeki zavallıların nazarında sorun itibarımız değil teslim olmadığımızdır. İtibar, boyun eğmeyen dik duran, haklarını sonuna kadar savunan halkların itibarı asla sarsılmaz aksine katlanır. Efendinin dediği gibi değildir. Kıbrıs Türk Halkı en büyük itibara sahiptir ve bunu yıllardır taşımaktadır. Konu ülkelerin itibar dağıtacak halleri yoktur, onlara yabancıdır.  

          Sn başkan, yani siz BM’nin ve GK’nin bu güne kadar Kıbrıs konusunda herhangi doğru ve adil bir kararı olduğunu gördünüz mü? Bütün kararları Rumlardan yana. Yol konusundaki açıklamasını mı savunmaya kalkarsınız, beşi bir oldu diyerek. Eeeeee, o halde 4 Mart 1964’te 186 kararı da doğrudur, münasiptir, yerindedir demek istersiniz? Çoktan doğru kabul ettiğiniz her açıdan gün gibi aşikardır o ayrı mesele. BMGK ta ilk zamandan darbeci işgalci Rum saldırganların her zaman yanında olduğunu, koruyup kolladığını, Türklere karşı çifte standart uyguladığını, suçlulara mükafatı, suçsuzlara cezaları reva görmesinden belli değil mi?

          GK beşlisi 186 kararını 3 aylığına diye birlikte aldılar, birlikte 714 aydır uzatırlar, tükürdüklerini yalarsalar bokun içine batarlar sonrasını temizleyemezler, geri dönemezler diye şimdi birlikte hareket ettiler. Bunların itibarı kalmadı, güvenleri kalmadı, bu zorbalara, bu çıkarcılara güvenip dedikleri dediktir deyip onların bilerek yaptıkları yanlışa ortak olmayın. 186 kararına bir defa olsun karşı çıkın, eleştirin, neden 59 yıl 6 ay oldu hala uzatılır diye sorunuz, zira çıban başı budur. Adil çözüm istiyorsak anahtarı 186’dır. Aksi halde saldırgan darbeciler adanın tek egemeni olmayı siddin sene sürdürecekler, beşlerin çıkarı vardır, teslim olmamızı hep birlikte bekleyecekler. Çözüm arayışını AKEL ile omuz omuza birlikte sürdürmek kararı çok tehlikelidir, teslimiyete gider, alet olmayınız.

         Bazıları BMGK Türk tarafına kızdı, kınadı sert konuştu diye bizi suçlamakta, onlara karşı mı gelelim? Dünya, Türkleri BM gücüne saldırdı diye biliyor, kısacası içimizden bazıları bizi kınıyor, sonuç alınmayan diyaloğa devam diyor, ABD’ye karşı mı çıkalım, savaş mı açalım diyorlar. Yok kardeşim, haklıyız ama madem böyyyük devletler bize suçlusunuz diyor boyun eğelim, emirlerine el pençe divan duralım, teslim bayrağını çekelim, Rum-Yunan’a yama olalım, hem böyyyük ülkeler memnun olsun,  hem komşu, hem siz, dünyalı olalım. Hade madem yapın bir Referandum tez elden. Aha teslimiyet için Birlik-Mücadele-Dayanışma, en kolayı budur eller havaya. Başpapazın dediği gibi, ‘eskisi gibi yaşayalım gardaş gardaş!’, nedir o direnme mücadele falan? Çözümü, AKEL ile omuz omuza ortak hareket ederek bulalım, Referandumdaki gibi! Bunu mu istersiniz? Vay be, endişe eden sadece BMGK değilmiş.

         Rum Meclis başkanı bayan Annita da sürekli Türkiye’ye baskı yapın çağrısı yapıyor dünyaya. Baskı yapın ki adadan çıksın, biz da kılçıksız balık yer gibi bir çırpıda Turkoları yutalım demek istiyor, Cumhuriyeti yuttukları gibi yani. Merak buyurmayın bayan, içimizde de ayni düşünenler var, ama boşuna.