Mecliste dün oyçokluğuyla geçen ve artık Resmi Gazete yayınlanmasıyla yasallaşacak olan “Deprem ve Diğer Doğal Afetlere Yönelik Mali Yardım ve Hazırlık Yasa Önerisi” konusunda Başbakan, bakanlar ve ik...

Mecliste dün oyçokluğuyla geçen ve artık Resmi Gazete yayınlanmasıyla yasallaşacak olan “Deprem ve Diğer Doğal Afetlere Yönelik Mali Yardım ve Hazırlık Yasa Önerisi” konusunda Başbakan, bakanlar ve iktidar milletvekilleri, sürekli olarak açıklama yapıyor, bu önerinin haklı ve faydalı olduğunu anlatmaya çalışıyor… İktidardakilerin, kendilerinin hazırladıkları öneriye övgü yapmaları, eleştirilere karşı savunmaları son derece doğal… Ancak tuhaf argümanlarla halkın karşısına çıkıyorlar… Sırayla herkesin açıklama yapması konusunda hükümette genel bir karar mı alındı yoksa bakanlar, milletvekilleri kendileri mi doğal refleks olarak bunu yapıyor bilemiyorum… Maaş kesintileri ve ek vergilerden kaç para elde edileceği, nerelerde harcanacağı konusunda sürekli olarak açıklamalar yapılıyor, söz konusu öneri sevimli gösterilmeye çalışılıyor. Ne ilginçtir ki bu açıklamalar hiç tatmin edici olamıyor, iktidardakiler açıklama yaptıkça halktan daha fazla tepki geliyor. İnsanımız, iktidardakilerin nasıl bir tasarruf yapmayı düşündüğüyle ilgili bir şeyler duymak istiyor ama o yönde hiçbir açıklama yok… Tabii bakanlar, milletvekilleri sıra sıra açıklama yapacak ya, bazıları daha orijinal şeyler söyleme derdine düşüyor ama maalesef söyledikleri öfkeye neden oluyor… Ben bugün bunların ikisinden söz etmek istiyorum. Birincisi şu; iki bakan, gelen eleştiriler karşısında sendikaları hedef alıp, “Neden sendikaların bugüne kadar okul yaptırmadığını” soruyor… Çok anlamsız bir söz… Neden sendikalar okul yaptıracakmış? Sendikaların görevi mi okul yaptırmak? Güçlü, büyük sendikaların parası olabilir ama o para emekçilerden toplanıyor, yani sendikaların parası yine çalışanların parasıdır ve sendikalar o parayı üyeleri için harcamaktadır. Okul, hastane, sağlık ocağı yapmak sendikaların değil, hükümet edenlerin görevidir. Yıllardır birçok okulun bina ömrünü yitirdiği, riskli olduğu söyleniyor, raporlar çıkıyor ama hükümetler dikkate almıyor, her bölgeye yeni okullar yapmak için bir proje hazırlanmıyor. Birkaç hayırsever vatandaş okullar yaptırmasa, bu ülkede yeni okul da inşa edilmeyecekti. Demek ki neymiş? Bu ülkenin önceliği okullarmış… Nitekim Türkiye’deki büyük depremler sonrası bazı okul binaları boşaltıldı, çocuklara çadırlarda eğitim veriliyor. Başka neye ihtiyacımız varmış? Hastanelere ve sağlık olacaklarına tabii ki… Hükümetler Lefkoşa’ya bir hastane yapamadı, Güzelyurt’ta yarım kalan hastaneyle ilgili bir çözüm üretemedi, Girne’deki yeni hastanenin inşası başlayana kadar herkesin göbeği düştü… Türkiye’deki büyük depremler sonrası ülkemizde bazı okulların yanı sıra bazı sağlık ocakları da boşaltıldı. Başka ne var? Yıllar önce devlet laboratuvarımız yandı, yeni bir laboratuvar yaptırılamadı, bir binaya sığıntı gibi yerleştirildi. Demek ki okullardan sonra başka önceliğimiz neymiş? Hastanelermiş, sağlık ocaklarıymış, devlet laboratuvarıymış… Başka nelere ihtiyacımız varmış? Yaşlı bakımevlerine, huzurevlerine ihtiyacımız var. Uyuşturucu bağımlılarının tedavileri, ‘Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yapılmaya çalışılıyor. Devletin inşa edeceği bir uyuşturucu tedavi merkezine ihtiyacımız var… Bu arada Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi de artık ihtiyaca karşılık vermeyecek durumda, hem bina hem organizasyon açısından, yenisini yapmamız lazım… Siz Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (KIB-TEK) yıllarca yatırım yapmıyor, ekonomik akıldan yoksun işlerle perişan hale sokuyorsunuz… Oralardaki istismarlar, ihmallerle ilgili Sayıştay'ın ve Başbakanlık Denetleme Kurulu'nun raporlarını yok sayıyorsunuz... Dün Dünya Tiyatrolar Günü’ydü… Birçok siyasi bu günü güzel sözlerle kutladı da 24 yıldır başkente bir tiyatro binası bile inşa edemediğimiz acizliğimizi unuttular anlaşılan… Bu ülkede “para yok”/ “kaynak yok” diye çam kese böcekleriyle mücadele edilemedi, ağaçlarımız böceklere yem oldu, kurudu… Daha ne diyeyim? Bu ülkede sözde “para yok” diye yollar delik deşik, araçların çarptığı bariyerler eğri büğrü, büyük sorun olan, kazalara yol açan kavşaklarla ilgili hiçbir şey yapılmıyor… Örnekleri artırabilirim… Demek ki bu ülkenin önceliği bunlarmış, Cumhurbaşkanlığı sarayı ve meclis binası değilmiş. Muhatabınıza önceliklerimizi anlatsaydınız, oraya harcanacak para, bu öncelikli yerlere harcanabilirdi... Hade o yapılmadı, şimdi yasayla halktan deprem yardımı kesmeye hazırlanıyorlar, cumhurbaşkanlığı ve meclis binasına harcanacak para deprem yardımlarına katkı olabilirdi… Bunları duymak istemiyorlar, söylendiğinde tepki gösteriyorlar ama gerçek de bu işte… Bu arada bir milletvekili de söz konusu deprem kesintileri ve vergileri önerisini savunacak diye halkı meyhanelerde para harcamamaya, meyhaneden tasarruf etmeye çağırdı. Çok özür dilerim ama bu da çok anlamsız ve gereksiz bir açıklama… Hükümet edenler hiçbir tasarruf yapmazken ve bundan sonra nereden tasarruf edeceğini açıklamazken, insanların meyhane keyfine lâf etmek çok absürt geldi bana… Biliyor musunuz ki herkes eskisi gibi meyhaneye gidemiyor? Biliyor musunuz ki birçok meyhane fiyatlar düşsün diye “içkini kendin getir” uygulaması yapıyor, yalnızca meze ve kebap parası alıyor? Sanki de bütün halk işi gücü bıraktı da gece gündüz meyhanelerdedir. Yok öyle bir şey. Üstelik buraları da insanların ekmek paralarıdır, oralarda da emekçiler çalışıyor, hedef göstermek de neyin nesi? Bu ülkede o kadar zararlı şey varken, meyhaneleri günah keçisi yapmak sanırım hedef şaşırma/ gündem değişme amaçlı bir davranıştır. Yani diyeceğim o ki; yaptığınız maaş kesintilerini ve ek vergileri haklı çıkarmak için acayip açıklamalarda bulunup halkı daha fazla öfkelendirmeyin. Yapacağınız o kadar iş var, onları yapmıyorsunuz, bu toplumun öncelikli ihtiyaçlarını yok sayıyorsunuz, tek tasarruf maddesi açıklamıyorsunuz sonra da bize hikâye okuyorsunuz… Boşuna konuşup da insanları sinir etmeyin lütfen…  

28 Mart 2023