KKTC’Yİ YAŞATMA CEHDİ ÜZERİNE… Her gün yarattığımız bir yeni olay nedeniyle devleti yeterince oluşturamadığımızın ispatına elliyoruz.
Bunlardan bir tanesini geçenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba...
KKTC’Yİ YAŞATMA CEHDİ ÜZERİNE… Her gün yarattığımız bir yeni olay nedeniyle devleti yeterince oluşturamadığımızın ispatına elliyoruz.
Bunlardan bir tanesini geçenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy seslendirdi. “Devletin kadrolarının boş olduğunu bu nedenle ek mesailerin artığını” söyledi. Çaresini de yine kendisi önerdi: “Vardiyalı sisteme geçmemiz gerekir” dedi. Nedenini de şöyle izah etti: “Devlette 10 bin küsur kadrolu iş vardır. Bunların sadece 5 bini dolu. Bu nedenle ek mesai durumu ortaya çıkıyor…” ve anomalinin çaresini yine kendisi önerdi:
“EK mesai mi vardiya usulüne geçmek mi doğrudur? Bana göre vardiyaya geçilmeli.”
YANİ NE? Devletin giderler hanesindeki kamu maliyesini artırmadan mevcut kadroları kendi içlerinde yeninden organize etmek.”
Ki Sn. Taçoy’a göre devlette 10 bin kişilik kadrolu iş vardır ve işgücü sıkıntısını devlet de çekmektedir.
Nitekim Tarım, turizm, inşaat, sektörlerinde çalışacak eleman bulamıyorlar.
Yine Sn. Taçoy’a göre KKTC’de çalışan nüfus 3 yüz binin üzerindeymiş.
Denecek ki yakınılacağına eğer sorunlarla çareler biliniyorsa neden çözüme gidilmiyor?
ÇÜNKÜ benzer açmazlarla çelişkiler de özel sektörde sergilenmektedir. Nitekim biz zaman zaman mesela
Afrika’dan ülke üniversitelerine gelen öğrencilerin hemen her alanda ucuz ve kayıtsız işçiler olarak çalıştırdığından yakınmaktayız da bildiğimce devlet bile “iş yapacak eleman bulamadığından” yakınmakta. Yani çoktan beridir sapla saman birbirine karışmış neyin doğru neyin yanlış olduğu anlaşılamıyor! ***
DEVLETİ kurduktan hemen sonra ve henüz kendi içimize kıvrık olduğumuz yıllarda da böylesi sorunlarla sıkboğaz olmaya başladığımızda bu kez de gelişmediğimizin vurgularında hep şunu yazıp söylüyordum:
“BU ülkede eğer şu kadar öğretmene daha ihtiyaç varsa bir yedincisi fazla olacaktır. Keza ötesi devlet dairelerinde de artık yığın haline gelmiş memurlar nedeniyle gizli işsizlik söz konusu olmaktadır! Ötesi tüm sektörlerde durum farklı değildir. Hatta gün gelecek “iş aş” kısaca yaşamak için gerekli olan “para aslanın ağzında” olacaktır çünkü “nüfus artışı ile ülke gelişimi” ayni paralelde seyretmediği gibi yarın da bu toplumsal anomali daha çok büyüyecektir!.. ***
BU SORUNLA ilintili pek çok yan sorunlar artar ve artık yetişmekte olan gençlerin üniversitelerden mezun olanların işe aşa uzanmaları daha bir imkânsızlaşırken diğer yandan “işe göre eleman bulmanın da mümkün olamayacağı sıkışıklıklar içinde olduğumuz muhakkaktır.”
NİTEKİM ülkedeki öğrenci kimlikli “Afrikalıların” hemen her yerde bitmelerinden şikâyet etmiş olsam da “işveren durumundaki “kahvehaneci” bile yanında çalıştıracak eleman bulamadığından son çarede bu siyahi öğrencilerden yararlanmaktadır.
PEKİ çare? Sn. Bakan Taçoy işte o çareyi kendi yetki ve sorumluluk alanında devlet dairelerinde “vardiya usulüne geçilmesi” önerisi ile formüle ederken tabii ki “ya ötesi, ötekiler” soruları da cevap bekleyecektir. Öte yandan:
***
TANINMAMIŞ devlet olsak da artık sürekli güneyden kuzeye geçen Rum müşterilerimiz vardır ve komşularımız için kuzey arka bahçeleridir.
BU olayı çok önemsemeliyiz. Çünkü bir yandan da bu “karşılıklı” geçişler Kuzey’deki “varlık” rüştümüzün ispatı olmaktadır. Üstelik Kuzey’in mutlak ve değişmeyecek sahibi olduğumuz gerçeğiyle kabulünde. Ki “tanınmamız” artık bir tık ötedeki Güney’i de zorlayan son kerteye dayanmıştır.
BU NEDENLE “yeni bir devlet yapılanmasına” tabii ki bugünkü daracık sınırlarımız içindeki siyasi ve ekonomik keyfiyetimizle değil, dünyasallığı da kapsamına alacak mesela Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gibi siyasi örgütlere tam üye olarak kabul edileceğimiz reformları gerçekleştirerek hazırlanmamız, bundan ötesi “plan ve programlarımızı bu ilkeselliklere uygun gerçekleştirmemiz gerekir. Ancak: ***
“DİKKAT” DİYORUZ: Ve yukarıdaki söylemlerimize, tüm iyi niyetli temennilerimize, tanınmamızı sağlayacak siyasi argümanlarımıza karşın “fakat nasıl bir imajla tanınmışlık” sorusuna da bugünden cevap vermeliyiz. Ki “bugün” dediğimiz yerde ne vardır bilir misiniz? “Esrar, fuhuş, kumar, kara para aklamaları.”
BU konudaki tanığımız kimdir? Bizatihi günlük haber ve yorumları ile medya. Açıklamalarıyla devlet. İllegal vakalar peşinde koşturan emniyet güçlerimiz…
Dolayısıyla nedir dünya aleme yansıttığımız imajımız? Yine şu “yukarıda” saydıklarımız değil mi?
BU NEDENLE TEDİRGİNİZ! İmajımız hatta geleceğe yönelik yürüyüşümüz sağlıklı değil. Bir yandan ülkenin arazi ve arsalarını ha bire Yahudilere, Ruslara satarken öte yandan gitgide daha kozmopolit bir ülke oluyoruz.. Her ne kadar bu gelişme buzlu camın ardından güzel gözükse de asıl olması gereken yine de “KKTC devletinin prestijdir…”
BU sorunlara konulara devam edeceğim diyerek koyuyorum noktayı.
***
KISACA TAKILDIĞIM: (GENE YOLLARA DÜŞTÜ!”) Haberi işittiğimde “E bu kadarı da olmaz ama” dedim kendime. “Sn. Cumhurbaşkanımız Tatar 5 günlük ziyaret için İngiltere’ye gitti.” Zaten ülkede durduğu yok. Çat orada çat burada!
EĞER Dışişleri Bakanı olsaydı “KKTC’yi tanıtma yollarında terliyor” diyecektik. Haklı davamızı anlatmak yollarında ayak basmadığı yerin kalmadığını dikkate aldığımızda “Helal olsun kendimizi tanıtmaya, sorunlarımızı, siyasi davamızı anlatmaya ihtiyacımız vardır” diyecektik zaten söylüyoruz..
Fakat ziyaret ettiği herhangi bir ülkeden geri gelip daha ayağının tozunu bile silkelemeden “Yallah bismillah ve hemen anında dışa yolculuk” artık tuhaf olmaya başladı.
KALDI ki daha geçen hafta İngiliz ve Kanada Yüksek Komiserleri ile görüşmüş “Adamlarda hiç değişiklik yok bu nedenle yeni bir ufuk görmüyorum” açıklamasıyla sukutu hayale uğradığını belirtmişti. Ardından hemen alın size hem de 5 günlük İngiltere yolculuğu!
Alışılmadık bir Cumhurbaşkanı alışamadığımız bir görev anlayışı. İnşallah bu seyahatleri hayırlara vesile olur!