Rum ortak, Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyetini ENOSİS için silah zoruyla yıkacak, Türk ortağı silah zoruyla ortaklıktan atıp devletten kovacak, saldırılarla katledip 103 köyden göç ettirecek, adanın yüzde üçüne sıkıştıracak, ambargolar altında, seyahat yasağı koyacak, işine gücüne, tarlasına, bahçesine,  davarının başına, devlet dairelerine gidemeyecek, gitmek isteyenler bir daha geri dönemeyecek, yoldan belden kaçırılıp kuyulara atılacak, BM’nin müdahalesi beklenir asayişin düzenin yeniden sağlanması istenirken, Türkler yıllarca gettolara kapalı en zor şartlarda, yarı aç çoğu zaman AÇ ve yarı çıplak ölüm, korku, endişe ve keder içinde ilkel bir yaşama maruz kalır üstünden saldırılara uğrarken, yetmedi medet umduğu BMGK tarafından 4 Mart 1964’te 186 sayışlı hukuk dışı taraflı oldubitti güya 3 aylığına geçici haksız kararla cezalı hale sokulması ve cezalandırılması beklenen saldırganlara Kıbrıs Cumhuriyetinin teslim edilmesi, tek egemen sayılması akabinde Rum saldırılarının katlanarak sürmesi, ve yine tek hedefleri olan ve adayı kana bulayan ENOSİS’e ulaşmak maksadıyla Yunan Cuntası eşliğinde 15 Temmuz 1974’te sözde Cumhuriyete ve Başkanına, CB sarayına tanklarla toplarla ağır silahlarla yüzlerce EOKA’cı ve Yunan askeriyle yapılan darbede CB Makarios’un katledildiği açıklaması, yerine terörist Nikos Sampson’un atanması, Kıbrıs Helen Cumhuriyetinin ilan edilmesi, ölümden kurtarılan Makarios’un BMGK’de yaptığı tarihi itiraf ortadayken, Garantör Türkiye’nin meşru müdahalesiyle Kıbrıs’ta yarım asırdır barış ve huzur ve asayişin sürdüğü gerçeğine rağmen, RUM-YUNAN’ın Cumhuriyete iki kere darbe yaptığı ancak ceza yerine mükafatlandırıldıkları da dünya önünde aşikar iken, BM’nin Referandum dahil tüm çözüm Planlarını reddetmesine rağmen, Türk ortağın yok sayılarak 1 Mayıs 2004’te, daha büyük haksızlık ve taraflılıkla yine Türk ortak saf dışı bırakılarak güya Tüm Kıbrıs adına Güney Kıbrıs Helen yönetiminin AB’ne alınması sonrasında Rumların çözüme hiç yanaşmaması, Türkler ise çözüm Planlarına evet dediği halde cezalarının katlanması, hala cezalı tutulması, Rum darbeci saldırganlar ise tekrar yıktıkları sözde Cumhuriyeti ellerinde tutmaya devam etmesi, bunun çözümsüzlüğün en büyük sebebi olduğu halde hala BM ve AB tarafından bilinçli şekilde gözden kaçırılması, umursanmaması ve ayni yanlışların sürdürülmesi karşısında Türk ortağa başka bir seçenek bırakılmaması sonucu eşit egemenlik eşit iki devletlilik yan yana bir çözümü ortaya koyup savunması, gelinen noktada gerçek kalıcı ve adil bir çözüm en gerçekçi bir çözümdür Sayın Bayan  GUELLAR.

         Saldırgan darbeci Kıbrıs Cumhuriyetini yıkan Rum tarafının çözümden kaçmasına sebep haksızca korunup kollanması gün gibi ortadayken, eşitsizlik üzerine kurulu suçluların değil masumların cezalandırıldığı da aşikar iken böyle bir ortamda ve böyle bir zeminde ortak zemin hem adil bir çözüm bulunması mümkün değildir, meğer ki Türk tarafı teslim bayrağını çeksin, saldırganlara biat etsin, Cumhuriyet ortaklığından feragat etsin. Çözümsüzlüğün başlıca sebebi 186 sayılı karar olduğu açıktır, bu karara dayanarak AB’nin de saldırganları üyeliğe alması çözümsüzlüğü kat be kat artırmıştır, Türklere yapılan haksızlıklar da bardağı taşırmıştır. 3 aylık diye alınan 186 sayılı karar çözümün önündeki engel olması dolayısıyla 60 yıl 3 aydan beri ( 723 ay ) uzatılıyor Sayın Bayan. AB’ne üye alınması ise çözümsüzlüğe kör düğümü atmıştır. Kıbrıs konusunda BM ve AB kararları, tutum ve tavırları ADALETSİZLİK üzerine kuruludur. ADALET VE GERÇEKLERİ bulunuz bayan GUELLAR, cesaret lütfen.