KKTC aslında, olmayan şeylerin varmış gibi gösterildiği bir yoklar cennetidir…

    Olmayan şeyi varmış gibi göstermek ve onun üzerinden propaganda yapmak da büyük meziyet aslında…

    Siyasilerin, özellikle de siyasi yöneticilerin, devlet ve hükümet yetkililerinin açıklamalarına, demeçlerine bir bakın isterseniz.

    Onları dinlerken, KKTC’nin sorunsuz, her şeyin düzgün gittiği, insan odaklı, refah bir ülke olduğunu sanırsınız.

    Ancak onların söylediğiyle gerçeklerin hiç alakası yok.

    Göstermelik etkinlikler, parlak sözler, palavralarla, sahte bir dünya sunuyorlar bize.

    Yönetenler böyle yapar da vatandaşlar yapmaz mı?

    Maalesef çok sayıda kişi, statü gösterisiyle, göstermelik sahte hayatlar yaratmaya çalışıyor…   

    Sembollerle statü arama, olmayan statüyü varmış gibi gösterip hava atma meselesi ciddi bir soruna dönüştü, işte “sahte diploma” olayı da bunun bir parçasıdır.

     Bir saatte diploma sahibi olup statüsünü ve gelirini artırma isteği, hastalığa dönüşen “olmayan şeyi varmış gibi gösterme” çabasından kaynaklanıyor.

    Neyse, konuyu fazla dağıtmayalım ve meselemize gelelim.

    Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın Eğitim Bakanlığı’yla ilgili haklı bir tepkisi vardı bugün.

     Sendika, Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği “Mesleki Teknik Eğitim Fuarı”na tepki gösterdi, çünkü bu fuarla bakanlık aslında “mesleki teknik eğitime” önem verdiğini göstermeye çalışıyor.

     Ancak gerçek böyle değil, mesleki teknik eğitime normalde hiç önem vermeyen, katkı yapmayan, talepleri karşılamayan bakanlık, şovla imaj sağlamaya çalışıyor.

     Yani ortada tam bir samimiyetsizlik var.

     Geçen yıl da yapılmış bu fuar ama sonrasında yine mesleki teknik eğitim için hiçbir çaba ortaya konulmamış.

     Geçen yıl da bakanlığa bu fuarın yarattığı birçok sorunları anlatmışlar; öğrenciler açısından riskler barındırdığını, verimsiz olduğunu, öğrencilere ve eğitime katkı sağlama amacına hizmet etmediğini, şovdan öteye geçmediğini söylemişler.

     Meslek öğretmenleriyle yapılan toplantılar sonucunda bakanlığa yaşanan tüm sıkıntılar iletilmiş.

    Ayrıca, sendika öğretmenlerle birlikte bunları aşacak öneri ve tedbirleri içeren bir protokol hazırlanmış.

    Ancak bakanlık bu protokolü imzalamayı kabul etmemiş, geçen yıl yaşanan sorunlar yokmuş, hiç olmamış gibi hareket etmiş, çünkü bakan “ben yaparım olur” zihniyetindedir ve şovdan vazgeçmek istemiyor.

    Tüm dünyada en çok önem verilen ve en çok desteklenen okul ve eğitim türü olan “mesleki eğitim”, ülkemizde önemsenmiyor. Bu eğitimle yetişecek elemanlara çok da ihtiyacımız olduğu halde.

    Gerçi genel olarak eğitim sorunlara boğuldu ama mesleki eğitim tamamen ihmal edilmiş durumda.

   Mesleki teknik okullarına yıllardır yatırım yapılmıyor, önemsenmiyor ve bakanlığın, hükümetin bu duyarsızlığı nedeniyle, halkın gözünde de hiçbir zaman iyi bir yere oturmamıştır.

  Sendika anlatıyor; okullarımızın atıl durumda bırakıldığını, mesleki eğitimin gözden çıkarıldığını haykırıyor. 

   Mesleki tekniğe bağlı okullarımızın okul binaları eskidi, bakımsız durumdadır.

   Atölyelerdeki birçok teknik teçhizat ve aletler 60’lı, 70’li yıllardan kalmaymış.

   Atölyeler, birçok bölümde teknik, teçhizat ve alet bakımından çağ dışı kalmış.

   Buraları, öğretmenlerin ve okul idarelerinin özverileri ile çalışır durumda tutuluyor.

   Atölyelere bir yıl boyunca malzeme alımı için ayrılan bütçe yetersiz ve komik kaldı. Örneğin bir elektrik bölümüne bakanlık tarafından verilen bütçe ile bir top kablo ancak alınabiliyormuş.

    Okul idareleri ve bölüm öğretmenlerinden bu komik bütçelerle bir yıl içerisinde yapılacak tüm eğitimlerin malzeme ihtiyacını karşılamaları bekleniyor. Tam bir saçmalık…

   Meslek okullarının yapısında en önemli unsurlardan biri olan atölye şefliklerinin, yıllardır kadroları açılmamış ve atanma yapılmamış. Bu görevler yasa dışı olarak öğretmenlere veya müdür muavinlerine verilen ek yüklerle çözülmeye çalışılıyormuş.

   Tüm bu eksiklikler ve sıkıntılar ortada dururken, eğitim bakanının fuarın ek yükünü de öğretmenlere, okul idarelerine ve okul bütçelerine yükleyerek şov ve reklam yapmaya çalışması tepki çekiyor.

     Sendika diyor ki; “Odalardan ve paydaşlardan elde edilen kaynakları mesleki eğitimin gerçek ihtiyaçlarına aktarmak yerine amacına hizmet etmeyen, okullarımıza ve öğrencilerimize hiçbir katkısı olmayan, sadece ‘dostlar alışverişte görsün’ mantığıyla yapılan bu ‘fuar şovuna’ aktarmıştır.”

    İşte böyle; sen mesleki eğitim için hiçbir şey yapma, resmen oraları ihmal et, yok say, işlevsiz, verimsiz hale getir, sonra da “fuar yapıyorum” diye poz sat, şov yap…

    Hep böyle olmuyor mu? Tüm imkansızlıklara, altyapı eksikliğine rağmen iki gün tam gün eğitim ısrarı da bu anlamsız inadın bir sonucu değil midir?

     Çadırlara, konteyner sınıflara, yokluklara mahkûm edilmiş bir eğitim sistemimiz varken, şovla “her şey tamam” imajı verilmeye çalışılıyor, olmayan şey varmış gibi gösterilmek isteniyor.

    Yüksek öğretim “sahte diploma”, “rüşvet”, “sahtekarlıkla hesaba para geçirme”, “yolsuzluk” ile sarsılırken, bir üniversitede baş gösteren skandalların başka üniversitelerde de olduğu iddiaları varken bunlarla ilgili hiçbir sorumluluk hissetmeyenlerin, ilköğretim ve orta eğitimin sorunlarını çözmekten aciz olanların, her şey tamammış gibi şov peşinde koşması gerçekten de sinir bozucudur.

   Olmayan şeylerin varmış gibi gösterildiği “yoklar cennetine” ya da aslında bu “cehenneme” katlanmak çok zor…