Doğanın en büyük düşmanının insan olduğu gerçeği, dün bir kez daha suratımızın orta yerine tokat gibi çarptı.
  Aşırı sıcakların etkisini oldukça yoğun gösterdiği bu günlerde, sosyal medyada dönen “Kanlıköy   Barajı’nda su seviyesi çok azaldı, balıklar tehlikede” söylentilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek için dün iş arkadaşım Serhat Kalın ile birlikte Kanlıköy Göleti’ne gittik.
  Gittik ve karşılaştığımız manzara karşısında donup kaldık!
  Koskoca baraj tamamen kurumuş, etraf ölü balıklarla doluydu.
  Nutkumuz tutuldu, gözlerimiz doldu ve birbirimize bakarak “olamaz” dedik.
  Ama maalesef olmuş…
  Kurumuş yerde nereye baksak ölü balıkları görüyorduk.
  Etrafta tam anlamıyla bir ölüm sessizliği vardı.
  Yüzlerce irili ufaklı balık can çekişe çekişe telef olmuştu. Dehşet verici bir manzaraydı.
  Yaşadığımız şokla birlikte çekimlerimizi yaptık ve tam ekipmanlarımızı toplarken araçla bir kişi yanımıza geldi ve sohbet etmeye başladık.
  İkinci şoku da o anda yaşadık zaten.
  Adam bize barajın kendiliğinden kurumadığını, suyun köylüye su hizmeti sağlamak amacıyla kullanıldığını söyledi. Hatta o noktaya “vanaları kapatmak için” geldiğini de aktardı.
  “Niye böyle bir şey yaptınız?” sorusuna ise “Ben daha önce uyardım, barajdan su çekimini durdurmanız gerekir, yoksa tüm balıklar ölecek dedim ama beni dinlemediler, yapacak bir şeyim yok” diyerek yanıt verdi.
  “Bile bile kim nasıl böyle bir talimat verebilir ki?” diye sorduğumda ise aldığım yanıt beni daha da dehşete düşürdü. Talimatı köyün muhtarı vermiş meğerse.
  Muhtarla daha sonra muhabir arkadaşımız Ahmet Karagözlü görüştü ve bu felaketin nasıl meydana geldiğini öğrendi.
  Doğruymuş, su köylüye hizmet sağlamak için kullanılmış. Hem de son damlasına kadar.
  Yüzlerce balığın telef olması pahasına!
  Akıl alır gibi değil!
  Bir de diyor ki barajdaki balıkları önceden aldırtmaları gerekirmiş, ancak aldırtamadıkları için balıklar da ölmüş.
  E yok napacaklardı, evrim geçirip susuz sizi mi bekleyeceklerdi?
  “Balıklar için hepimiz perişanız” diyor bir de muhtarımız!
  Ve bakın daha neler neler diyor:

“Balıkların 3-5 gün önce barajdan çıkartılması gerekirdi ama maalesef aşırı sıcakların da etkisiyle su bir anda çekilme gösterdi. O kadarını tahmin edemedik, öngörüde bulunamadık. Bu yüzden olan barajda kalan balıklara oldu. Aşırı sıcaklardan dolayı su öngördüğümüzden daha önce çekildi. Biz balıklar ‘2-3 gün daha yaşar’ dedik ama aşırı sıcakların etkisiyle maalesef buharlaşma oldu. Sonuçta 50 derece sıcakta o suyun buharlaşıp uçmaması mantıksız. 2-3 günlük öngörümüzde yanıldık maalesef”

Nasıl yani? Şaka herhalde bu söyledikleri!

2-3 gün daha yaşadıktan sonra mı öleceklerdi yani?

Zaten aşırı sıcak, bir damla kalan suyu da buharlaştıracak. Bir damla suyu orada bırakmak ve yüzlerce balığın feci şekilde telef olmasını önlemek bu kadar mı düşünceden uzak olabilir!
   Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir sorumsuzluktur anlamış değilim.
   Muhtar aynı zamanda biyolog, doğa bilimci yoksa Limnoloji uzmanı mı yoksa? Böyle bir kararı oturduğu yerden nasıl verebilir? Hangi yetkiyle bu öngörülerde bulunabilir?
   Ha, muhtar işin uzmanıysa da eğer bilsin ki başarılı bir uzman değil. Tavsiyem de yapmasın bu işi.
   Kusura bakmayınız ama bu yaptığınız tam bir çevre katliamı!
   Bu ülkenin Çevre Bakanlığı yok mu?
   Eğer varsa bu konu mutlaka soruşturulmalı ve bu katliamın sorumluları cezalandırılmalıdır.