Parantez açalım, CB Sayın Tatar, özel temsilci bayan Cuellar’a 1963 AKRİTAS,  1974 İFESTOS Türkleri imha planlarının önüne koyunuz, 1974 ikinci darbeyi, Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilanını hem CB Makarios’u öldürdüklerini yerine de terörist başı Nikos Sampson’u atadıklarını, Garantör İngiltere’nin Makarios’u kaçırıp kurtardığını ve kendisini adaya gönderen o GK beşlisinin huzurunda neler söylediğini de mutlak surette aktarmanızı istirham ederim, zira bayanın da diğerlerinden farklı gerçekçi ve adaletli olabileceği, tepedekilerin istekleri dışına çıkabileceği ihtimal dışıdır.

         Helal olsun sana baba Yaşar BEEHİÇ, senin gibi mükemmel bir futbolcu yetiştirdin. Aziz Behiç, Kıbrıs Türk halkının gururu ama öncelikle Gazi Mağusa’mızın Türk Gücümüzün övünç kaynağı. Yaşar Behiç namı diğer Yaşar mikro 2, Galliga’lı, Necat’lı, Raif’li, Kaleci Mustafa’lı, bendeniz Fikret Şanal EMİNO’lu, Ramadan, Tecel, Bulli, Önder NAATIK, Adil Alkan, Mahir Çayan, Dokuz, Arap Ali, Dinçer Hoca, Alpay gibi efsane futbolcular arasında yetişmiş ve A takımda çok başarılı maçlar oynayan Yaşar, 1972 ES ES Eskişehir efsane takımıyla Eskişehir’de oynadığımız sahanın tamamen kar olan maçta da çok başarılı olmuştu. İki iki biten maçta golleri Necat ve ben atmıştık. İki sezon dünya kupalarında da oynayan Aziz, babası neredeyse her sene Kıbrıs’a geldiğinde mutlak buluşuruz, Aziz’i sorarım anlatır, bazı önerilerimi de iletirdim Aziz’e. Tekrar geldiğinde söyledim derdi. Yaşar’la anne babasıyla ailesiyle uzun yıllar karşı komşuyduk. Tebrikler Yaşar, Aziz, nice başarılar.

          Asgari ücreti ve maaş artışlarını geri alın, eskiye dönelim daha iyi. Zira, fahiş zamlar tsunami gibi düm düz etti maaşları. İniş aşağı freni patlamış araç misali önlenemeyen yeni zamlar, 6 ay olmadan yalnız maaş artışlarını değil olduğu gibi maaşları yutacak. Son 6 ayın harcamaları da  veresiye defterine yazılacak. Zira, maaşlara yapılan artış geçmiş 6 ayın hayat pahalılığıdır. Şimdi tekrarlanan, karşılığı alınmadan ekstra zamların ödenmesi meselesidir, ve bu zamlar sürekli vatandaşın 6 ay önünde seyretmektedir ki, vatandaşın iki yakasının bir araya gelmesi de asla mümkün değildir.

         Aylardır Sosyal Sigortalılar indirimli ilaca ulaşamadı, Reçete olayı sonucunda çanak sigortalıların başında kırılmıştır, bu sürede Devletin zararı da kapanmıştır umarım sigortalıların ensesinden.

         BMGK, daima olduğu gibi Türk tarafına sormadan bilgilendirmeden sözde Barış Gücü süresini bir yıl daha uzatmıştır. Bin yıl daha uzatsa Türkleri çökertip Rumları ENOSİS’le buluşturamayacaktır. Varsın Rumların yüzü gülsün, zira bu uzatma kararıyla Rumların yıkık Kıbrıs Cumhuriyeti egemenliği geçici de olsa sürecektir. Taa bakalım GK beşlisi ne zaman adaletle ve gerçeklerle tanışacak? Slovakya ile Çekya ne zaman birleşecek? Madem Slovakya elçisi yıllardır aksatmadan her ay toplantı yapar iki ayrı halkı birleştirmek için o kadar yanıp kavruldu, İnşallah onları da birisi çıkar da birleştirir. 

         Önce şu Rum mallarından söz edelim. Evet, Kuzey Kıbrıs’ta Rumların tapulu malları vardır. Uluslararası alanda da geçerlidir. Güneyde de Türklerin tapulu malları vardır, ayrıca Evkafın tapulu malları da. Bunlar da Uluslararası alanda geçerli, geçerli ama öyle Rum mallarına gösterilen ilgi gösterilmiyor, sözü bile edilmiyor. Sömürge döneminde İngilizler birçok Vakıf malını özellikle Maraş’ta yasa dışı olarak Rumlara devretti. Vakıf malları Uluslararası alanda satılamaz devredilemez. Kuzeyde  Devletimiz Rum mallarının sorumluluğunu üstlendi, koçan verdi, kiraladı vs. Türkler, üç defa göç ettirildi, her defasında malları talan edildi yakıldı yıkıldı. Rumlar ilk kez 1974’te göç etti kendi suçlarından, savaşa da sebep oldular o ayrı. Bakın, Türkler 1955’lerde, 1963’lerde, 1974’lerde silah zoruyla göç ettirildiğinde ne katledilen canları, ne talan edilen malları, ne gettolara kapatılıp ablukaya alınmalar,ı ne çektiği ezgi cefaları korkuları endişeleri hiçbir Uluslararası kuruluşun gündemine gelmedi, sesleri çıkmadı, umurlarında bile olmadı, beş kuruşluk yardımları da olmadı, maddi manevi tazminat da söz konusu olmadı. Tamamen masum insanlarımıza yapılan katliamları görmezden geldiler. Bunların faillerine Rum-Yunan’a ceza, baskı yaptırım koymadılar tam aksine mükafat verdiler, koruyup kolladılar da.

       Halen şimdiki durumda Rumların en önemli kozu Kuzeydeki mallarıdır. Diğer bütün yasa dışı isteklerini dış güçlerin desteğiyle elde etmiş durumdalar, en önemlisi sözde Kıbrıs Cumhuriyetine tek başlarına sahip olmaları, işgalde tutmalarıdır. Eeee yani, Uluslararası alanda Rum tapularına dokunulamaz da Türk canlarına hem mallarına dokunmak mubah mıdır? Rum tapuları, 1959-60 Uluslararası Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarının da üzerine nasıl çıkabilir, da Cumhuriyetin eşit kurucu ortağı olan Türklerin ortaklığı bir çırpıda Mahkeme kurulmadan bu kuruluşlar tarafından oldubitti yargısız infazla hukuk dışı siyasi tek taraflı ucube bir kararla Kıbrıs Cumhuriyeti Uluslararası Kuruluşlar, saldırgan tarafa darbelerle yerle bir ettiği ve 60 yıldan beri işgalinde tuttuğu ortaklık Cumhuriyetini ne sıfatla ve ne hakla onaylayıp teslim edilebilir?

          BMGK, Kıbrıs sorununu 4 Mart 1964’te karara bağlamıştır kendi çıkarlarına göre. Mesele bu zeminde yıllarca görüşüldü, sonuç alınamadı. 3 aylık diye alınan bu 186 kararı 719 aya ulaşmıştır. Rumlar, sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin tek sahibi olarak hareket etmekten zerre sapmamaktadır. Bizim Ortaklık haklarımızı tamamen inkar etmekte, tabii destekçileri de. Kısacası çökmemizi bekliyorlar, dış baskılardan hem içimizdeki kargaşacıların işbirliğinden. Bu Uluslararası Kuruluşlar her nedense taraflı tutumlarını ısrarla sürdürmekten çekinmezler, bile bile suçluların yanında yer alırlar. Türk Halkını, Rum malları üzerinden çökertmek için kolları sıvadılar hep birlikte. Eee hani be gardaş Türklerin hakları, durup dururken uğradığı katliamların, göçlerin hem 60 yıllık zulmün ve tüm mağduriyetlerin  hesabı? Rumların, Türk Halkına yaptıkları, Kıbrıs sorununu anası Yunan’la birlikte yarattıkları, bütün çözüm planlarını reddettiği açıkça ortadayken bu kuruluşlarca saygı görmesi, desteklenmesi Türkler için ne denli sinsi hesaplar içinde olduklarını göstermektedir. Bizim de bunu göğüslemek için gerekli tedbirleri almamız kaçınılmazdır.

         Bakınız bay Hristodfulidis, Türkiye’nin işgali! Sona ermeli diyor. Dili sürçtü galiba, yahu siz 60 yıldan beri darbelerle yıktığınız Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyetini, Cumhuriyet maskesi altında Türklerin ortaklığı üzerine çökerek Kıbrıs Helen Cumhuriyeti olarak işgal etmektesiniz. Bu durumun çözümün yegane engeli olduğunu bilmezden mi gelirsiniz? Türkiye meşru müdahaleyi yapmasaydı bu gün Kıbrıs Cumhuriyetinin sözü bile edilmeyecekti bunu da bilmiyor olamazsın, Cumhuriyeti yıkıp yerine ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni dünyaya ilan ettiğinizi unuttunuz? Yeniden birleşmek, yarım kalan ENOSİS’in tamamlanması demektir, hele Türkiye Garantisi yoksa. Bu fırsatı asla vermeyeceğiz. Ne kaldığı yerden ne kıytırık Federasyon ne görüşmelerde Avrupa’nın etkin katılımı, fırsatları teptiniz, geçti bitti.  Yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ta, ülkenin tüm olanaklarının değerlendirilmesine de izin verecekmiş diyor PATRON, bakın bakın sanki Cumhuriyet sadece kendilerinin, duydunuz mu yamacılar?

         Bir köşe yazarımız da, Sn Guterres’in kişisel temsilcisi bayan Cuellar’ın başarılı olabilmesi için   ABD’nin desteğini alması ve bu takdirde taraflara dayatmalar yapması şarttır dedi. Be arkadaş, hala Türk tarafına baskı yapılmasından bahseden. 60 yıldır yapılıyor zaten, cezalı ambargolu izoleli az mı gördün yoksa? Daha da fazlasına müstahaktır mı diyorsun? Ne yaptı da cezalıdır, neden daha fazla baskı, suçu ne? Haa ilk baştan teslim bayrağını çekmeliydik, yamalanmayı itilip kakılmayı kabul etmeliydik, ENOSİS’e de boyun eğmeliydik diyorsan o başka mesele bayım. İşte geçmişin önde güya  solcu, Sovyetlerin Lenin’in, Mao’nun sempatinzanları, ABD’nin İngiliz’in Fransız’ın fanatik düşmanları çoktan çark etmişler, şimdilerde bir numaralı Yankici Conici kesildiler.

          Özellikle ABD-İngiltere’nin-Fransa’nın son zamanlarda ne mal oldukları Gazze soy kırımında gün yüzüne çıktığı halde ki Kıbrıs Türk Halkına da yıllardır ayni şekilde davranıyorlar, bunların başı ABD’yi hala güvenli itibarlı bir şey zannederek onun desteğinin alınmasını ve baskı yapılmasını öneriyor. Yahu, bu ABD değil mi 186 kararını İngilizlerle birlikte çıkarttıran ve koskoca İsmet İnönü’yü oyuna getiren hem ortaklığımızı saldırgan darbecilere veren verdiren? Türkiye bizi kolar diye baskı yapan yaptırım uygulayan, suçluların arkasında duran? Gazze’de de boyası bir daha ortaya çıkan? Ey Mücahit Kıbrıs Türk Halkı, bu yanar dönerlerin peşinde sürüklenir eşit egemenlikten Türkiye Garantisinden, Milli Davamızın yolundan sapar geçmişten dersler çıkarmazsak bir daha da bizi ne kurtaran olur ne de yüzümüze bakan. Hata yapma lüksümüz yoktur, denemesi de yoktur, bilesiniz.

         Yazı başlığına değinmeyeceğim, daha güncel konu doğdu. Genel  Sekreter başkanlığındaki CTP örgütü Ledra Palas kapısında ülkemize gelen sn Guterres’in kişisel  temsilcisi bayan Cuellar’ı karşılayıp kendisine  CTP’nin Kıbrıs sorunu konusunda  görüşmeler ve çözüm ile ilgili taleplerini iletti. Daha sonra bu taleplerle ilgili mektup da CTP Vekili sn Toros tarafından  bayan Cuellar’a iletilmek için BMGS Özel Temsilcisi Sergiy Illarionov’a teslim edildi.

          CTP’nin talepleri, Kıbrıslı Türklerin Cumhuriyetteki ortaklığını 60 seneden beri işgal eden darbeci  saldırganların, Kıbrıs sorununu yaratanların, adayı kana bulayanların, çözümden kaçanların,  Referandumda dahi HAYIR diyenlerin de desteklediği BMGK’nin yarım asırdır görüşülen  parametreleridir. Bu parametrelerin sahibi BMGK kimlerdir? Rumlara Cumhuriyetin işgalini 4 Mart 1964’te mükafat olarak veren, tüm Kıbrıs’ın egemeni olarak kabul eden, önce 3 aylığına güya Kıbrıs’ta asayişi güveni ve düzeni sağlayacak diye Mart 1964’te 186 nolu kararı alan, Rumların çözümden kaçmaları sonucu Hukuk dışı kararı uzatmalarla 59 yıl 11 aya vardıran ayni zamanda işgali uzatmalarla  onaylayan, birkaç gün önce bir yıl daha uzatan ve çözümsüzlüğün sürmesine sebep olan miadı dolmuş çıkarcılardır. Referandumda evet diyene mükafat hayır diyene  ceza dendiği halde haftasına saldırganların işgalcilerin AB’ye alınarak mükafat verilmesi, evet diyen tarafa ise cezaların katlanması suretiyle çözüm olasılığına bir darbe daha vurulmuştur. 2017’de Montana’da her şey görüşme masasına  konduğu halde kapıyı vurup görüşmelerden kaçan taraf yine Rum işgalciler-darbeciler olup bunda şimdiki başkanlarının rolü büyüktür. olmuştur. Ne yazık ki CTP lideri, işte bu BMGK kararlarına itibar ederek çözüm-görüşme zemini bellidir diyerek, eşit egemenliği karşıdır.

              60 yıldan beri haksız ambargolarla dünyadan izoleli masum Kıbrıs Türk Halkına hukuk dışı oldubitti siyasi ve taraflı kararla ebedi mahkum etme küstahlığını gösteren BMGK’nin isteklerine ayrıca Rum-Yunan emellerine hizmet eden, eşit egemenlik ve Türkiye garantisini istemeyen, iki kesimli iki toplumlu diye addedilen uyduruk tamamen kağıt üzerinde kalacak olan ve Kıbrıslı Türklerin yama olacağı sonrasında da ENOSİS’e açık kapı olan bu aldatmaca sinsi oyunu, Türk Halkına çözüm diye yutturmaya kalkışan ve Milli Davamıza ters düşen, yolunu şaşıran, Milletimizi arkadan hançerleyen, Rumların hem dış güçlerin umudu, Rumlarla birleşmeye yanıp tutuşan CTP’yi şiddetle PROTESTO ederim. CTP’nin desteklediği adına parametreler denen eşitsizlik üzerine kurulmuş güya Federasyon modeli Türk Halkının sonudur. Düşmanın ısrarla istedikleri bizim için asla hayırlı olamaz. Hele Rumların ve ABD-İNGİLİZ-FRANSIZIN. CTP’nin bu yol kesme mektup verme, arkadan hançerleme gibi gafletleri ilk değildir. Aksi beklenmez zaten. Yazıklar olsun.

         Sen neymişsin be AKEL, neler yaptın bize böyle? Ne kimlik bıraktın, ne Milliyet ne Manevi duygu, hepsini tarumar ettin. Ne büyülü Genelge imiş Ezikiyas Papayuannu’nun 1981 tarihli 2 maddelik Türkleri bölüp parçalama planı, bravo size. Bir de EOKA’cılar hiç utanmadan kalkmış 1974’te hepinizi kesmeye, hem Makarios’a hem Kıbrıs Cumhuriyetine! Darbeye. Belki de ENOSİS’e çoktan ulaşacaktınız içimizdekilerle birlikte güle oynaya. 2 Maddelik o müthiş planı aynen uyguladılar biz de uygulattılar, eksiksiz.