Günümüzde otomobil üreticilerinin önümüzdeki dönemlerde klasik olacağı kesinleşen hatta bazılarının şimdiden bile klasik olarak tanımlanabilecek modeller ürettiklerine tanık oluyoruz…
Ferrari F40,...
Günümüzde otomobil üreticilerinin önümüzdeki dönemlerde klasik olacağı kesinleşen hatta bazılarının şimdiden bile klasik olarak tanımlanabilecek modeller ürettiklerine tanık oluyoruz…
Ferrari F40, F50, Maranello, Bugatti ve Bentley gibi markaların yalnız bazı müzayedelerde ve kapalı garajlarda görülebilen modelleri şimdiden klasik otomobil literatüründe hak ettikleri yeri almış durumda.

“Her ne kadar klasik otomobil kavramına dahil olan pek çok Avrupalı marka ve modelleri olsa da neden genellikle Amerikan otomobilleri” sorusunun cevabı şöyle olabilir… Sağlamlık, kalite ve zamanla aşınmayan bir yapıyı estetikle birleştiren böylelikle her devirde ve her türlü şartlarda restorasyonu mümkün olan otomobilleri miras bırakan Amerikan tarzında gizli. Rock`n Roll devrinin çift renklere boyanmış ve bol nikelajlı panjurlarıyla, kuyruklu arka çamurluklarını savuran, homurtulu sekiz silindirli motorlara sahip olanları gördüğümüzde de bunu gayet iyi anlayabiliyoruz.
İster Amerikan ister Avrupalı olsun, klasik değeri üst sınıfta olsun veya olmasın iyi yapılan bir restorasyon sonrasında bu otomobillerin, sağlam, güvenli, konforlu, gösterişli, az rastlanan ve özel olmaları sebebiyle yola çıktığı zaman herkesin gözünün üzerlerinde olmasını sağlıyor. Bu ilgi sahibinin çok hoşuna gitmekle birlikte otomobilin bir döneme tanıklık ettiğini, belki de çocukluk veya gençlik yıllarının hatırasına yeniden sahip olma duygusu ve sayısının onlu rakamlarla ölçüldüğünü bilmek de ayrıca gururlandırıyor. Belki de sadece bu sebeple bile klasik otomobil sevdası vazgeçilmez oluyor.

Sonuç olarak klasik otomobil rüyanız varsa ve bunun her hafta sonunu sanayi sitesinde geçirmenize yol açacak bir kabusa dönmesini istemiyorsanız ilk önerimiz bu konuda ciddi bir şekilde bilgi edinmeye çalışmanız ve kesenize, kişiliğinize, onu nasıl kullanmak istediğinize uygun birkaç aday otomobil saptamanız. Daha sonra bu otomobillerin parça ve servisi olmasa bile ustasının olup olmadığını bulmanız.
Uzun lafın kısası bu kafayla sizin babanızın atanızın ailenizin 25 yıllık otomobilinize ne kadar şefkatle yaklaşılacağını tahmin bile edemez durumdayız. Bu yüzden markayı tanıyan ve otomobil seven bir ustanız olmasında fayda var. Daha sonra bu otomobillerden birini edinip yavaş yavaş onu fabrikayı ilk terk ettiği günlere yakın ve orijinal haline getirmeye çalışmanız imkansız değil. Eğer uygun şartlarda uygun zamanda restorasyona başlarsanız, bu uzun süreçte sabır kadar maddi manevi hazırlıklı olmalısınız yoksa tekrar yaratmaya çalıştığınız aracınızın hurdacıya ölüme gitmesi söz konusu bile olabilir.
Hayatımızın bir döneminde eski otomobiller vardır
Her insanın bir tutkusu vardır; kimi eski filmleri izler, kimi motosiklet, kimi ise klasik araba sahibi olmak ister. Klasik araba öyle bir tutku ki; bir tanesiyle yetinmek mümkün değil. Birçok işadamı ya da oyuncuda bu tutku koleksiyonerliğe dönüşmüş. Estetik tasarımları, ruhları ve yaşadıkları yılları anlatan tarzlarıyla klasik otomobiller pek çok kişinin tutkusudur. Klasik otomobil bir tutkudur... Çünkü... Saatte 400 kilometre hız yapabilen, çağın son teknolojisi ile donatılmış lüks bir otomobil fiyatına, 1956 model, klimasız ve hatta emniyet kemeri dahi olmayan bir otomobil satın alabilirsiniz.
Kimilerine bu fikir pek cazip gelmese de ülkemizde ve dünyada binlerce klasik otomobil tutkunu tercihlerini bu tarihi otomobillerden yana kullanıyor. Belki de bu pahalı hobi sadece bir hobi değil bir yatırım aracı da olabilir. Çünkü bu tutku giderek artıyor. Dolayısıyla meraklıları da artıyor. Bu hobiye sahip insanların birçok gerekçesi var. Çocukken seyrettiği bir filmin etkisi de onu bu meraka sürüklemiş olabilir.

Hayatımızın bir döneminde eski otomobiller vardı. Gençlik çağıma gelmeden evvel mahallemde gördüğüm arabalar ilgimi çekerdi. “Vay be ne büyük araba!” demeyi de ihmal etmezdim içimden. Yeni çevrilen filmlerin de etkisi büyük bu ilgiye. Bu otomobiller hangi dönemin olursa olsun, artık dönülemeyen geçmiş kadar kıymetlidir. İnsanoğlu otomobili icat edene kadar pek çok aşamadan geçti.
Daha teknoloji diye bir olgunun var olmadığı, insanların doğayla mücadele içinde oldukları bir dönemde, yaşamlarını kolaylaştırmak için binek hayvanları kullanılıyordu. Ardından belki de insanlık tarihinin en önemli buluşlarından olan tekerlek icat edildi. Bu yeni icadın yardımı ile at arabaları ve tarımda kullanılabilecek çeşitli araçlar imal edildi. Artık insanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan tarım, taşımacılık, göç gibi ihtiyaçlarını gerçekleştirmek daha kolay hâle geldi. Önceleri sadece ihtiyaçların giderilmesi amacıyla yapılan bu ilkel araçlar kısa zamanda hayatın önemli bir parçası hâline geldi. Hatta o kadar önemli bir hal aldı ki başlangıçta insanoğlunun hayatla mücadelesine kolaylık sağlayan araçlar zaman içinde bir lüks, gösteriş ve adeta gücün simgesi oldu.
19. ve 20. asırda neredeyse binek hayvanları bile olmayan halklarının karşına, imparatorlar ve devlet adamları bu araçlarla çıktılar ve güçlerini bu şekilde ifade ettiler. İnsanoğlu yaklaşık 100 yıldır otomobil teknolojisiyle uğraşmaktadır. Hatta tekerleğin icadından başlayan bu uğraşı, tahta arabalara ve en sonunda günümüzün gelişmiş teknolojilerine kadar uzanan bir serüvenle bugünlere gelmiştir. Günümüzde ise yerli bir otomobil yapma fikrine karşılık “ne gereği var” diyen bir zümre ile karşı karşıyayız. Bu cümle kendi söylemi içinde doğru görünebilir fakat yine de yanlıştır. Çünkü bu yeni çalışmalarla ülkemizde daha ileri teknolojilerin önünü açacak bir döneme geçilebilir. Bu gözden kaçırılıyor.
Eskidikçe değerlenen Geçmiş tarihi sessiz tanıkları otomobiller hayatımızın her evresinde var olmaya devam edecek. Biz klasik severlerin dilekleri, maneviyatı güçlü olan araçların tekrar hayat bulup yollara çıkması geçmişin izlerini tekrardan bizlere yansıtmasını sağlamaktır.
Geçmiş gelecekte, gelecek geçmişte saklıdır. Geçmişini unutarak, geleceğe yön veremezsiniz. Herkese bol klasikli uzun yollar dilerim.