Basından takip ettiğimize göre; Başbakan geçtiğimiz hafta İngiltere’de son derece önemli mesajlar vermiştir. Bu mesajlar arasında İngiltere’deki iş insanlarına yatırım çağrısı yapması da dikkat çekmiştir.
Başbakan Üstel, iş insanlarına “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sizin için hem bir vatan hem de bir fırsattır. Turizmden eğitime, tarımdan konuta, sanayiye kadar birçok alanda yeni yatırım imkanları sizi bekliyor.” şeklinde seslenerek, İngiltere’deki Kıbrıslı Türk iş insanlarıyla daha güçlü bir ekonomik bağ kurmak istediklerini, ortak projeler, karşılıklı yatırımlar ve stratejik ortaklıklar için İngiltere’deki Kıbrıslı Türk iş insanlarını memleketlerinde görmek istediklerini ifade etti.
Ekonomist olmayan herkesin dahi mutlaka işittiği gibi; "Paranın dini imanı ve milleti yoktur." İş insanlarının yatırım yapmak için temel rehberi risk ve getiriyi açıklayan yatırım iklimidir.
Yatırım iklimi, yatırımcı kararlarını etkileyen çok çeşitli faktörler tarafından belirlenir. Bunlar genel olarak ekonomik, politik, yasal, sosyal ve altyapıyla ilgili unsurlar olarak kategorize edilebilir. Uygun bir yatırım iklimi hem yerel hem de yabancı yatırımı çekmek, ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve iş yaratmak için çok önemlidir.
Özetle yatırım iklimi, bir yatırım yerinin çekiciliğini etkileyen çeşitli faktörlerin karmaşık bir etkileşimidir. Olumlu bir iklim, istikrar, güçlü kurumlar, yetenekli bir işgücü ve destekleyici bir politika ortamı ile karakterize edilir.
KKTC için bazı kesimler yatırım yapmayı “Buz üstüne yazı yazmak” şeklinde özetlemektedirler. Dolayısıyla gerek Kıbrıslı Türk gerekse yabancı olsun rasyonel iş insanları KKTC’de yatırım yapmak için salt yatırım çağrısı ile yetinmeyim ülkedeki yatırım iklimini esas alırlar. Bu çerçevede konuyu değerlendirdiğimizde; aşağıdaki olgular var olduğu sürece KKTC’deki olumsuz yatırım iklimi yarımcılara cazip gelebilir mi?
· Mülkiyet rejiminden dolayı KKTC’ye yatırım yapanların tutuklanma ihtimali,
· İş yoğunluğu, lojistik ve personel eksikliğinden dolayı mahkemedeki dava süreçlerinin uzaması ve adaletin geç tecelli etmesi,
· Yabancı yatırımcıların haklarını koruyacak etkin yargı süreçlerinin oluşturulmaması,
· İş yapabilirlik açısından şeffaf ve hesap verebilir olmayan ve kamudan hizmet almaya çalışana ezgi çektiren bürokratik sistem,
· Beceriksizlikte rekor kıracak ölçüde 23 senede vatandaşın hizmetine sokulamayan e-devlet meselesi,
· Nepotik ve liyakatsiz siyasi atamalarla kurumsal hafızanın bertaraf edildiği verimlilik ve etkinlik düşmanı kamu düzeni,
· Yatırımcıların önünü açmak ve iş yapabilirliği kolaylaştırmak için kurulan YAGA’nın dahi pasivize edilmesi,
· Uluslararası normlara göre hazırlanan Kuzey Kıbrıs yolsuzluk raporuna göre; iş insanların devletten hak ettiği hizmeti almak için rüşvet verdiklerine ilişkin giderek artan yolsuzluk ve rüşvet algısı ve
· Tanınmamışlıktan dolayı KKTC’ye ve KKTC’den ulaşım, ticaret ve haberleşmenin daha sıkıntılı ve pahalı olması.
Sonuç olarak; KKTC’de olumsuz yatırım iklimi ile ilgili yukarıdaki liste daha da uzatılabilir. İşin özü, KKTC’de üretimi, yatırımı ve istihdamı artırma yanında ülkeye yabancı yatırımcıyı çekmede hükümet samimi ise yatırım iklimini iyileştirmek için profesyonel kurumsal yönetişim anlayışı mutlaka benimsenmeli ve gerekli irade ortaya konmalıdır.