Genelde her ailede kamu çalışanı bulunmaktadır.  Dolayısıyla, KKTC kamuoyu için günümüzdeki en önemli tartışmaların başında hiç kuşkusuz kamu çalışanının alacağı hayat pahalılığı oranı gelmektedir.

Bilindiği gibi; kamu çalışanlarına hayat pahalılığı uygulaması istisnai zamanlar hariç TL kullanımından dolayı birlikte yaşamak zorunda kaldığımız enflasyon canavarından kaynaklanmaktadır.

Enflasyonist dönemlerde çalışanın devamlı düşen alım gücünü telafi etmek için Eşel-Mobil sitemi yasayla birlikte uygulamaya konmuştur.

Yüksek enflasyon dönemlerinde, işçi ve memuru hayat pahalılığı tahribatından korumak ve sosyal problemleri önlemek için çalışanların ücret ve maaşları enflasyona göre düzeltilir. Genellikle uygulama; Ücret endekslemesi veya Eşel mobil sistemi yöntemi ile olur. Maaş ve ücretler ya tamamıyla veya önceden belli oranda bir artış yapılıp sonradan fark verilerek, fiyat artışlarıyla doğru orantılı artırılır (https://www.esfenderkorkmaz.com/zam-degil-duzeltme-3/).

Gerek Eşel-mobil sitemi ile kamu çalışanlarına gerekse enflasyon oranının asgari ücrete yansıtılmasıyla yapılan nominal artış zaman zaman hükümetler ve işverenler tarafından haksız olarak zam diye ifade edilir. Gerçekte ise bu artışlar zam değil, satın alma gücünü korumak için ücret ve maaşlarda yapılan düzeltmedir. Eğer bu düzeltme üstünde bir artış olursa, o zaman buna zam denilebilir.

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; enflasyon oranındaki nominal artış çalışanın alım gücünü korurken, enflasyonun altındaki artış çalışanın alım gücünü azaltmakta yani fakirleştirmekte, zam anlamına gelen enflasyonun üzerindeki artış ise çalınanın alım gücünü artırmaktadır. Gerek hükümet gerekse işverenin başarı göstergesi artış vermemek için mazeret üretmekle değil çalışanın alım gücünü artırmakla ölçülebilir.

7/1979 Sayılı Kamu Görevlileri Yasasının “Hayat Pahalılığı Ödeneği Hakkı” başlığı altındaki 25. Maddesi Eşel mobil uygulamasını anlatır.  Bu maddeye göre “Bu Yasaya bağlı kurumlarda çalışan ve emekliye ayrılmış olan her kamu görevlisine, bu Yasanın 113’üncü maddesine bağlı I’inci Cetvelde öngörülen maaşlara, Temmuz 2009 tarihinden itibaren Devlet Planlama Örgütü tarafından yayımlanacak Tüketici Fiyatları Genel Endeksinde Aralık ayı esasına göre oluşacak artış farkı kadar bir miktar altı aylık dönemler halinde Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez konsolide edilerek uygulanır”

Gerek kavramsal gerekse KKTC mevzuatı açısından Eşel mobil siteminin temel gerekçesi çalışanı enflasyon karşısında korumaktır. Dolaysıyla, çalışanın alım gücünü korumak için en az enflasyon oranı kadar çalışana net artış verilmelidir. Bir nevi Ali Cengiz oyunu diyebileceğimiz vergi dilimlerinden dolayı net artışın enflasyonun altında kalması hükümetin kamu çalışanının alım gücünü azaltması veya başka bir ifadeyle fakirleştirmesi anlamına gelmektedir.

Adeta enflasyon muhasebesi uygulanmaması halinde işletmelerdeki fiktif (gerçekte olmayan-reel olmayan-alım gücünde bir artış sağlamayan) kârların vergilendirilmesi gibi; enflasyondan ötürü çalışana verilen nominal artışların vergilendirilmesi fiktif maaş artışlarının vergilendirilmesi anlamına gelecektir.

Sonuç olarak; KKTC İstatistik Kurumu’nun açıkladığı %50,3’lük altı aylık hayat pahalılığı alım gücünü korumak için net olarak çalışanın maaşına yansıtılmalıdır. Bununla beraber, iki altı aylık dönem arasında çalışanın ve emeklinin alım gücü giderek eridiği için bu dönemi olabildiğince kısaltmak çalışanın alım gücünü korumak açısından tartışmasız olumlu etki yapacaktır. Ayrıca, artış vermek yerine hayatı ucuzlatmak şeklinde bazı çevrelerce sık sık dillendirilen argüman kontrolu dışında enflasyonu dışarıdan ithal eden KKTC için fevkalade temelsizdir.