İnsanlar çoğu zaman enflasyon ve hayat pahalılığı ifadelerini sanki eşanlamlıymış gibi kullanmaktadırlar. Ancak, yakından ilişkili olmalarına rağmen aynı değillerdir.

Enflasyon bir ekonomideki tüm mal ve hizmet fiyatlarındaki artışı veya ilgili ülke parasının satın alma gücündeki azalmayı ölçer. Öte yandan, yaşam maliyeti, gıda, barınma ve sağlık hizmetleri gibi yaşamın temel gereksinimlerinin fiyatındaki yukarı veya aşağı değişimi ölçer.

Genellikle yaşam maliyeti endeksi, farklı yerlerdeki göreceli yaşam maliyetini ölçer. Çeşitli şehirler veya bölgeler arasında konut, ulaşım, market alışverişi, sağlık hizmetleri ve eğlence gibi bir ürün ve hizmet sepetinin ortalama fiyatlarını karşılaştırır. Endeks genellikle 100 değeri atanan temel konumla karşılaştırmaya dayalı olarak hesaplanır. Daha yüksek yaşam maliyeti endeksi değerine sahip bir şehir, yaşamanın daha pahalı olduğunu gösterirken, daha düşük bir değer, daha düşük bir yaşam maliyetine işaret eder. Yaşam maliyeti endeksinin aksine, fiyat endeksi yalnızca zaman içinde mal ve hizmet fiyatlarındaki değişikliklere odaklanır. Önceden tanımlanmış bir dizi mal ve hizmetin cari fiyatlarını bir baz yıldaki fiyatlarıyla karşılaştırarak enflasyonu veya deflasyonu ölçer. Temel yıla 100 değeri atanır ve endeks, o yıldan bu yana fiyatlardaki yüzde değişimi yansıtır.  Başka bir ifade ile yaşam maliyeti endeksi, bir yerin genel olarak karşılanabilirliğini yansıtan daha geniş bir harcama aralığını hesaba katarken fiyat endeksi yalnızca fiyatlardaki değişimlere odaklanıyor. Buna paralel, yaşam maliyeti endeksi, taşınmayı planlayan veya farklı şehir veya bölgelerin karşılanabilirliğini karşılaştırmayı planlayan bireyler veya aileler için faydalıdır. Fiyat endeksi ise ekonomistler ve politika yapıcılar tarafından enflasyonu ve ekonomik eğilimleri izlemek için daha yaygın olarak kullanılmaktadır (https://fastercapital.com/content/Cost-of-Living-Index-vs--Price-Index--What-s-the-Difference.html).

Türkiye’de ürün fiyatlarını inceleyen çok sayıda kuruluş olmakla birlikte, ülke çapındaki genel fiyat gelişmelerini hesaplayan kurum Türkiye İstatistik Kurumu’dur (TÜİK). TÜİK’in hesapladığı fiyat göstergeleri şunlardır: Hizmet Üretici Fiyat Endeksi, Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi ve son olarak Tüketici Fiyat Endeksi.  Bunlara ilaveten, Reel millî gelir hesaplamasında kullanılan deflatör, bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarını içeren en geniş anlamdaki enflasyon oranını yansıtan karma bir veridir. “GSYH deflatörü = nominal GSYH / reel GSYH x 100” (“Reel milli gelir = (Nominal milli gelir / milli gelir deflatörü) x 100”) formülü ile hesaplanır. (https://www.malumatfurus.org/deflator/:).

KKTC’de maalesef son derece önemli gösterge olan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve Deflatör gibi istatistikler halen daha hesaplanmamaktadır. Enflasyon göstergesi olarak ise sadece aylık bazda TÜFE açıklanmaktadır.

Geçtiğimiz hafta KKTC İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, en yüksek fiyat artışı gösteren ilk üç malın; yüzde 200,33 ile DVD Player, yüzde 123,61 ile futbol maçına giriş ücreti ve yüzde 123,11 ile kavun olduğunun açıklanması ülkede haklı olarak  DVD Player'ı kimlerin kullandığı ve futbol maçlarını kaç kişinin izlediği sorularının bolca sorulmasına neden oldu.

Trajikomik olarak karşılanabilecek yukarıdaki tartışmaların esas nedeni hiç kuşkusuz Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) sepetinin günümüzdeki tüketim alışkanlıklarını yansıtacak şekilde halen daha güncellenmemesidir.

Tüketici Fiyatları Endekslerini günümüz yapısına uygun hale getirmek, ülkenin tüketiciler açısından enflasyon oranını daha güncel ve doğru bilgilerle belirleyebilmek amacıyla, bir dizi araştırma, anket ve çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla yapılan en son çalışma 1 Ekim 2014-30 Eylül 2015 Hanehalkı Bütçe Anketi sonuçlarına dayanarak kurulan 2015 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Endeksi’dir (https://istatistik.gov.ct.tr/Portals/39/2015_100_TUFE_Metodoloji_merged_2024_guncel.pdf).

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; KKTC’de dokuz yıl öncesinin tüketim kalıpları ve ağırlıklarına göre TÜFE hesaplanmaktadır. Elbette bu süreçte özellikle teknolojik ürünlerde büyük değişiklikler olmuş ve DVD player gibi ürünler kullanılmazken bahse konu sepette yer almayan yeni ürünler günümüzde tüketilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla, dokuz yıl öncesinin tüketim alışkanlıkları ve ağırlıkları doğal olarak bugünden farklı olacaktır. Bunun sonucunda da kimi zaman enflasyon sepeti içerisindeki bazı ürünlerin gereksiz olduğu ifade edilmekte, kimi zaman bazı diğer ürünlerin çok daha yüksek ağırlıklara sahip olması gerektiği ileri sürülmekte, kim zaman ise sepette olmayan bazı absürt ürünlerin enflasyon sepetinde yer aldığı iddia edilmektedir.

Sonuç olarak; maksat bağcı dövmek değil de üzüm yemek ise enflasyon hesabının güvenilirliğine ilişkin mevcut kaygıların giderilmesi ve trajikomik tartışmalara son verilmesi için TÜFE sepetinin güncellenmesine yönelik bilimsel ve profesyonel çalışmaların behemehal başlatılması gerekmektedir.