Yönetim disiplininde Parkinson Kanunu kapsamında geliştirilen Örgütsel inme (felç) kavramından hareketle Devlette örgütsel inme kavramı, gerçek bir tıbbi terim olmayıp, devlet kurumlarında işleyişin aksaması, verimsizlik ve bürokratik tıkanıklıklar nedeniyle karar alma ve uygulama mekanizmalarının felç olması durumunu metaforik olarak ifade etmek için kullanılır. Bu, genellikle bürokrasinin hantallığı, merkeziyetçilik, siyasi müdahaleler ve kurumsal zayıflıklar gibi nedenlerle ortaya çıkar ve kamu hizmetlerinin sunumunu olumsuz etkiler.

Örgütsel inme veya felç bir organizasyonun (bu bağlamda devlet) karar alma, strateji belirleme ve uygulama süreçlerinin, iç ve dış etkenler nedeniyle etkin bir şekilde çalışamaz hale gelmesi durumunu tanımlar. Bu çerçevede, tıbbi benzetme olarak beyne giden kan akışının kesilmesiyle ortaya çıkan tıbbi inme ve felç durumu, devletteki işleyişin aksaması durumuna benzetilir.

Devlette örgütsel inmenin nedenleri şu şekilde sıralanabilir: bürokrasinin hantallığı, siyasi müdahaleler, kurumsal zayıflıklar ve verimsizlik ile belirlenen politikaların uygulanmasındaki zorluklar.

Devlette örgütsel inme nihayette kamu hizmetlerinin sunumunda aksaklıklar, halkın memnuniyetsizliği ve ekonomik verimsizliklere neden olmaktadır.

Örgütsel inme(felç) kavramını geliştiren Parkinson’a göre hastalıklı kurumun kendi kendisini iyileştiremeyeceği ve dışarıdan bir müdahalecinin mutlaka gelmesi gerektiği savunulmaktadır. Belirli evrelerde başvurulabilecek belirli iyileştirme veya tedavi yöntemleri mevcut olmakla beraber Parkinson’a göre bir kere son evreye girildi mi artık kurtuluş yoktur, bir canlanma olacaksa onun tek yolu, kuruluşun yeni bir adla, yeni bir yerde ve yepyeni personelle sil baştan yapmasıdır.

Anlaşılacağı gibi; örgütsel felçten bahsedilmesinin nedeni KKTC’nin de devlet olarak örgütsel felç haline düşürülmesidir. KKTC’de felç durumu maalesef hem olgusal hem de genelde toplumsal algı olarak bir tokat gibi yüzümüze vurmaktadır.

Sonuç olarak; KKTC devlet olarak felç durumundadır. Teoride de ortaya konduğu gibi palyatif önlemlerle çözüm üretmek imkansızdır. Bunun yerine sil baştan manasına gelecek yapılanma zarureti bulunmaktadır. İşbu yapılanma için ise amiyane tabirle Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yoktur. Bu konuda dünyanın en etkin devlet ve asgari düzeyde yolsuzluğu başaran özellikle İskandinav ülkelerindeki iyi yönetişim ve kurumsal yönetişim yapısına behemehâl geçilmesi gerekmektedir. Bu yapı için ise sadece hükümet değil diğer erklerin, bağımsız ve özerk olması gereken kuruluşların ve denetim kurumlarının da tekrar yapılanması ve bu yapılanmada devletin başı olarak Cumhurbaşkanının mutlaka önderlik yapması gereklidir.