EVCİL HAYVANLARIMIZA NE OLUYOR?

      Ayla hanım, ben emekli memurum. Ama çocukluğumdan beri yaşadığım bölgede çiftçilik ve hayvancılık yaparım. Ben hiçbir hayvansever derneğine üye değilim ve aslında kendimi hayvansever olarak görmem. Ben tabiata hayranım ve huzuru tabiatta bulurum. Bitkileri, ağaçları çok severim. Mevsimlik sebze ekerim ve pek çok meyve ağacım var. Koyun ve keçi de yetiştiririm. Eşim çok beceriklidir. Sütünü, yününü değerlendiririz bazen de yeriz. Yani ben fanatik bir kişi değilim ama çok üzüldüğüm ve çözüm bulamadığım bir konuyu size yazma gereği duydum.

      Dediğim gibi ben çocukluğumdan beri doğanın içinde büyüdüm. Hep çalıştım. Üniversiteye giderken bile çalıştım. Tarlada Alıç ağaçları olurdu ve babam onları sulamamızı istedi. Ben derdim ki “baba her yer Alıç ağacı dolu. Ne gerek var yorulmaya?”  O da derdi ki “oğlum, börtü böcek beslenecek. Biraz sularsan hem ağaç hem de tabiattaki canlılar fayda görür.”

      Neyse uzatmayıp esas konuya geleyim. Benim atalarımdan kalma oldukça büyük birkaç bahçem ve tarlam vardır. Çeşit çeşit meyve ağacım vardır ve tarlalarımda sebze yetiştiririm. Bazen toptan satarım ama ürün az olduğunda dağıtırım. Neyse konu bu değil. Konu benim yaşadığım bölgede bir şeyler oluyor. Bence çok kötü bir şeyler oluyor. Ben tabiata tutkuyla bağlıyım. Yani özellikle hayvanlara değil, ben bütün tabiatı çok severim. Şimdi esas konuya geleceğim. Benim yaşadığım bölgenin adını vermeyin. Sadece popüler bir yerdir ve yabancısı çoktur. Buna göre herkes düşünsün.

      Hayvanlara ilgim doğaya duyduğum sorumluluktan gelir. Yardıma muhtaç bir hayvan görsem veya susuz kalmış bir çiçek veya ağaç mutlaka ilgilenir ve sorumluluğumu yerine getiririm. Ben kendimi bildim bileli böyleyim.

    Benim şikâyetim veya beni rahatsız eden durum şu: Benim bahçelerime ve tarlalarıma çok fazla kedi ve köpek gelir. Ben onları artık yemeklerle beslerim. Gebe köpek ve kediler doğurduğunda ise mamalar alır ve öyle beslerim. Gebe köpekler ve kediler için korunaklı yerler hazırlarım. Rahatça doğururlar ve ben bir süre onlara bakarım sonra onlar benim malıma bakmaya başlarlar. Yıllardır böyle. Arada köpek veya kedi sahiplenmek isteyenlere veririm ki, canlar yuva bulsunlar. Ben bunu sevgiden değil yemin ediyorum size tabiata duyduğum saygıdan yapıyorum. Fanatik değilim yani. Beni anlayın lütfen. 

       Ben yıllardır bahçelerimde ve tarlalarımda ne yılan ne de fare gördüm.  Anlayacağınız ben onlara bakıyorum onlar da bana. Korkmadan dolaşıyorum bahçelerimde ve tarlalarımda. Köpekler bir şekilde gidiyor ama kediler ayrılmıyorlar ve oldukça fazla kedi geziniyor benim mallarımda.  Çok kedi gelir, artan yemekleri onlara veririm. Doğum yapan kedilerin yavrularını ve lohusa annelerini belli bir süre beslerim bazılarını arkadaşım bir veteriner var, ücretsiz kısırlaştırır.

      Şimdi size benim içim çok önemli olan esas konuyu yazacağım. Ayla Hanım, kediler yok. Köpekler yok. Doğuyorlar, analarını ve yavrularını yıllardır yaptığım gibi besliyorum. Ta ki tek başlarına doğada idare edebilecekleri yere kadar. Vallahi, gerektiğinde paraya kıyıp, hazır mama alıyorum. Çoğunlukla karım tavuk ciğerinden yemekler yapıyor ve besliyor yavruları.

       Şimdi size yazma nedenime geliyorum. Ayla hanım ben eskiden yavruları besler, bazılarını kısırlaştırırdım ve bahçemde, tarlamda onlar dolaşırken gayet rahat ve güvende hissederdim.

        Ne oluyor farkında mısınız? Kayboluyorlar. Sanki hiç doğmamış gibi. Bir anda koyduğum yemekler, yaptığım barınaklar heba olur. Biraz semiriyorlar ve kayboluyorlar Ayla Hanım. Uykularım kaçtı çünkü Uzak Doğulu insanların onları yakalayıp yediklerinden şüpheleniyorum. Ben doğa aşığıyım ama bebek köpek ve kedilere bakmanın onları korumaya yetmediğini fark ettim.      

      Duygusal değilim gerçekçiyim. Bu yaz tarlalarda bir sürü yılan göreceğiz. Biraz tabiattan anlayan herkes bunu bilir. Kediler yoksa yılanlar vardır ve yılanlar tehlikedir.

      Size neden yazdım biliyor musunuz? Biz köylüyüz. Tamam bu köy çok popüler oldu. Rus’u, İngiliz’i, Asyalısı, Afrikalısı burada.  Bana haftada en az bir defa tarlalarımı satmam için teklif getirirler. Maaşım iyidir ve elbette ki çocuklarıma bırakacağım her şeyimi. Ama ben taktım bu konuya. Ne oluyor bu köpeklere, kedilere?

      Lütfen endişelerimi yazınız. Öyle hayvansever tripleriyle ilgili değil bu yazdıklarım. Ben tabiat aşığıyım ve birileri ülkemin ırzına geçiyor. Her gün bekliyorum, Sarı gelmiyor, Beyaz ortada yok. İştahsız Meraklı vardı. Elimden yedirirdim. O da yok. Onları yiyorlar Ayla Hanım ve benim kâbuslarım bitmez. Lütfen bu durumu ilgililere iletin. Bizi bozan, tabiatımızı ters yüz eden kişiler var. Onlarla ilgili bir şeyler yapsınlar. Ben bir şekilde kedi ve köpekleri dost bildim. Ama bu ülkeye gelen yabancılar onları yiyorlar. Bu çok önemlidir. Biz dostlarımızı korumalıyız. Sizden tek istediğim bu. Bu yaz yılan sokmaları ve tabiat ananın intikamı bizi kesecek. Lütfen yetkililer bir şeyler yapsın.

Rumuz: DOĞASEVER

      Sevgili dost; bu duyarlılığınız için çok minnettarım. Bildiğim kadarı ile bizim ülkemizde köpek veya kedi dostlarımızı yemek hukuki açıdan yasaktır. Ben bu etkileyici açıklamanızı iletmeniz için sadece bir aracıyım ve umarım sizin yakarışınız bir anlam bulur ve hukukumuz bu konuya çözüm getirir. Bunun dışında biz Kıbrıs Türk Toplumu olarak ne yapabiliriz, sanırım bu konuda düşünmek zorunda olduğumuzu anımsattınız.