Gazetedeki köşemde ülkede kurumsal hafıza ve liyakatin artık yerlerde süründüğünü defalarca yazmışımdır. Geçtiğimiz günlerde bir kurum başkanının yaptığı açıklama kurumsal şuursuzluğu da maalesef gözler önüne sermiştir.

Talihsiz olarak değerlendirilebilecek şekilde; geçtiğimiz hafta İstatistik Kurumu Başkanı İrfan Tansel Demir, “Enflasyon böyle giderse hayat pahalılığı 4 ayın sonunda yüzde 28’i bulabilir” açıklamasında bulundu.  Ocak ayında yüzde 3,84 olarak açıklanan hayat pahalığı oranının şeffaflık ilkesi doğrultusunda hazırlandığını söyleyen Demir, “Asla bir baskı olmadı, bundan sonra da olmayacak. Bu konuda titiz davranıyoruz” iddiasını da dillendirdi.

İstatistik Kurumu Başkanı Sayın İrfan Tansel, ocak ayı enflasyonunu açıklamakla yetkisi dahilinde olan görevini yerine getirmiştir. Ancak, kötü niyetli olduğuna inanmadığım şekilde dil sürçmesi, gayri ihtiyarı veya insiyaki olarak kafasında öngördüğü dört aylık enflasyonu da terennüm etmiştir. İstatistik Kurumu Başkanı bu açıklamayı yapmakla biri yasal diğeri ise ekonomik olmak üzere iki hata yapmıştır. Ancak, bu hataların yapılması İstatistik Kurumu Başkanının bir nevi linç edilmesi girişimlerini asla haklı çıkartmaz.

Aşağıdaki ilgili yasa maddelerinden de anlaşılacağı gibi; İstatistik Kurumu olgulara bağlı olarak sistematik bir şekilde veri veya istatistik üretmekle yetkilidir. Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) ise realize olmuş verileri/istatistikleri esas alarak geleceğe yönelik öngörüler/tahminler yapar. Başka bir ifade ile enflasyon tahmini yapmak ve açıklamak DPÖ’nün yetkisindedir.

·         32/2019 sayılı İstatistik Kurumu (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 3. Maddesi kurumun amacını şu şekilde açıklamaktadır: “Bu Yasanın amacı, Devlete ait istatistik hizmetlerinin yönetimini, resmi istatistiklerin üretilmesini, organizasyonunu ve programda yer alan kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlamak ve bu Yasada öngörülen diğer görevleri yürütmek üzere istatistik kurumu oluşturmaktır”

·         33/1976 sayılı Devlet Planlama Örgütü’nün Kurulması Hakkında Yasasına göre DPÖ’nün görevleri arasındaÜlkenin doğal, beşeri ve ekonomik her türlü kaynak ve olanaklarını tam bir şekilde saptamak; izlenecek ekonomik, sosyal ve kültürel politikayı ve hedefleri saptamada Bakanlar Kuruluna yardımcı olmak” da bulunmaktadır;” (3(1)).

Talihsiz enflasyon tahmini açıklamasıyla İstatistik Kurumu Başkanının yapmış olduğu ikinci hata ise ekonomiyi tahrip edici niteliktedir. Şöyle ki, yapılan enflasyon tahmini sarmalı harekete geçirerek enflasyonun nedeni haline gelebilmektedir. Bu durumu en iyi şekilde izah etmek için Türkiye’nin tanınmış ekonomi yazarlarından Mahfi Eğilmez’in 23 Mayıs 2022 tarihli “Gelelim Satıcıların Niçin Fiyatları Artırdığına” (https://www.mahfiegilmez.com/2022/05/gelelim-satclarn-nicin-fiyatlar-artrdgna.html) başlıklı yazısından aşağıdaki alıntıyı yapmak yeterli olacaktır:

“Satıcı, süreklilik kazanan enflasyon ortamında örneğin imalatçıdan 25 liraya satın alıp 30 liraya sattığı malın yerine yenisini 25 liraya alamayacağını gördüğünde satış fiyatını 40 liraya yükselterek kendisine kâr edebileceği bir garanti aralığı yaratmaya çalışıyor, bu da fiyatların daha da yükselmesine neden oluyor (zarardan kaçma çabasının piyasa bozucu etkisi.)”

Sonuç olarak; İstatistik Kurumu Başkanı açıklasa da açıklamasa da ülkemizde devamlı enflasyon beklentisi olduğu için sırasıyla enflasyon, döviz artışı, ücret artışları ve tekrar enflasyon sarmalı devamlı hala gelmiştir. İstatistik Kurumu Başkanının yaptığı açıklamadaki hata dört aylık enflasyon çıtasını minimum yüzde 28 olarak sabitlemesidir. Her şeye rağmen burada sorumluluk satıcıyla birlikte yanlış ekonomi politikasının yarattığı belirsizlik ortamıdır. Ancak, ülke risklerinin yükselmesinin asıl sorumlusu satıcılar ya da tüketiciler değil bu risklerin doğmasına yol açan ya da doğuşunu önleyemeyen ve oluşan riskleri ortadan kaldıramayan yönetimdir. Dolayısıyla yönetimin neden olduğu riskler sonucunda satıcı ve tüketicilerin çeşitli etkiler altında kalarak kendilerini ve/veya şirketlerini korumaya yönelik davranışlarının kur artışına ve enflasyona neden olması onların sorumluluğu olarak değerlendirilemez.