Birinci dünya savaşı yıllarında savaşa giden kişileri bekleyenler kara trenin gelmesini dört gözle beklerlerdi, ancak her zaman iyi bir haber gelmezdi. Bu yüzden KARA TREN GECİKİR türküsü yazılmıştır.

Kara tren türküsü, içinde umutları, acıları, uzun bekleyişlerin sonundaki mutluluğu ve hüznü anlatan ezgileri barındırmaktadır. Bu ezgileri her işittiğimizde gam vurur yüreğimize, böylesine derin ve hüzünlü bir türküdür KARA TREN…

Bir yandan memleket sevdasıyla tutuşan gençler ile diğer yanda o gençlerin yolunu gözleyen sevdiklerinin iletişimini sağlayan KARA TREN, taşıdığı mesajların öneminin farkında olmadan seyir alır tren raylarının üzerinde. Ona yüklenen bu vazife o kadar ağırdır ki, insan olsa yüreği çatlar, böylesi bir yükü taşımaya cesaret edemezdi.

Tarihler 1915’i gösterirken dünya sahnesi kanlı bir savaşa tanık olmuştu. Türklerin de bir çok cephede savaştığı yer ve göğün savaş, keder, acı ve hüzünle koktuğu senelerde, nice askerler bu akıbetin içinde meçhule gitmişlerdi. Bir de tren rayları, savaş alanları gibi tıklım tıklım dolu… insanlar tren garlarında evlatlarının haberlerini beklemekteydiler. Saatlerce tren raylarına bakıp evlatlarından haber getirecek olan kara treni beklemekteydiler. Onların istedikleri tek şey bir haber alabilmekti. Bu nedenle anne babaların, eşlerin, çocukların mesken olmuştu tren garları…

Çaresiz bedenlerde acı hakimdi,  her bekleyiş bir ağıt yaktırırdı. Nice umutlarla beklenen kara tren, çoğu zaman iyi haber de getirmezdi. İşte o an tren garları dökerdi gözyaşlarını… anaların, babaların, eşlerin feryatları yükselir, gökyüzüne dokunurdu. Gökyüzü bu çağrıya karşılık verir, yağmur damlaları olarak dökerdi gözyaşlarını.

KARA TREN GECİKİR, BELKİ HİÇ GELMEZ düşüncesi sarardı bekleyenleri. Umutlar tükenirdi usulca, her geçen gün biraz daha acı sarardı bekleyenleri, umutlar tükenirdi usulca, her geçen gün biraz daha acı sarardı bedenleri…

DAĞLARDA SALINIR DA DERDİMİ BİLMEZ der bekleyen gamlı yürekler.

DUMANI SAVURUR HALİMİ HİÇ GÖRMEZ

GAM DOLAR YÜREĞİM GÖZYAŞIM DİNMEZ diyerek acının tarifsiz tarifine nokta koyardı.

Ağlamaklı seslerde, yaralı yüreklerde türkü olur da bekleyişler, dilden dile dolanır, günümüze dek söylene gelir.