“Sahte diploma” skandalı bir Avrupa ülkesinde olsaydı hükümet istifa etmişti.

   Bizde istifa kültürü diye bir şey yoktur…

    Ne Eğitim Bakanı ne de hükümet istifayı düşünüyor.

    Eğer YÖDAK Başkanı'nın ismi söz konusu üniversitedeki olaylara karışmasa, tutuklanıp mahlemeye çıkarılmasa ya da Cumhurbaşkanı bu kişinin görevden alınması konusunu Adliye Kuruluna götürmese o da istifa etmeyecekti.

    Neredeyse devletin her kademesi şu veya bu şekilde “sahte diploma” olayına karıştı, ancak hükümet temsilcileri hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.

     Tutuklananlar arasında müdürler var, mukayyit var, polisler var, askerler var, eski bakan var, önemli makamlardaki kişilerin yakınlarındaki kişiler var…

     Bir bakanın, bir milletvekilinin adı da dolaşıyor ortada…

     Tutuklananlardan biri dışında neredeyse diğerlerinin tümü iktidarın büyük ortağı olan partinin üyeleri ya da o kesime yakın kişiler olması bile hükümetin istifasını gerektiriyor.

     Ortada hükümetin, ilgili bakanlığın denetim zafiyetinin olmasının da rolü var bu yolsuzluklarda, sahtecilikte…

     Birçok konuda olduğu gibi üniversiteleri de denetleyemiyorlar, “Neden herkes bu üniversiteden mezun olma peşinde, neden bu kadar çok kişi oradan diploma almak istiyor?” diye şüphelenip de bakmayı bile akıl etmediler.

    Böyle bir saadet zinciri oluşturulmuş, birçok kişi söz konusu olayın içine çekilmiş ama denetleyici konumundakiler uyuyor.

    Diplomalar satılıyor, hediye olarak dağıtılıyor ve bu durum son derece normalmiş gibi birçok kişi de alıyor.

     Devlette, denetlemekle veya güvenlikle ilgili makamdakiler bile usulsüz diploma almayı kabul ediyor, normalleşmiş adeta bu durum.

     Devletin her kademesine sahte diploma ve rüşvet bulaşmış ama ülkeyi yönetenler hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.

     Böyle bir olaydan sonra bile ülkede hayat normal akışında devam ediyormuş havası yaratıyorlar.

     Halbuki hiçbir şey normal değil, her şey tepetaklak…

     Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde ortaya çıkan korkunç şeyler, örtünün kalkmasını sağladı, devletin başka kademelerindeki yolsuzluklardan da söz edilmeye başlandı.

     Ülkede hiçbir şey tamam değil, hiçbir sorunun üstesinden gelinemiyor.

     Kronik sorunları zaten çözemiyorlar, başka sıkıntılarla ilgili de çözümleri yok.

     Mesela bu akşam meçhul kişi veya kişiler, bir kişiye silahla ateş açtı, vurdu, yaraladı.

     Şiddet ülkenin her tarafına sirayet etti, şiddet olaylarının olmadığı gün yok.

     Hayat pahalılığının önüne geçilemiyor, hatta hükümet eliyle pahalılık yaratılıyor.

     Millet “sahte diploma” olayını tartışırken, tüp gaza, elektriğe, iki kez de akaryakıta zam yaptılar.

     Hazır halkın dikkati “kim tutuklanacak”, “kim rüşvet almış”, “kimde sahte diploma var” sorularına ve gelişmelerine yönelmişken, bas zammı…

      Öyle yaptılar, yapıyorlar, ciddi bir ekonomik kriz var ama ülkeyi yönetenlerin çözüm bulma yetisi yok.

      Bu kadar kargaşanın, kaosun içinde halen partizanca istihdam yapıyorlar, böyle bir ortamda bile partizanlıktan vazgeçmiyorlar.

      Partizanlık, torpil, kayırmacılık nedeniyle, şımartılmış yandaşlarla, devlet daireleri ve kurumları laçkalaşmış durumda.

      Uzunca süreden beridir böyledir, “sahte diploma” olayından da bunu anlamak lazım, bu kadar rahat ve çekinmeden sahte diploma alabiliyor, yürürlüğe sürebiliyorsa kişiler, durumumuz felaket demektir.

     Hükümet edenler yetersiz ve beceriksiz, üstüne bir de ülke yolsuzluklara, usulsüzlüklere, sahteciliğe boğulmuş durumda, ülke tam bir çirkefe dönüştü…

     Hükümetin istifasını gerektirecek her şey var ama buna yanaşmıyorlar.

     Daha neyi bekliyorlar acaba? Skandallar onları daha bir sarınca, çok yakınlarında olduğunu herkes görünce mi istifa edecekler?

     Yoksa böyle bir şey bile onları istifa etmeye yöneltemeyecek mi? Ne gereği var değil mi?